call?

189 30 46
                                        


"Sadece kızın kıyafetinin yakıştığını söyledim."

Cherry saçını kulağının arkasına sıkıştırırken önündeki defteri iyice kendisine çekti. Vizeleri yaklaşıyordu ve çalışmak için bu sefer Cherry ve Hyemin'in evinde toplanmışlardı.

Donghyuck çok gerekliymiş gibi masadakilere kendini açıklarken aslında kimin yanlış anlamasını istemediğini herkes biliyordu. Luna her ne kadar ilgileniyor gibi durmasa da.

"Tamam kardeşim bir şey demedik, lütfen sus artık." Jeno'nun sesiyle Cherry başını kaldırmadan yumruğunu ona kaldırmıştı. Jeno'da aynı ifadeyle yumruğunu tokuşturup önündeki notlara döndü.

Neredeyse iki saat daha verimli çalışmadan sonra hepsi bırakmış, telefonlarını eline almıştı. Cherry ortamdan çok sıkıldığı için sessizce mutfağa gitti. Amacı herkese kahve hazırlayıp ortamın havasını değiştirmekti.

"Ne yapıyorsun?" Jeno'nun sesiyle arkasına döndü.

"Kahve. İster misin diye sormayacağım." Jeno gülünce o da gülüp önüne döndü. Bir sürü bardak çıkarırken Jeno'nun da kahve ve süt tozu çıkardığını görebiliyordu. Zaten hepsi birçok kez birbirlerinin evine gitmişlerdi.

"Hazır mısın vizelere?" Cherry başını salladı. Tuhaf bir atmosfer hissediyordu ve bundan nefret ediyordu. O Jeno'ydu, rahat hissetmeliydi.

Sırayla kahveleri karıştırıp bir tepsiye koydu. Kendisi alamadan önce Jeno tepsiyi alıp ilerlemeye başlayınca tek eli tezgahta arkasından baktı. Centilmenlik istemediğini hissediyordu.

Arkasından salondaki büyük, uzun masaya yürüdü. Herkes telefonunu bırakmış gibi gözüküyordu, amacı da buydu zaten. Herkes gelmeden önce Hyemin'le bütün grup hakkında konuşmuşlardı ve en sonunda hepsinin telefon bağımlısı olduğu kararına varmışlardı. Verdikleri başka kararlar da vardı tabii.

"Çok misafirperversin Cherry." Taeyong'un sözleriyle Cherry başını yana yatırıp yapmacık bir şekilde gülümsedi. Bunu Donghyuck'tan duymuş olsaydı fırlatacak yastık arayabilirdi.

"Ee, şu kafedeki çocuk ne oldu?" Luna fincanından bir yudum aldıktan hemen sonra sorduğunda Hyemin, Luna ve Cherry üçlüsü arasında kısa bir bakışma olmuştu. Kimse çaktırmadan önce Cherry gözlerini çekip soruya gülümsedi.

"Bilmem geçen gittim ya işte yanına, iyiydi sanırım. Konuştuk sohbet ettik falan. Fena değildi ama bakacağız artık." Dudaklarını birbirine bastırıp başını salladı son cümlesinde.

Masadaki herkes gerçekten ilgileniyormuş gibi gözüküyordu. Cherry devam edebilirdi ama kendisi hakkında anlatacağı çok fazla bir şeyi yoktu o yüzden biraz arkadaşlarına sataşmaktan zarar gelmezdi.

"Ee Hyemin, senin şu çok yakışıklı üst döneme-" Yüzüne gelecek olan buruşturulmuş peçeteyi son anda yakaladığında konuşması bölündü. Masadakiler gülerken Cherry peçeteyi hırsla Hyemin'e geri atmıştı. Bu sefer yanındaki Taeyong peçeteyi yakaladığında Hyemin ve Cherry birbirine iki küçük inatçı çocuk gibi bakıyordu.

"Telefonun çalıyor." Jeno'nun uyarısıyla Cherry göz temasını bozarak elini telefonuna uzattı. Sanki sesi kısık değilmiş gibi ses tuşuna basarken gördüğü isimle nefesini tuttu.

"Lan."

Luna kimin aradığını görmek için Donghyuck'un önünden kafasını uzattığında Cherry telefonu ona döndürdü. Luna'nın da gözleri büyürken telefonu elinden alıp Hyemin'e çevirdi. Zaten Hyemin'e çevirmesiyle masadaki herkes görmüştü.

"Ne yapacağım-" Tam sorarken Luna'nın aramayı cevaplayıp telefonu hızla kendisine uzatmasıyla sustu. Düşünecek vakit yoktu o yüzden telefonu alıp Luna'ya uyarıcı bakışlar atarak ayağa kalktı. Mark arıyordu ve düşünecek vakti resmen kalmamıştı.

"Alo?" Klasik girişi yaptıktan sonra konuşmasını beklerken tek eli belindeydi.

"Ha, tamam. Sorun yok." O konuşmaya devam ederken masadakilerin gözlerinin üstünde olduğunu hissedebiliyordu.

"Hayır, ders çalışıyoruz bizimkilerle." Masadakiler Mark'ın cevaplarını duyamamaktan sıkılmış ve önlerine dönmüşlerdi. İster istemez duymaya devam ederlerken Cherry güldü.

"Rehberinde başka Cherry olduğuna inanabilirim tabii ki. Tamam şakaydı, sorun yok demiştim." Gülerek son cümlelerini kurduktan sonra birkaç şey daha söyleyip telefonu kapattı. Yavaşça arkasına döndüğünde tam tahmin ettiği gibi herkes ona bakıyordu.

"Yanlışlıkla aramış."

Cevabıyla Donghyuck elindeki bir şeyi hayal kırıklığıyla fırlatıyormuş gibi yaparken Hyemin elini alnına vurmuştu. Buna benzer tepkiler diğerlerinden de gelirken Cherry sadece güldü.

"Baya konuştunuz yanlışlıkla arayan birine göre?" Jungwoo kaşlarını kaldırarak ona takılınca Cherry tek omzunu kaldırdı.

"Fırsatı kaçırmamak lazım. Hem müsait misin diye sordu. Keşke müsaitim deseydim." Dudaklarını büzünce Donghyuck elini göğsüne koyarak ona baktı.

"Onu bize tercih mi ediyorsun?" Gözlerini kısıp cevabını beklerken Cherry cevap oldukça belliymiş gibi ona döndü.

"Tabii ki evet."

Onlarla hergün görüşebilirdi, zaten neredeyse her gün görüyordu da ama Mark'la sohbet etme ya da zaman geçirme fırsatı her zaman gelen bir şey değildi. Arkadaşları gidince belki ona yazabilirdi de.

Kafasını sallayıp önüne döndü. Odaklanmalı ve önündeki kitaba dönmeliydi. Bitirilmesi gereken ödevler, ilgilenilmesi gereken kişiler vardı.

baya bildiğimiz düz geçiş bölümü. lüttfen okumayı bırakmayın diğer bölümlerde hoşumuza giden şeyler olabilir👁👄👁💃🏻

netflix teen movie?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin