~6~

1.9K 135 42
                                    

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

,¤°´✿.。.:* YOU WİLL BE FİNE *:.。.✿´°¤,

Duvarın kenarından kafamı uzattım, ortalık sakindi Tooru hala gelmemiş olmalı. Hızlı adımlarla bahçe kapısından girdim ana kapıya hızla yürümeye başladım. Evet başardım son bir kaç adım.
"Y/N-CHAAAAAN!!!"
Sesini duymamla olduğum yerde durdum omzumdaki elini hissedince irkildim. Elini omzuma attı ve sanki dibinde değilmişim gibi bağırdı.
"OHAYOOOO!"
Yine tüm dikkatleri üstümüze çekmişti.
"Ohayo."
"Nasılsın y/n-chan, kahvaltı yaptın mı?"
"Evet yaptım."
"Yaa bende birlikte yaparız diye yapmamıştım. O zaman öğlen birlikte yiyelim."
"Olur."

İwaizumi'nin gelmesi ve Tooru'yu azarlamasıyla sonunda sınıfa gidebilmiştim. Derse her ne kadar odaklanmaya çalışsamda beynim aynı seyi düşünmüyordu. O benimle kahvaltı yapmak için bir şey yememiş. Yanaklarım yine kızarmaya başlamıştı. Ellerimle yanaklarıma vurdum. Kendine gel.
Öğlen de birlikte mi yiyeceğiz. Bu sefer kafamı direk sıraya vurdum. KENDİNE GEL.

Zilin çalmasıyla sınıftan çıktım. Su almak için kantine indim. Sıraya girdim ve etrafa göz attım.
Tooru burda gözükmüyordu.
Aç olduğunu söylemişti.
"Ne istemiştin?"
"Bir su, onigiri ve süt lütfen."

"Gerçekten neden bunları aldım ki?"
Tooru'nun sınıfının önünde içeri girmeye cesaret arıyordum.
Kapının camından baktım sırasında deftere bir şeyler not alıyordu.
Hayır, hayır yapamayacağım.
Tam gitmeye karar vermişken kapı açıldı.
"Ohayo s/n'san. Ne istemiştin?"
Kapıda duran İwaizumi'ye baktım. Kaçma fırsatı çoktan gitmişti.
Derin bir nefes aldım.
"Ben Tooru'ya bakmıştım."
Arkasını döndü ve Tooru'ya seslendi.
"Oi, Oikawa, s/n'san gelmiş."
Kapıdan kafamı uzattım.
El salladı.
"Y/n içeri girsene."

İçeri girdim ve sırasın yanında durdum.
Beni gördüğüne şaşırmış gibiydi.
"Bir sorun yok di mi?"
Hayır anlamında başımı salladım ve derin bir nefes aldım.
Ne olcaksa olsun artık.
Masaya onigiri ve sütü bıraktım.
"Bunlar." Dedi süt ve onigiriyi işaret ederek "benim için mi?"
"Evet. Sen yemedim demiştin ondan açsındır diye sana aldım."
Önümdeki yiyeceklere baktı ve yüzünün yarısını kapatarak cevap verdi.
"Teşekkürler."
Görmemem için kafasını çeviriyordu. Bekle yoksa o kızardı mı? Zaten utançtan kırmızı olan ben onunda kızarmasıyla domates gibi olduğumu hissedebiliyordum.
"Tamam o zaman."
"Tamam."
"Şey ben çıkayım."
"Hmm hmm."
"İyi dersler."
"Sana da."
Sınıftan çıkıp doğru sınıfıma gittim ve sırama oturdum. Kafamı sırama kapadım ve Kafamı bir kaç kere sıraya vurdum.
Kendine gel, kendine gel, kendine gel.
Ve yine dersi dinleyemedim...

.....................................

Öğle arası zilinin çalmasıyla kalbim hızla atmaya başladı.
Herkes sınıftan çıkmıştı.
Acaba Tooru unuttu mu?
Acaba ben mi onun yanına gitmeliyim?
Kapının açılması ile irkildim.
"Üzgünüm y/n-chan beklettim mi?"
"Yok hayır ama onlar ne."
Elindeki poşet dolusu yiyeceği işaret ettim.
"Kantinde biraz rahatsız oluyor gibiydin bende sınıfta yiyebiliriz diye düşündüm. Ne istersin bilemedim bende bunlardan aldım."
Gülümsedim.
"İyi yapmışsın, teşekkürler."

Önümdeki sıraya oturdu ve poşetteki tüm yiyecekleri benim masama döktü. Bana dönerek sandalyede oturdu ve onigirilerden birini alıp paketini açtı ve bana uzattı.
"Teşekkürler."
Kendine de bir tane açtı ve yemeye başladık.
"Dudağın."
"Hmm ne ovmuş." Ağzımdaki lokmayı hala çiğnerken cevap verdiğim için etrafa ağzımdan biraz pirinç sıçramıştı.
"Pirinç kalmış." Diye kıkırdadı.
Elimin tersiyle dudağımı sildim.
"Hayır diğer tarafta."
Bu kilişenin nereye gideceğini anlayıp hızla tüm elimle dudağımı resmen ovdum.
"Gitti." Diye kıkırdadı.
Başarmış bir ifade ile yemeye devam ettim. Ya silemeseydim yoksa o.
"Hayır!"
"Ne hayır."
İstemeden dışarıdan söylemiştim.
Ne diyeceğimi bilemeden hızlıca etrafa göz attım.
"Kapının orda örümcek var!"
Arkasına dönüp kapıya baktı.
"O küçük şey mi."
"Hm,hm." Hızla kafamı salladım.

Ayağa kalktı. Kapının orada durdu.
Aslında böyle şeylerden huylanmam ama yapcak bir şey yok. Olan oldu
"Sandalye getirir misin?"
Sandalyemi alıp yanına gittim ve kenara koydum. Tooru sandalyeye uzandı, örümceğin olduğu yere koyacakken durdu.
"Olamaz."
"Ne oldu."
Sandalyeyi bırakıp yanıma yaklaştı.
"Bir şey diyeceğim ama telaşlanma."
Tamam anlamında başımı salladım.
"Örümcek kafanda."
"Sorun değ- yani olamaz nee!"
Oscarlık performans sergiliyordum resmen.
"Al çabuk. Al,al!"
Kafama doğru uzandı. Fazla yakındık. O bana yaklaşırken kızarmaya başladım.
Çok çok yakındık.
Daha fazla dayanamadım ve onu itmek için ellerimi göğüslerine koydum.

Birden kapının çarparcasına açılmasıyla şok olmuş bir şekilde ayrıldık ve gelen kişiye baktık.
"Ö-öhö. Ben rahatsız ettim sanırım ama Oikawa senpai seni koç çağırdı da."
"Tamam takahiro ge-geliyorum. Görüşürüz y/n."
Tooru'da kızarmıştı.
"Gö-görüşürüz."
Tooru ve takahiro dediği çocuk sınıftan çıkarken donmuş bir şekilde arkalarından baktım. Kendime geldiğimde hızla lavaboya gittim. Musluğu açıp yüzümü bol su ile yıkadım.
Aynadaki yansımama baktım. Kıpkırmızıydım. Kalbim çok hızlı atıyordu. Elimi kalbime götürüp mırıldandım.
"Kendine gel."

𝐘𝐎𝐔 𝐖𝐈𝐋𝐋 𝐁𝐄 𝐅𝐈𝐍𝐄 ᵒⁱᵏᵃʷᵃ ᵗᵒᵒʳᵘHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin