0.9
En son ne zaman gülmüştüm? En son ne zaman eğlenmiştim?
Hiç hatırlamıyordum.
Böylesine bir şey düşünmeden, bir şeyler hakkında endişelenmeden, parayı, insanları, sıkıntıları, hayatı, yaşam mücadelesini umursamadan en son ne zaman eğlenmiştim hatta gülmüştüm? Ellerimden kayıp giden gençliğim ve umudum ilk defa içimde yeşermişti sanki. Sehun'un elinden tuttuğum anda dünyanın renkleri yeniden canlanmış, ağaçlar büyümüş, çiçekler açmış, güneş doğmuş, kuşlar ötmüştü. Birlikte attığımız kahkahalar, beni bindirdiği her oyuncak, bana aldığı her yemek, bana gülümsediği her anda yeni bir yıldız parlamıştı sanki göğsümde.
Takımyıldızları kalbimi aydınlatırken parti için hazırlanmak adına yeniden arabaya ilerlediğimizde, Sehun'un eli beni hiç bırakmamıştı. Ne kadar haince, ne kadar kötü, ne kadar ayıp, ne kadar umutsuz olduğunu bilsem bile o eli hiç bırakmak istemiyordum. Parmaklarıma dolanan parmakların ısısını geri kalan hayatım boyunca hissetmek sanki artık tek dileğim olmuştu.
Ama o eli bırakmak zorunda kalmıştım.
Eve döndüğümüzde Minji ile Jinri orada değildi. Hizmetçilerin yardımıyla hazırlandığımda kendimi hâlâ beğenmiyordum ama bir o kadar da farklı bir kadın gibi duruyordum. Üstümdeki elbise, bakım yapılmış, kesilmiş ve fön çekilmiş saçlarım beni o kadar değiştirmişti ki inanamamıştım. Para her şeyi böyle değiştiriyordu. Hizmetçi Minji'nin odasından getirdiği makyaj malzemeleriyle bana makyaj yaptığında ise kendimi tanıyamaz hale gelmiştim.
Aşağıya indiğimde Sehun'un sırtı dönük, aynadan papyonunu düzeltirken bulmuştum. Öyle dikkatli bir şekilde ince parmaklarıyla kumaşı bir oraya bir buraya çekiştiriyordu ki geniş sırtına bakan gözlerimi aynanın yansımasından bile fark etmemişti.
Hizmetçi "Hazırız efendim." dediğinde ancak kendine geldi ve arkasını döndü.
Bana baktığı anda sanki şimşek çaktı. Gözleri önce gözlerimde, ardından yüzümde hemen sonra da vücudumda gezindi. Gözlerini kırpıştırıp yeniden bana baktığında sanki kelimeler tüm anlamlarını yitirmişti. O da ne diyeceğini bilemiyor gibiydi. Hizmetçi selam verip bizi yalnız bıraktığında bile olduğumuz halde dikilmeye devam ettik. Ne benim ne de onun ağzından tek bir kelime çıkmıyordu. Gözlerinde parıldayan o şey neydi? Tam bu anda bana bakarken aklından neler geçiyordu? Neler düşündüğünü öğrenmek için her şeyi yapardım. Benim hakkımda ne düşünüyordu, neden bu kadar iyi davranıyordu, neden gitmeme, yalnız kalmama izin vermeden bana bu kadar yakın davranıyordu? Öğrenmem gerekiyordu.
"Kiraz çiçekleri açmış." dedi en sonunda konuşmaya karar verdiğinde. "Bana da bu güzel manzaraya bakmak düşmüş."
"Güzel mi?" diye sordum mırıltıyla.
"Evet." dedi, ben bile kendi kendimi zor duymuştum, o nasıl duymuştu beni emin değildim. "Güzel." Birkaç adımda yanıma geldi. Ayağımdaki topuklulara rağmen hâlâ benden uzundu. "Güzel bir kadınsın. Sanırım sen kendini öyle görmüyorsun ama üstünde bu elbise olmadan da güzel bir kadındın zaten."
"Ben..." Duraksadım. Derin bir nefes aldım, gözlerine bakmamak için aşağıya bakıyordum, ayaklarına. Ne söylemem gerektiğinden emin değildim.
"Seni gördüğüm ilk andan beri güçlü, dirayetli, çalışkan ve güzel bir kadın olduğunu düşünüyorum."
Uzandı ve işaret ile orta parmaklarının ucunu çenemin ucuna yaslayarak başımı yukarı kaldırıp gözlerine bakmam için beni zorladı. Gözlerimiz buluştuğunda ise gülümsedi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
u m u t | sehun
FanfictionAnnesinin ölümünün ardından tefecilere borçlanan babası tüm borçlarını bırakıp kaçtığında Nari'nin sırtına taşıyamayacağı kadar büyük bir yük binmişti. Küçük kardeşi Jinri'yi bir yandan büyütmeye çalışırken bir yandan da çeşitli işlerde çalışıyor, b...