"Hazır mısın?"Cherry hızlıca kafasını salladı. İçeri girerken deli gibi atan kalbine anlam veremiyordu. Buraya ilk gelişi değildi ya, kim bilir bu yüzüncü bile olabilirdi.
Gökyüzüne bakıp gülümsedi kapıyı ittirmeden hemen önce. Tanrı'dan ne istediyse hepsi hayatındaydı; sevgilisi vardı, istediği bölümü okuyordu, ailesiyle arası iyiydi ve şimdi baristalık kariyerinin ilk adımını atıyordu.
Mark'ın yeni bir çalışan bulması gerektiğiyle ilgili söylenmesini duyduğu ilk anda kendisinin yapıp yapamayacağını sormuştu. Mark ise bunun üzerine iki gün boyunca bunu kendisinin daha önce nasıl düşünemediği hakkında söylenmişti.
"Ay resmen barista mı olucam? Hem de sevgilimle."
Mark onun konuşmalarını önden yürürken duyuyordu. Yüzündeki gülümsemeyi kimse görmüyordu, kendisi bile farkında değildi. Birlikte tezgahın arkasına geçtiler.
"Artık kombin yapmak için zaman ayırmana gerek yok, çünkü üstüne bu önlüğü takıyor olacaksın."
Önlüğü başından geçirip arkasına geçti. Saçlarını önlükten kurtarırken ipleri de beline göre sıkılaştırıp bağladı. Cherry onunla yaşadığı tüm bu sevgililik anlarını seviyordu.
"Zaten biliyorsun, bu ilk değil." Mark hatırlayıp hatırlamadığını sorgularken Cherry aklına doluşan anılarla güldü. Onun için güzel bir deneyimdi. Başını salladı. Mark ona gülümserken göz ucuyla kafeyi taradı. Görünürde kimse yoktu.
İki elini başının iki yanına yerleştirip dudaklarına hızlı bir öpücük kondurdu. Hemen geri çekilip daha bağlamadığı önlüğünü bağlarken Cherry yüzündeki şaşkın gülümsemeyle kalakalmıştı.
•••
"Küçük boy Ice Latte bekleyen!"
Vardiyasının beşinci saatinde barista olarak çalışmanın aslında o kadar da iyi olmadığını fark etmişti Cherry. Yorgunluktan ölüyordu ve sıkılmaya bile fırsat bulamadan saatlerdir kahve yapmıştı. Ama tüm bunların yanında mutluydu çünkü on adımlık yerde arkasında bir yerde Mark'ın da bir şeylere koştuğunu biliyordu.
Verdiği son kahveden sonra müşteri görmeyince çantasından bir şey almak için personel odasına yöneldi. Mark ortalıkta görünmüyordu ama zaten müşteri olmadığı için ikisinin de ortalıkta olmamasının dert olmayacağını düşündü. Elini kapıya atar atmaz kapının açılmasıyla irkildi. Karşısında Mark'ı görünce tetik halinden kurtulmuş başını yana yatırmıştı.
Aynı anda sağa doğru adım attılar. Duraksadıktan sonra bir kez daha bozuntuya vermeden ikisi de sola doğru adım atınca Cherry güldü. Eliyle kolundan ittirip geçmeye çalıştı. Hareket etmediğini görünce başını kaldırıp yüzüne baktı.
Tek kolunu kapı kenarına yaslamış bilmiş bir şekilde ona bakıyordu. Cherry kaşlarını çatıp bekledi. Aniden belinden çekilmesiyle ifadesi yerini şaşkınlığa bırakmıştı.
Odaya çekildikten sonra Mark'ın tam olarak az önce kapattığı kapıya yaslanmış şekilde buldu kendini. O kadar hızlı gelişmişti ki durumu anladığında Mark karşısında, tek eli hala kapıda duruyordu.
"Ziyaretinizin sebebini öğrenebilir miyim?"
"Ben çantam için gelmiştim, senin için değil." Cherry yüzündeki gülümsemeyi engelleyemeden konuştuğunda bunun küçük bir inatlaşmaya gittiğini biliyordu.
Mark kaşlarını kaldırdı. "Emin misin?" Biraz daha yaklaştı.
Cherry kendinden emin bir şekilde başını salladı gülümsemesini bozmadan. Mark'ta gülümsedi ve biraz daha eğilip dudaklarını boynuna dokundurdu.
Cherry'nin bu hareketle nefesini tuttuğunu hissettiğinde gülümsemesi büyüdü. Bir saniye sonra aniden geri çekildiğinde elini de kapıdan çekip uzaklaştı. Cherry'nin yüzündeki şaşırmış ifadeye gülmemek için zor dururken ellerini cebine koydu.
"Tamam o zaman, ben gideyim. Müşteri gelmiş olabilir."
Cherry aynı ifadeyle kapının önünden çekildiğinde içindeki küçük siniri hissedebiliyordu. Resmen oyun oynamıştı ama Cherry altta kalacak biri değildi. Hırsla saçını düzeltip kapı kapanmadan tuttu ve o da odadan çıktı.
"Kesinlikle hata yaptım, bu çocuğun dikkatini dağıtacağını bilseydim işe alma konusunu biraz daha düşünürdüm." Kafenin sahibi başını sallayarak onlara doğru ilerledi.
Cherry ciddi olmadığını ses tonundan bile anladığı için güldü. Utanmıştı. Mark'a baktığında onun da güldüğünü gördü. Bugün gelen bazı müşteriler bile sevgili olup olmadıklarını sormuştu ve bunun avantaj olduğunu düşünmüyordu.
"Ama müşteriler bile kendi aralarında ne kadar güzel bir çift olduğunuzdan söz ediyorlar. İşte bunları duymak için saatlerce masada oturuyorum. Aynen öyle.." İşaret parmağı havada önemli bir şeyden söz edermiş gibi davranırken Cherry ne kadar iyi bir patrona sahip olduklarını düşündü.
"Böyle devam çocuklar, Tae yerine başta seni almalıymışım." Havadaki elini yumruk yapıp onları desteklediğini gösterdi. Cherry'nin suratı Tae'nin ismini duyunca ister istemez düşmüştü ama bu saniyelik bir şeydi.
"Hadi, çıkalım. Bugünlük yeter."
Cherry ona kafa sallayıp onunla birlikte odaya döndü. İkisi de önlüklerini çıkarırken bariz bir sessizlik vardı. Cherry önlüğünü götürüp Mark'ın önlüğünü astığı yere astı ve çantasına döndü.
Mark önlüğünü çıkarmış, çapraz çantasını omzuna takmıştı. Cherry saçındaki tokayı çıkarıp kafasını sağa sola sallayarak saçlarını dağıtırken omzunu kapıya yaslamış onu izliyordu. Cherry çantasından bir lipbalm çıkardı ve sürmeden önce Mark'a döndü.
"Vanilyalı lipbalm aldım, denemek ister misin?" Mark kaşlarını çatsa da omzunu dayadığı yerden doğrulup Cherry'e ilerledi. Elini uzatıp lipbalmı almayı denese de Cherry elini geri çekerek bunu engelledi. Mark hafifçe başını sağa yatırıp ona soran gözlerle bakarken tekrar uzanmaya çalıştı.
Cherry elini tekrar uzaklaştırdı. Kapağını açıp hızlıca kendi dudaklarına sürdü ve yedirmek için dudaklarını birbirine bastırdı. Kapağı kapatıp Mark'a döndü ve bu sefer dudaklarını onun dudaklarına bastırdı hızlıca.
Mark'ın eli yavaşça çantasının sapından düşerken Cherry gülümsedi ve geri çekildi.
"Böyle."
İki saniye anca sürmüştü ve yaklaşık on beş dakika önce Cherry'nin yüzündeki şaşkınlık ifadesi şimdi Mark'ta vardı. Memnun olmuş bir şekilde çantasını koluna takıp lipbalmı içine attı. Son kez Mark'a gülümseyip yanından geçip gitti.
Mark başını yere eğip gülerken sağ omzuna taktığı çapraz çantasını düzeltti. Derin bir nefes alıp geç kalmadan Cherry'nin peşinden odadan çıktı. Onunla oyun oynanmayacağını biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
netflix teen movie?
Fanfic"Sarışın baristanın teki için haftada bir şarap alışkanlığımı nasıl 'her gün kahve' alışkanlığına dönüştürdüm ben? Bu ben değilim ki!" Cherry söylediklerine zıt olacak şekilde kahveyi dudaklarına götürüp mutfak kısmına göz attığında bunun artık bi...