Dinlenen ekip aynı planı gözden geçirir. Üstler giyinir hazır konumda gece beklenir. Bizimkilerin aslında hiç uğraşmasına gerek yok. Yani silahlar halleder aslında. Ama bu uzun süreceği için ekibin bu işe bir son vermesi gerekiyordu. Gece başladığında hepsi dışarı çıkıp dağılır.
Ebubekir: Ben tek gidicem.
Ekip sinirli tavırla "Ne saçmalıyorsun sen ya?" diyip izin vermezler.
Ebubekir: İşim var gençler. Uzun sürmez ben gidiyorum.
Mehmet Ali: Ebu... Şey mi..?
Ebubekir: Evet.
Irmak: Ney ya?
Rüveyda: Evet söyleyin hadi ney?
Mehmet Ali: Boşverin önemli değil.
Irmak: Ebu. Bende gelicem.
Ebubekir: Aşkım. Olmaz. Seni götüremem. Hemen halledip dönücem.Diyip Başak'ın konuşmasına bile izin vermeden sarılıp öpüp gider. Gittiği yer mezarlıktı. Ailesinin mezarlığı. Başlarında oturup ağlar. Ve arkadan omzuna bir el dokunur. Bu annesinin eliydi. Ayağa kalkıp doğrulduğunda karşısında annesi, babası, anneannesi ve dedesi duruyordu.
Ebubekir: (Ağlamaklı şekilde.) Anne?
E. Annesi: Oğlum.
Ebubekir: Siz, siz gerçek misiniz?
E. Babası: Sahte gibi mi duruyoruz?
Ebubekir: (Yine ağlamaklı.) Peki bunca zaman ölmemiş miydiniz? Ama neden, neden beni bulmadınız? Buraya gelip ağlamalarım hep boş muydu?
E. Anneannesi: Oğlum biz seni hep özledik ama bulamadık.
E. Dedesi: Yavrum kime sorsak kimse tanımadı.
E. Annesi: Ama bak şimdi buradayız.
E. Babası: Hadi! Gel sarıl ailene.Ebubekir tam sarılacakken "Ebuu!" diye bir ses yükselir. Ebubekir arkasına bakar, o sırada ailesinden "Hrr" diye ses gelir. Ebubekir ailesine döner şaşırır korkar tam kaçacakken etrafı sarılır. Ölüler her bir yanda ona ağızları sulu şekilde, onu yeme hayali kurarak bakarlar. Ama hayalleri boşa gider. Çünkü ekip birden gelip hepsini öldürür. Ebubekir olduğu yere düşüp ağlamaya başlar. Mehmet Ali yanına oturup onu göğsüne yatırır.
Mehmet Ali: Kanka ağlama artık. Onlar gerçek değildi.
Ebubekir: (Bağırarak.) Gerçekti. Konuştum.
Mehmet Ali: (Sinirli tavırla.) Gerçek olsaydı hrr'layıp sana saldırmazlardı. Onlar 10 yıl önce öldüler Ebu. Bunu bilmek, söylemek zor ama gerçek ortada. (Ağlamaya başlar.) Benim ailemde öldü. Ben sesimi çıkarıyo muyum? (Kendini sakinleştirip ayağa kalkar.) Tamam. Hadi kalk, kurtarmamız gereken bir dünya var.
Ebubekir: (Ayağa kalkıp silahı omzuna dayayarak.) Peki o zaman, hadi şu işi bitirelim.Ekip toparlanır ve gaza gelir. Herkes bu sefer kendini kaptırır ve saklanmadan üşenmeden çatışırlar. Ölüler dört bir yanda. Nereye baksalar ölü doluydu. Ama otomatik silahlar baya iş görüyor. Baya taramadan sonra bi sakinlik çöktü.
Ebubekir: (Saate bakarak.) Ohooo. Daha çok var gençler. Bu gece en uzun gece olmalı.
Serdar: Kaç ki saat?
Ebubekir: Bir buçuk.
Serdar: Yuh.
Rüveyda: Eee ne yapıyoruz?
Mehmet Ali: Bunu iyi değerlendirelim. Dinlenmeliyiz.
Ebubekir: Doğru dinlenmeliyiz.
Mehmet Ali: Ebu sen benimle gelsene bi.
Ebubekir: (Şaşırarak.) T-tamam.Ekip şaşırır ama nedenini sormaz. Herkes oturur Ebubekir ile Mehmet Ali biraz yürüyüş yaparlar.
Mehmet Ali: Nasıl hissediyorsun?
Ebubekir: Nasıl yani?
Mehmet Ali: Gözünün önünde ailen tekrar öldü. Gerçek sandın ama değillerdi. Nasıl bir his?
Ebubekir: Garip. Yani nasıl anlatılır bilmem ama değişik. Büyük bir boşluk ve yanlızlık hissediyor insan.
Mehmet Ali: Seni o kadar iyi anlıyorum ki kardeşim. Biliyorsun benim de ailem öldü. Artık biz bizeyiz. Biz aileyiz. Bunu unutma! Ben her daim yanındayım, arkandayım kardeşim.
Ebubekir: Kardeşim benim. Ben de aynı şekilde.Ağlayarak sarılırlar. Bir anda tam dört tane "Tote Kraft" sesi yükselir. Gözleri önünde Rüveyda, Serdar ve Irmak ezilip ölür. Ebubekir buna çok sinirlenip silahı doğrultur ve ateş eder. Bir tane devi öldürür fakat mermisi biter. Kaçmaya başlar. Mehmet Ali ile bir sığınak bulurlar. Orada bombaları hazırlarlar. Bir anda düşünmeden iki ellerinde de bombalarla sığınaktan çıkıp devlere atarlar. Devler patlayıp toz olurlar. Buna sevinç maksatlı el çakıp sarılırlar. Sonra akıllarına arkadaşlarının öldüğü gelir. Oldukları yere o yorgunluk ve üzüntülü ile kendilerini salarlar. Bir yandan ağlayıp bir yandan etrafı süzerler. Bir süre sonra bu durumu kabullenip ağlamayı keserler. Ayağa kalkıp dünyanın ne hale geldiğine bakarlar. Her yer kan revan, ölülerle dolu. Bir kahkaha sesi gelir.
Kerim Akgün: Ha ha ha. Noldu kahramanlar. Gücünüz mü bitti?
Ebubekir: (Yakasına yapışarak.) Lan sen, sen nerdeydin şerefsiz? Biz seni aradık, bulamadık. Sana güvendik, güvenimizi kırdın.
Kerim Akgün: (Elini yakasından indirerek.) Yaaa. Beni bu kadar sevdiğinizi bilsem baştan gelirdim. Mervan'ı da öldürmeye gerek kalmazdı.
Mehmet Ali: (Hırçın adımlarla yaklaşarak.) Mervan'ı mı? Öldürdün mü onu lan? Ulan ne adi şerefsizmişsin sen be. Selim de sen de aynısınız. İkinizden de bi bok olmazdı. Hoş zaten kardeşinden birşey görmedik.
Ebubekir: Bundan da göremeyecez, ne kadar üzücü dimi Memo?Dedikten sonra cebinden kelebek çıkartıp Kerim'e saplar. Kerim ağzından kanlar gelerek yere yığılır ve o da toz olur. Güneş hafiften kendini göstermeye başlar. Bütün ölüler mezarlarına giremeden toz olur. Ve bu da Ölü Geceler'inin bitmesini bütün dağılan ortamın yeniden eski haline dönmesini sağlar. Ölenler hariç tabii ki. Yıllar geçti gitti. Ebubekir ve Mehmet Ali yuvalarını kurdular. İkisininde ikişer tane kız çocuğu oldu. Hayatlarına mutlu mesut devam ederken yaşadıklarını da çocuklarına anlattılar. Çocukları büyüyüp 20 yaşlarını bulduklarında ikisi de kalp krizinden ölürler. Ve yaşadıkları o hikaye akıllardan silinmedi.
SON
--------------------------------------------------
Selam arkadaşlar ben Ebubekir. Bu ilk kitabımı umarım beğenmişsinizdir. Biraz çocuksu hayal gücüyle ilerlediğimin farkındayım ancak aklıma ne geldiyse döktüm. Sonraki hikayelerde görüşmek üzere. Emin olun ki sonrakiler daha güzel olacak. GÖRÜŞMEK ÜZERE!
![](https://img.wattpad.com/cover/279897959-288-k272776.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Geceleri
AcciónSelim Akgün adlı Bilim Adamı bir formül yaptı. Ve bu formül sayesinde ölüler canlanacaktı. Canlanınca ise dünyayı ele geçirecekti. Ama karşısında sağlam bir ekip vardı. Bu ekibe karşı koymak zordu. Her türlü kazanan yine iyiler oldu...