0.6

302 36 10
                                    



Sanırım akşam yemeği sadece bana bir işkenceymiş gibi geliyordu çünkü Minji heyecanla Jinri ile okuldan sonra ne yaptıklarını anlatıyor, Sehun da onu ilgiyle dinliyordu. Tabağına konmuş etleri didikleyen ve boş boş bakan tek ben vardım.

"-yakıştı. Nari? Nari?"

"Evet?" Kafamı kaldırıp baktığımda Minji'nin bana seslendiğini fark ettim. Ne ara daldığımı fark etmediğimden aceleyle Minji'ye döndüm.

"Dalgın gibisin."

"Özür dilerim, biraz yorgunum. Ne diyordunuz?"

"Jinri ile elbise denedik ve ona çok yakıştılar lakin onun için satın almama izin vermedi." Minji hüzünle bakınca yan gözle Jinri'ye baktım, o ise gururla bana bakıyordu.

Böyle yapacağını biliyordum.

"Öyle mi?"

"Evet. Yine de bence onları satın almalıyız yoksa büyük yazık etmiş oluruz çünkü Jinri'mize çok yakıştılar. Hepsini almak ve Jinri'yle kız kıza randevuya çıkmak istiyorum!" Minji elinde çubukları varken ellerini yanağına yaslayıp sevimli bir ifadeyle bir o yana bir bu yana dönünce Jinri gülmekten kendini alamadı. İtiraf etmek gerekirse ilk defa bu sevimli yanını görüyordum ve cidden oldukça şirindi. Sehun da bu manzaranın keyfini çıkarıyor gibiydi çünkü gözlerinden akan sevgiyle nişanlısına bakarken yüzünde tatlı bir gülümseme belirmişti.

"Kız kıza randevu mu?" diye sorduğunda Sehun, Minji hevesle başını salladı.

"Evet! Birlikte güzel elbiseler giyip yemek yiyeceğiz, ardından bir film izleyeceğiz. Lunaparka gidip eğleneceğiz ve sonrasında da mağazaları gezip dinlenmek için güzel tatlılardan yiyeceğiz. Hatta Jinri isterse fotoğraf bile çektirebiliriz!" Minji gülümsediğinde Jinri de gülümsedi. Aslında yapmak istediğini biliyordum ama benim yüzümden reddettiğinin farkındaydım. "Bu yüzden Nari," Minji bana döndü. "neden ona izin vermiyorsun?"

"Anlayamadım?"

"Seni düşünerek reddettiğinin farkındayım ama bu gerçekten önemli mi?" diye sordu, sanki halk pazarından üç beş çorap alacakmış gibi. Emindim ki Jinri için harcayacağı para babamın kumar borcunun aylık ödemesinden bile fazlaydı. "Sonuçta o bir çocuk, değil mi? Eğlenmek isteyecektir. Benim de Sehun çalıştığı için bol bol boş vaktim var, Jinri ile ilgilenmek beni çok eğlendiriyor. Yani, birlikte vakit geçirmemiz bizim için çok iyi olur. Arada ona benimle zaman geçirme nezaketinde bulunduğu için teşekkür olarak hediye almak beni mutlu da eder. Bunu bana çok görme, olur mu?"

Kelimeleri öyle dikkatli seçmişti ki şaşırmıştım aslında. Harcayamayacak kadar param var / Şıkır şıkır giyinmek onun da hakkı / Jinri de o güzel elbiseleri giymek istiyordur / Bırak onu giydireyim, gibi şeyler söylese açıkça alınırdım ve Jinri de bu sözlerden dolayı incinebilirdi. Minji öyle özenli konuşmuştu ki, alınabileceğim bir kelime bile yoktu cümlelerinde. Onu bu şekilde reddetmek öyle imkânsızdı ki ne yapacağımı bilemedim birkaç saniye.

"İzin ver." Dedi Sehun, nişanlısına arka çıkarak. Jinri ise meraklı gözlerle bir bana bakıyor, bir bakışlarını kaçırıyordu.

Derin bir iç çektim, hemen ardından da "Peki." Dedim. "Eğlencelerinize karışmak doğru olmaz, değil mi?"

"Yaşasın!" Minji heyecanlı Jinri'ye döndü ve gülümsedi. Jinri önce bana şaşkınlıkla baksa bile, Minji ile yapacaklarının hayalini kurarak anında gülümsedi.

"Etini didikleme de ye, hadi." Sehun bana fısıltıyla, Minji ile Jinri yarın okuldan sonra ne yapacaklarını konuşmaya başlamışken.

"Aç değilim."

u m u t | sehunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin