Bay Han'ın şirketinden çıktığımda mutlu olmam gerekiyordu ama değildim. Bay Han gerçekten dürüst, anlayışlı ve hayatın ne demek olduğunu bilen bir adamdı. Beni sekreterlik pozisyonu için uygun görmüş ve işe almayı kabul etmişti. Şartları konuşmak için kendisine ulaşmamı söyleyerek kartını verdiğinde buna ihtiyacımın olmadığını biliyordum ama ofiste söyledikleri beni şaşkına çevirmişti. Bay Han büyük bir gıda zincirinin başındaydı. Hisseleri onu en etkili hissedar yapıyordu. CEO olarak çalışmayı, işini, ailesini ve çalışanlarını seviyordu. Bana sunduğu şartlar hayal bile edemeyeceğim şeylerdi. Yurtdışında ortak oldukları başka bir firma ile üretmeyi planladıkları yemek kutuları için ülkeden ayrılmak zorunda olduğunu ve bunun ilk uluslararası işleri olacağını anlatmıştı. Dünyaya açılmak ve dondurulmuş gıdalarını tanıtmak istiyordu. Bu, ömründe verdiği en önemli kararlardan birisi olabilirdi.
Bu karar, benim için de önemliydi. İşe girdiğim anda Bay Han nereye giderse oraya gitmem gerekecekti. Buna gittiği Tayland da dâhildi.
"Sana açık olacağım Nari," demişti Bay Han ellerini masasında birleştirirken. "bu işin ortalama altı ayda biteceğini öngörsem de bir yıla tamamlanacak olması da muhtemel. Partide tanıştığım o dürüst, çalışkan kıza bir fırsat verirken elinden başka şeyler almak istemiyorum. Normalde yeni çalışanları bu kadar zorlayacak işlerin ve projelerin içine çekmeyiz ama işi hızlıca öğrenmek istiyorsan gelmende fayda var." Duraksamış ve bana bakmıştı. Üzerimde Sehun'un beni dinlemeden alıp dolabıma doldurduğu güzel bir takım elbise vardı. Saçlarım ve makyajım yapılmış, her şeyime özen gösterilmişti. "Burada bir ev tutarım, kardeşinle ilgilenmesi için bir bakıcı buluruz. Ne dersin?"
"Her şey için teşekkür ederim Bay Han, bana zaten gerekenden fazlasını sundunuz." Mahcup olmuştum çünkü Bay Han bana hak ettiğimden fazla bir maaş, yemek kartı ve durumunu toparlamaya çalışan çalışanlarının ailelerine tahsis ettiği sitede bir daire teklif etmişti. Şimdi ise bambaşka bir ev tutmayı ve bakıcı bulmayı teklif ediyordu. "Kardeşimi düşündüğünüz için teşekkür ederim ama sanırım çaresine bakabilirim." Jinri'nin bizimle gelmesine imkân yoktu, her ne kadar çok istesem de bunu aklımdan bile geçirmiyordum.
"Bu kabul ettiğin anlamına mı geliyor?"
"Evet." Kafamı sallamıştım. "İşe ne zaman başlamamı istersiniz?"
Şimdi ise parkta banka oturmuş karşımdaki ağacı izliyordum. Her bir işimden istifa etmiştim çünkü Bay Han hemen yarın işe başlamamı istiyordu. Bir hafta sonra Tayland'a uçacaktık. Bulaşıkçılık yaptığım yer, her sabah bahçesinde yemek sattığım üniversite için yemek arabasını aldığım patronum, özel ders verdiğim öğrencilerim, Le Vent... Her bir işimden istifa etmiştim ama en çok Le Vent'tan ayrılmak zor gelmişti. Oradaki herkes bana çok iyi davranmıştı, iyiliklerini hiçbir zaman unutamazdım. Gidişim onları da etkilemişti ama anlattıklarımı duyunca çok mutlu olmuşlardı. Şefim maaş gününde maaşımı tam alacağımı söylediğinde şiddetle karşı çıkmıştım ama bunu tevazulu çalışmamın karşılığı olarak düşünmemi istemişti. Bay Han'ın yurtdışına çıkışımızı düşünerek bana verdiği iş kartı da denkleme konduğunda kendimi bir anda zengin olmuş gibi hissediyordum. Bay Han verdiği kartı istediğim her şeyi almak için kullanabileceğimi, yalnızca şirket hesabı olduğu için faturaları saklamam gerektiğini söylemişti. Kartı bu akşam alışverişte kullanmam için ısrar etmiş ve Jinri'ye de güzel şeyler almamı tembihlemişti.
Bu yüzden verdiğim en büyük kararın sorumluluğunu omuzlarımdan taşıyordum. Sehun'la tanışmadan önce hayatımda hiçbir yön yoktu. Her sokak, her kavşak karanlık ve içinden çıkılmazdı. Onunla tanışmak her şeyi tepetaklak etmişti. Beni almış ve bir hız trenine bindirmişti. Daha önce tatmadığım birçok duyguyu tatmıştım. Aşkı, ihaneti, deliliği...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
u m u t | sehun
FanfictionAnnesinin ölümünün ardından tefecilere borçlanan babası tüm borçlarını bırakıp kaçtığında Nari'nin sırtına taşıyamayacağı kadar büyük bir yük binmişti. Küçük kardeşi Jinri'yi bir yandan büyütmeye çalışırken bir yandan da çeşitli işlerde çalışıyor, b...