Keyifli okumalar❤️
Bölüm Şarkısı: Bon Jovi- Always
DEVRİM
Zamanın akış hızı göreceli bir kavramdı. Sevdiğiniz insanlarlayken ya da keyifli bir iş yaparken müthiş bir hızla geçerken, acı veya travma içeren durumlarda her şey değişirdi. Zaman su gibi hızlı akmak yerine yoğun, yapış yapış bir sıvıya dönüşür ve bir örümcek ağının avını tutması gibi üzerinize yapışırdı. O soğuk metalin farkına vardığım andan sonra zaman yerinde saymaya başlamıştı. Bense boş gözlerle İnci ve o adama baktığımın farkında bile değildim.
Ada hemen yanı başımda "Devrim, iyi misin?" diye fısıldadı. "Beni korkutuyorsun."
Ona herhangi bir cevap veremedim. Gözlerimi birbirine sarılan İnci ve o adamın üzerinden alamıyordum.
"Devrim!" dedi yeniden ve bu kez sesi daha yüksek çıkmıştı. "Bir şey söyle, lütfen!"
Ne söyleyebilirdim ki? Hep birlikte ölümümü izliyorduk işte. Pırıl pırıl bir mahvoluştu benimkisi. Hayalini kurmaya cüret ettiğim ne varsa görkemli bir şekilde üzerime yıkılmıştı. Daha da yıkılamam, en dipteyim zannederken sevdiğim kadının parmağında bana çığlık çığlığa geç kaldığımı haykıran bir yüzük gördüm. Sonra tüm ışıklar söndü. Bu sefer yüreğimi burkan ve dağlayan acı şimdiye kadar olanlardan farklıydı çünkü İnci'yi ömrümün sonuna kadar kaybettiğimin bilincindeydim. Gözlerimin hemen önünde ömrünü bir başkasıyla geçirmeye evet demişti. Fiziksel olarak yaşadığım acıdan uzak olmak bir işe yararmış gibi Ada'ya hiçbir cevap vermeden hızlı adımlarla mekandan ayrıldım. Elbette ki hiçbir işe yaramamıştı. Bana işkence etmekten keyif alan zihnim aynı sahneyi gözlerimin hemen önünde defalarca kez oynatırken gözlerimden süzülen yaşlara engel olamıyordum.
İnci başka bir adamın karısı olacaktı! İnci'm.
Kendi kendime bir yemin gibi tekrarladığım bu cümleyle evime varırken beni yakıp yıkan bir öfkenin esiri oldum. Her şey benim suçumdu. Öyle korkak davranmıştım ki İnci'yi kendi ellerimle kaybetmiştim. Onunla olabilmek için küçücük bir şansım bile olmamıştı. Benim yüzümden! Cesaretsiz, pısırık bir oğlan çocuğu. Kim benim yetişkin bir adam olduğuma inanırdı ki? Sevdasına bile sahip çıkamamış ödlek bir adamdım işte. Kendime olan öfkemden göz gözü görmezken elime geçen ne varsa bir yerlere fırlattım. Evimin içini dolduran eşyaların hepsi rastgele bir yerlere çarparken öfkem hala dinmemişti.
İnci'nin birkaç hafta önce ellerinde tuttuğu müzik kutusunu görene kadar... Deva'nın bana hediye ettiği o zarif kutu, İnci'nin parmakları arasındaydı. İnci'nin parmağında ise şimdi bana nefes almayı unutturan bir yüzük vardı. Tam o anda aylardır kabul etmek istemediğim gerçeğin önündeki perde kalktı ve tüm sahne ışıkları gerçeğin üzerine çevrildi. İşe o adamın adını sesli olarak tekrar etmekle başladım. Cenk. İnci, Cenk'i seviyordu. İnci, Cenk'le evlenecekti ve benim bunu kabul etmekten başka yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Bu gerçeği zihnimde kabul etmek başka bir şeydi, gözlerimin önünde gerçekleşeceği zamanı beklemek bambaşka bir şey. Benim bir kere daha ölmeye niyetim yoktu. Tamam, İnci Cenk'in karısı olacaktı ve bunun için onlara mutluluk dilemekten başka yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Yine de bunun gözlerimin önünde yaşanmasına izin veremezdim. Bir an önce çekip gitmek zorundaydım. İnci'den uzağa yürümeyi yeniden denemek zorundaydım. Ondan uzağa varıp varamayacağımı bilemesem de yürüyecektim. Kararlılıkla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müzik Kutusu (Tamamlandı)
RomanceBir insanı yıllarca uzaktan sevebilir misiniz? Hem de onu her gün görürken, en yakınındayken... Devrim sevmişti. Bir istiridyenin incisini sakladığı gibi yıllarca da saklamıştı sevdasını. Sonra bir gün geldiğinde fark etti, öyle büyümüştü ki aşk a...