18. Bölüm

59 12 0
                                    

On Sekizinci Bölüm: Gönül Sevdasına Keskin Bıçak

On Sekizinci Bölüm: Gönül Sevdasına Keskin Bıçak

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Muazzez Yön

Şimdiki Zaman

İnsanlar için kalıplar neden önemlidir? Cinsiyet, isim, yaş, iş, okul... Bunların ne önemi var, karşındaki insanın iyi ya da kötü olması önemli olan değil midir? Tamam, birini tanımak için bunlara ihtiyacın vardır ama takıntılı olmak mantıklı mıdır? Yani bunlardan birinin yanlış olmasından sana ne? Neden yanlış olduğunu duyunca manyak gibi tepki gösterirsin ki? Kadın olduğum Rüzgâr hariç herkes tarafından biliniyordu. Bilmiyorum, belki o da biliyordur ama... Bilse saklar mıydı?

"Ya! Muzo bir kendine gel. Allah aşkına yapma." Bağıran Kerem Agir'e şaşkınca baktım. Ne yaptım lan? "Her an tatlı bıçağını kalbine saplayacakmışsın gibi bakıyorsun," diye açıkladığında güldüm.

"Yok lan. Olaysız sabahlara alışkın değilim ya, beynim gerçeklik kavramanı kaybetti. Birazdan kendime gelirim." Aslında onları güldürmek için demiştim, ama hepsinin bir yüzü düşmüştü. Sitenin senelerdir boş kalan evine dün öğlen taşınmış, temizliğiydi, eşya yerleştirmesiydi derken o gün için bir şey anlayamamıştık. Ama şimdi mükellef bir kahvaltı sofrası hazırlamış, etrafına serilmiştik. Mert, Kerem Agir'in de bizimle yaşayacağını öğrenince hiçbirimizden izin ya da müsaade almamış, anında eşyalarını taşımaya başlamıştı. Odalarımız tamamen olsa da salonumuz ve mutfağımız boş sayılabilir. Aniden taşındığımızdan alışveriş yapamamıştık, Agir ve Mert evlerinde kullanılmayan masa, koltuk ve sandalyelerden getirmişti. Desenleri, renkleri ve boyları farklı sandalyeleri mutfağa koyduğumuz çalışma masalarının etrafına dizmiştik.

"Kanka biraz daha ekmek versene," diyen Mert, elindeki son ekmek parçasını ağzına tıkıyordu.

"Sen bu kadar yemek yiyor muydun lan?" Sorumdan sonra ağzı dolu olduğu halde otuz iki diş sırıttı.

"Bu şerefsiz karnını sadece ekmekle doyuruyor. Ekmek yemekten hamur beyinli oldu." Mert'in yanında oturan Agir'in sözleri tavırları olsa da çocuğa ekmek verip çayını doldurmuştu.

"Şerefsiz değil..." Devam etmeyen Mert, ağzındaki lokma tam bitmeden diğer ekmeği sıkıştırdı.

"Şu anda boğulsan acaba ilk hangi parçayı çıkartırsın?" Sorusunu soran Rüzgâr, uzun parmaklarını kupasına sarmış, derin düşüncelerle çocuğa bakıyordu.

"Çocuk tetris mi lan parçaları olsun? Yutabiliyor o."  Agir arkasına yaslanıp Mert'in ensesini tuttu. Neden ve nasıl, bilmiyorum ama Kerem Agir'le Mert çok yakın arkadaşlar. Zamanında aynı okulda da okuduklarını bilsem de aralarında farklı bir bağ varmış gibi hissediyorum. Mert'in hayatta kimseye, ailesi de dahil Agir'e verdiği değer kadar değer verdiğini görmemiştim. Babası beyin cerrahı, annesiyse bir kolejde İngilizce öğretmeni, Mert tek çocuk. Gördüğüm en sevimli aile olabilirler. Ama Mert pek aile insanı değil. Ne aile ne arkadaşlık ne aşk ilişkilerini düzgün, normal seyrinde tutamıyor.

KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin