5

1.1K 68 18
                                    

Bu bölümün ilhamı bu fanartı gördükten sonra geldi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu bölümün ilhamı bu fanartı gördükten sonra geldi

Yorum yapmayı ve vote vermeyi
unutmayın iyi okumalar 🐢💘

2018-Deniz

Son hastada odandan çıktıktan sonra sandalyenin başına kafamı yasladım. Gözlerimi kapatıp enerji toplamaya çalıştım.

Yeni mezun doktorlara işkence çektirmekten çok büyük zevk alıyorlardı. Artık bundan emindim.

Bir anda açılan odanın kapısıyla gözlerimi açtım. Savaş gayet enerjik bir şekilde masanın önündeki sandalyelerden birine oturdu.

"Doktor Bey , benim burama bir şey oldu. Ses geliyor."

Elini kalbine koyarak kocaman sırıttı.

"Bu çocuk sana kalbinin olduğunu hatırlatmış, ne güzel."

"Seninkini kim hatırlatacak acaba?"

Dediği şeyle gülümseyip kafamı eğdim.

En yakın arkadaşımın kardeşine aşıktım.

Birkaç yıl önce sorsanız sadece abisi olarak yaklaştığımı söylerdim. Ama son bir yıldır -özlellikle eve çıktığı ilk gün yanında gördüğüm herifle beraber- içimdeki duyguların abilikten çok uzak olduğunu anladım.

Peki elimden bu konuda ne geliyordu? Hiçbir şey. Artık bana ihtiyacı da olmuyordu. Ya kendi başına hallediyor ya da başını hiç belaya sokmuyordu. Ki son söylediğim biraz imkansız bir durum.

"Ben böyle iyiyim sağol."

"Of Deniz ya. İlk öpücük falan da gitti zaten. Bul artık birini. "

Savaş ve Karan ilk öpücüğümü Kerem'den aldığımı ve o hafta bunu düşünmekten uyuyamadığı tabi ki bilmiyorlardı. Onların bildiği aşırı sarhoş olduğum da  -ki bu da onların suçuydu- kaybettiğim ilk seferimle beraber gittiğiydi.

"Savaş senin benden başka işin yok mu?"

"Seni almaya geldim. Karan bekliyor."

"Yorgunum. Gelemem."

"Oğlum sen hep yorgun mu olacaksın?"

"Ben sizin gibi kendi işimin patronu değilim Savaş Bey. "

Sıkıntıyla nefes verip ayağa kalktı. Ben de ayağa kalkıp önlüğümü çıkardım.

"Seni Karan'ın yanına götüremediğim için bir ton laf yiyeceğim, biliyorsun değil mi?"

"Kolay gelsin sana."

Görüşürüz faslından sonra o odadan çıktı ben de yavaş yavaş toparlanmaya başladım. Tek istediğim eve gidip uyumaktı. Bu meslek daha şimdiden beni yaşlandırmıştı.

Eve geldikten sonra hızlı bir duş alıp kendimi saniyesinde yatağa atmıştım. Gözlerim daha fazla dayanamayıp kapanmıştı.
...

Odanın içinde yankılanan telefon sesiyle elimi komodine attım. İçimden beni uyandıran kişiye küfürler ederken telefonu açtım.

"Alo Deniz abi?"

Gelen sesi tanıyamadığım için gözlerimi açıp arıyan kişiye baktım. Sık gittiğimiz clupteki barmenin ismini görünce merakla telefonu tekrar kulağıma götürdüm.

"Efendim Pars?"

"Abi Karan abinin kardeşi burada. Pek iyi değil gibi. Karan abinin numarası olmadığı için seni aradım."

"İyi yapmışsın. Ben geliyorum şimdi. Bir yere ayrılmasın o."

"Tamam abi."

Telefonu kapatıp saatte baktım. Gece yarısını geçeli baya olmuştu. Yataktan kalktığım gibi üstümü giyinmeye başladım.

Kerem'in benim yardımıma ihityacı vardı, yine.

Clube geldiğimde gürültülü müzik sanki beynimin içine işliyor gibi hissetmiştim. O kadar yorgunlığun üstüne çıt sesine rahatsız olurken benim buraya gelmem hiç mantıklı değildi.

E zaten aşkta mantık işi değildi.

Bar tarafına doğru yürüyerek Pars'ın yanına gittim.

"Kerem nerede?"

Eliyle bar taburelerinin birine oturmuş kollarının üstüne kafasını koymuş, bir elinde içki şişesiyle öylece duran Kerem'i gösterdi. Kafası bana ters tarafa dönük olduğundan gözlerinin kapalı olup olmadığını anlamıyordum.

Yanına gidip diğer tarafına oturdum. Kapalı oşan gözlerini görünce istemsizce sırıttım. Uyurken çok güzel ve masum duruyordu. Bu da ister istemez gülümsememe sebep oluyordu.

Elimi saçına götürüp biraz okşamıştım ki yavaşça gözlerini açtı.

"Deniz?"

"Evet, benim."

"Nasıl buldun beni?"

"Sır."

Hafifçe gülümsedikten sonra dolan gözlerini elinin tersiyle sildi ve kafasını yavaşça kaldırdı.

"Zaten beni sadece sen düşünüyorsun. Diğerlerinin asla umrunda değilim."

"Eminim abin benden çok düşünüyor seni."

"Hani nerede o zaman? Neden her düştüğüm de kaldırmak için yanımda sen oluyorsun? "

Bir şey demeden onu dinliyordum. Ne diyebilirdim ki?

Karan onu ne kadar düşünse de sinirlerine hakım olamayıp onu kıracağı için her seferinde ondan önce davranıyordum. Ve Kerem bunun farkında değildi.

Elindeki şişeyi kafasına dikip ayağa kalktı. Kalktığı gibi dengesini kaybedip sendeledi. Oturduğum yerden kalkarak kolundan tuttum.

"Her şeyin üstesinden beraber geliriz. Diğerlerine gerek yok."

Gülümseyip kafasını omzuma koydu. Onun hissetmeyeceği şekilde saçlarında burnumu gezdirip kokusunu içime çektim.

"Çok güzel kokuyorsun. Kokunu her aldığımda aklımdan geçen tek şey sonsuza dek almak istediğim tek koku olduğu. Bağımlılık yapan türden."

Kerem'den gelen ani itirafla gözlerimi kocaman açtım. Bu yetmezmiş gibi kollarını belime dolayıp sıkıca sarıldı.

"Lütfen sen de diğerleri gibi gitme. Hep yanımda ol. Ne yaparsam yapayım affet beni. Vazgeçme benden. Annem gibi."

Duyduğum hıçkırık sesiyle ben de ona sıkıca sarıldım.

"Sen beni istemesen bile ben hep yanında olacağım."

Ühüü bunlar beni çok duygulandırıyor.

Tahmin edebileceğiniz üzere Kerem bu konuşmaların hiçbirini hatırlamıyor.

Karakterlerle ilgili aklınıza takılan sorular varsa buraya yazabilirsinizzz

Umarım bölümü beğenmişsinizdir minik kaplumbağlarım🤍🐢

Deniz&Kerem//bxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin