İNCİ
Günlük rutinlerimi çok severdim çünkü bana kendimi güvende hissettirirlerdi. Tasasızca gerçekleştirilen tüm alışkanlıklar her şeyi yolunda olduğunu gösterirdi. Erkenden kalkıp cilt bakımı ve makyaj yaptığım sabahlar güne büyük bir enerjiyle başlardım mesela. Hele birde tahinle pekmezi karıştırıp ekmeğin üzerine sürerek yaptığım kahvaltılar da rutinime eklenince mutlu olmak için daha fazlasına ihtiyacım olmazdı.
Bu sabah gözlerimi açarken hiçbir şeyin normal olmadığının bilincindeydim. Kafamın içerisinde bando takımı talim yapıyordu. Gözlerimi kırpıştırıp Devrim'in evinde olduğumu hatırlatan üçlü kırmızı koltukta doğrulmaya çalıştım. Dün akşama dair görüntüler parça parça zihnime üşüşürken baş ağrımın nedeni gözüme takıldı. Boş şarap şişesi. Yanında bir bardak su, ağrı kesici ilaç ve Devrim'den küçük bir not vardı.
Acil bir işim çıktığından sen uyanmadan gitmem gerekti. Kahvaltın mutfakta ve lütfen sonra ilacını almayı ihmal etme.
Görüşürüz.
Gülümseyerek yerimden kalktım ve avcumun içi gibi ezbere bildiğim evde banyoya doğru yürümeye başladım. Bu Devrim'in evinde geçirdiğim ilk gece değildi. Üniversite boyunca sarhoş olduğum gecelerin büyük bir kısmı burada sonlanmıştı. Devrim, Ada'yı ve beni evinde sık sık misafir eder ve bize her daim güvenli bir sığınak olurdu.
Devrim hep böyleydi. Tanıdığım en düşünceli, zarif ve iyi niyetli adamdı. Erkek milletini yakından tanıyışım Devrim'i gözümde öyle bir hale getiriyordu ki dünya üzerinde ona layık bir kadın olduğunu zannetmiyordum. Devrim mükemmel bir adamdı ve anlamadığım bir şekilde hala yalnızdı. Hayatına girecek kadının çok şanslı olduğunu biliyordum. Ve her ne kadar yalnız olmasına içten içe sevinsem de bunun uzun sürmeyeceğini biliyorum. Devrim'in yalnızlığı bilinçli ve seçilmiş bir yalnızlıktı. Kaliteli bir yalnızlık. Devrim buna son vermek istediği anda hayatına birisi girecekti.
Erkeklerin Devrim gibi olanı çok nadirdi, Cenk gibi olanlarsa her yerde! Benim gibi aptallar da her seferinde gidip onlardan birine kapılıveriyordu.
Evet, ben kalifiye bir aptalım.
Cenk gibi iyi görünümlü bir adamın etrafını kadınların sarması alışılmadık şey değildi. Alışılmadık olan benim ondan beklediğim sadakatti. Bir sürü seçenek varken neden tek kişiyle yetinsindi ki?
Günümüz erkeklerinin muhteşem mottosu!
Peki, o zaman neden bana "Sana aşık oluyorum galiba." demişti? Cilveleştiği o kadın gibi bir sürüsü eminim ki etrafında geziniyordu. Bu karaktersiz adam aşkı çapkınlık maceralarına neden alet ediyordu? Bilmiyordum zira benim asıl takıldığım nokta değmeyecek bir adam yüzünden düştüğüm bu haldi. Neden böyle yıkılmıştım? Cenk'in ofisinden ayrıldıktan sonra ayık kalmam mümkün olmamıştı çünkü ona aşık olmuştum!
Gerçekten aptalım.
Hah, İnci Saydam bir erkeğe kendinden çok değer vermeye başlamıştı. Nihayet beklediğim bu yüzleşmeyi gerçekleştirbilmiştim işte. Ada ve Devrim bu gerçeğe önce kahkahalarla gülecekler, sonrada kendime zarar vermeye başladığım için bana kızacaklardı. İkisinden de etkili bir müdahale bekliyordum. Çünkü bana değer veriyorlardı. Mutfaktaki masada duran tahin pekmez sürülmüş ekmek bile kulağıma bunu fısıldıyordu. Devrim seni seviyor ve önemsiyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müzik Kutusu (Tamamlandı)
RomanceBir insanı yıllarca uzaktan sevebilir misiniz? Hem de onu her gün görürken, en yakınındayken... Devrim sevmişti. Bir istiridyenin incisini sakladığı gibi yıllarca da saklamıştı sevdasını. Sonra bir gün geldiğinde fark etti, öyle büyümüştü ki aşk a...