~2~

2.1K 147 57
                                    

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

,¤°´✿.。.:* YOU WİLL BE FİNE *:.。.✿´°¤,

Sınıfa çoktan geri dönmüştük tarih hocasının anlattıkları ninni gibi gelirken ben camdan bakmış ryuk'un death notu aşağı atmasını bekliyordum.

Zilin çalması ile irkildim ve çantamı alıp sınıftan çıktım. Bencil ryuk bugün yine defteri göndermemişti. Okul kapısından çıktım ve çantamdan kulaklığımı çıkardım. Telefonuma takmak için cebime uzanmıştım.
Boştu...
Boştu lan telefon yok telefon.

Koşarak sınıfa döndüm hiçbir yerde yoktu. Düşün, düşün nerede olabilir.
Spor salonuna bakmak için ayaklarımı popoma vura vura koşuyordum.
Lütfen kilitlememiş olsunlar.
Spor salonunun kapısına geldim. İçerden top sesleri geliyordu. Derin bir oh çektim.
Kapıyı yavaşça açıp içeri baktım.
Sadece takım lideri Oikawa vardı.
Delirmiş gibi terler içinde zıplayarak servis atıyordu.
Tamamen transa geçmişti.

Ne yapsam bilemedim. İçeri girip çalışmasını bölmek istemedim. Konsantresini bozmak iyi olmaz diye düşündüm ve kapıda beklemeye başladım. Aralık kapıdan onu izliyordum.
Sürekli servis atıyordu.
Topa o kadar sert vuruyordu ki kendini sakatlayacak diye düşündüm.
Attığı servislerden birinin saha dışına düşmesiyle birlikte yere çöktü. Öfkeyle çizgi dışında ki topa baktı.
Çok korkunç gözüküyordu. Onu ilk kez böyle görüyordum.

Birden kafasını bana çevirdi.
Hemen kapıyı kapattım. Sadece içeri girebilirdim ama bir an korkmuştum işte. Birden yaslandığım kapı açıldı ve karşımdaki Oikawa ile göz göze geldim.
Gülümsüyordu.
"Üzgünüm sahaya girmek şu an yasak."
Sanki demin ki kişi o değil gibi tekrar eski haline dönmüştü. Hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu.

"Ben telefonumu ilk ders antrenmanı izlerken burda unutmuşum sanırım."
Kafasını salladı.
"Peki bakalım o zaman burada mı şey-."
"Y/n S/n"
Usulca kafasını salladı
"Bakalım burada mı s/n."
Seyirci bölümüne yöneldi bende peşinden içeri girdim.
O seyirci koltuklarına bakarken ben kendi oturduğum koltuğa baktım direk ve telefonu alıp ona doğru salladım."
Tek kaşını kaldırarak bana baktı
"Demin baktım orada yoktu."
Anlamazca baktım.
"Ne ima ediyorsun."
"Hiç." Dedi omuz silkerek.
Sinirlenmiştim
"Seni görmek için bahane uydurduğumu falan düşünmüyorsun herhalde."
Sırıttı
"Haklısın, kapıdaki stalker bendim sanırım."
Haklıydı şu an gerçekten stalker gibi gözüküyordum. Durumu nasıl toparlayacağımı bilemedim ve o taktiği kullandım. Bağırarak üste çıkma.

"Sen kimsin ki seni takip edicem. Kendini bu kadar önemli sanma lider. Dediğim gibi telefonu burda buldum o kadar."
Yanıma yaklaştı iyice. Üstten bir bakış attı.
"Haklısın. Herkes beni sevmek zorunda değil."
Sabahki burnu kanayan kız aklıma geldi ve diğerleri. Onları biraz anlayabiliyordum. Bu çocuk gerçekten yakışıklıydı. Etkilenmemek mümkün değildi.
Kafamı sağa çevirdim.
Telefonumu sıkıca kavrayıp salon kapısına hızla ilerledim ve çıkmadan son kez Oikawa'ya döndüm. Bana bakıyordu.
"Sende kendini bu kadar zorlamak zorunda değilsin. Zaten çok becerikli bir pasörsün."
Bana şaşırarak baktı. Kapıyı kapatıp salondan çıktım.

𝐘𝐎𝐔 𝐖𝐈𝐋𝐋 𝐁𝐄 𝐅𝐈𝐍𝐄 ᵒⁱᵏᵃʷᵃ ᵗᵒᵒʳᵘHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin