⚠️Şiddet sahneleri mevcuttur.
Muazzez, kadın bedeninde doğmuş, bir gün fen dersinde cinsiyetleri öğrenene kadar erkek olduğuna inandırılmış çocuktu. Cinsiyetleri öğrendiğinde annesinin ona inandırdığı 'sen erkeksin' yalanını, cinsiyetin gerçekliğini...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Muazzez Yön
Şimdiki Zaman
Aynada son kez kendime bakıp göz kırptım, banyodan çıktım. Saçlarımı, döndürerek halat gibi yaptığım havluyla kurulurken odama geçiyordum. Odama girip kapıyı kilitledim, üzerimdeki bornozu direkt yatağa attım. Önce göğüslerime elastik bandajı sıkıca sardım ve üzerimi giyinmeye öyle başladım. Küçüklüğümden beri değişmeyen şeyler sırasında bu bandaj sarma vardı. Cinsiyetimle ilgili eskisi kadar kriz geçirmiyor ya da kendi canımı yakmıyorum.
Bugün iş görüşmesi var, büyük bir gazete ajansına güvenlik görevlisi olarak katılacağız. Saçlarımı kestim, takım elbisemi giydim ve hazırım! Asker traşı saçlarım anında kuruyunca o havlumu da kenara atıp cüzdanımı ceketin iç cebine koydum.
"Muzoo'm!" diye haykıran Gülfidan aniden kapımı açtı. Bir şey diyecekken sustu, beni süzdü. Ne? Yanlış bir şey mi var? Başımı eğip üzerime baktım; beyaz gömlek, siyah kumaş pantolon, siyah ceket, siyah kemer, siyah kravat. Tamam. Her şey düzgün görünüyor. "Gelin kim?" Sorusuyla tekrar başımı kaldırıp ona baktım.
"Ne gelini?"
"Damat değil misin?" Daha çok kaşlarımı çattım.
"Ne damadı lan? İyi misin sen? İş görüşmesine gidiyorum, mülakat var." Onun yanından geçip Mahmut'un odasına gittim ve kapısını çaldım; "Mami başkan! Telefonum hazır mı?"
Anında kapısını yarım açan kardeşim, önce beni payladı; "abla niye anlamıyorsun? Mami değil, Mahmut. Mami nedir? Al, hazır." Elime verdiği telefonumun kilidine bile basmadan cebime attım.
"Çok konuşma da kahvaltıya in," diye onu arkamda bırakarak merdivenlerden indim. Mutfağa girdiğimde bir süre kapıda bekledim. Annem, tezgâha dönmüş, bir şeyler kesiyordu. Dudaklarından şen, eski bir şarkı dökülüyor. Beline uzanan siyah saçlarının arasındaki beyazları yıldız gibi parıldıyor. Giydiği mutfak önlüğünün ipleri, ince belini kuşatmış, sıkmış. İstemsizce gülümsediğimde gözlerim doldu ve yutkundum. Gözlerimi silip boğazımı temizledim, masaya yöneldim.
"Muazzez, sen misin? Bak bu..." Konuşurken bana dönen annem susmuş, elindeki bıçağın sapını, çenesi gibi sıkmıştı. "Bu ne hâl? Ben demedim mi saçlarına dokunmayacaksın, uzayacaklar diye! Şu haline bak! Çok mu özledin eski günlerini?" O bağırsa da umursamamış, yemeğime başlamıştım.
En sonunda sustuğunda cevap verdim: "Ben böyle rahat ediyorum, karışmamanı rica edeceğim."
"Erkeğe benziyorsun! Aynı erkekler gibisin! Mahmut'un bile saçları seninkinden uzun. Kadın dediğin saçını uzatır." Onu dinlemesem de vurmaması için sadece başımı aşağı yukarı sallıyordum.