Kadın 05. Bölüm: Umudun Kırık Aynası
Muazzez Karabıyık
10.11.2005
Asya evlendiğinde -ki doğrusu evlendirildiğinde- 14 yaşındaydı, ne aşk ne de evlilik hakkında bir bilgisi vardı. O sadece babasını dinlemişti. Zaten annesi yoktu ve Asya'nın kafasında her zaman 'annem olsaydı nasıl olurdu?' sorusu olurdu. 14 yaşına kadar babasına hizmet etmişti; temizlik, yemek, giyim vesaire. Evlendikten sonra kocasının da isteklerini yapıyordu, tek farkı o evde bir de kadın olmak zorundaydı. Diğer çocuklarla karşılaştırıldığında Asya o zamanlar bile çok olgundu; öyle herkesin yanında gülmez, büyüklerine karşı nazik, çocukların yanında sabırlı, canı yandığında acısını bastırabilen... Bir robot gibiydi, kim ne derse onu yapan bir robot. Ama o bunu itaatkârlık, olgunluk diye öğrenmişti, babası öyle öğretmişti. Halbuki ne alakası vardı? Gülmenin neresi çocukça ki gülmemek olgunluk olsun? Şimdi ilk defa bir adam onu sevdiğini söylüyordu. Kocasıyla 11 senedir evliydi, hadi adam 7 senedir hapisteydi. Ama kalan 4 yıl boyunca hiç sevgi sözcüğü duymamıştı ya da kuru bir teşekkür, özür gibi insancıl kelimeler. Şimdi 'patron' saydığı adamın ona açılması... Düşündükçe utanıyordu Asya, ama unutamıyor, düşünmeden de duramıyordu.
"Sende bir haller var," dedi Asya'nın temizlediği evin sahibi Emel Hanım. Asya ise onu duymamış, evi süpürmeye devam ediyordu. Emel Hanım bir anda süpürgenin fişini çekti, Asya ise farkında olmamıştı. Asya'nın kendine gelmesi Emel Hanım'ın şen kahkahası sayesinde olmuştu.
"Emel Hanım!" diye korkuyla bağırmıştı Asya. Neye uğradığını şaşırmış, aklındaki düşüncelerin dışarıya yansımasından korkmuştu.
"Hayırdır kız? Sevgilinden mi ayrıldın?" Emel Hanım'ın dalga geçtiğini anlamış olsa da kendi durumunda da 'aşk' olduğu için utanmıştı.
Emel Hanım 35 yaşında dul bir kadındı. 17 yaşında severek evlendiği adamın, kalbi olmayan bir hıyar olduğunu anladığında dördüncü oğlu yeni doğurmuş, 25 yaşına yeni girmişti. Direkt kocasını boşamış, onları boşayan hakimin de sekreteri olmuştu. Her ne kadar babası da kocası da zamanında karşı çıkmış olsa da kimseyi dinlemeyip üniversite okumuş, hukuk bölümünü bitirmişti. Artık boşanma avukatıydı. 3 oğlu vardı, ilki daha 15 yaşındaydı, ikinci 14, sonuncusu ise Muazzez ile yaşıt Kerem Agir idi. Emel Hanım, 'serseri' diye tanınan Kerem Agir'in annesiydi.
"Estağfurullah Emel Hanım. Özel hayatımı iş yerinde konuşacak değilim. Müsaadenizle işimi yapayım," demişti Asya başını yere eğerken.
"Bugün spor olsun diye işimi ben yapacağım. Sen de oturacak, komşu kadını gibi benimle çay içeceksin. Ben bu bakışları tanırım, Asya. Anlat, rahatla." Emel Hanım rahat bir ortam vermek istese de Asya içinde sıkışan duygular yüzünden onun sözlerini baskı olarak düşünmüş ve baskıya dayanamayarak yere oturarak ağlamaya başlamıştı. Emel Hanım ise bu durumu ağzı açık izlemişti. Ne demişti ki? Yanlış bir şey mi demişti?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kadın
Jugendliteratur⚠️Şiddet sahneleri mevcuttur. Muazzez, kadın bedeninde doğmuş, bir gün fen dersinde cinsiyetleri öğrenene kadar erkek olduğuna inandırılmış çocuktu. Cinsiyetleri öğrendiğinde annesinin ona inandırdığı 'sen erkeksin' yalanını, cinsiyetin gerçekliğini...