DÖRT ODACIK

506 25 13
                                    


"UZAAAAYYY" silah sesinin geldiği yöne doğru koşabildiğim kadar hızlı koşuyodum. Aklımdan binbir türlü şey geçerken eğer uzaya bi şey olursa  canlarını çok kötü yakardım . Telefon hâlâ açıktı ve robotik ses konuştu

" kırmızı rengi sever misin arca? Kan renginde olanlar sencede çok hoş değil mi?"

Gözyaşlarım daha da hızlanırken önümün bulanıklaşmasıyla bi ayağım çukura girdi(yazar: daha yolun başındasın kiz ölme ehehe neyse ciddiyet)

Arca" senin yedi sülaleni si*erim"

"Aaa sadece sülalemi mi?"

Arca" senin geçmişini öyle bi si*icem ki ileriye adım atamicaksın yavşak"

Ağaçların ordan sağ dönüp etrafıma bakındım ilerde gördüğüm camlara yansıyan mumlarla aydınlatılmış kulübeye doğru koştum. Telefon bu sırada kapanmıştı. Kapısına geldiğim de kulpunu tutup indirdiğimde açılmadı geriye çekilip tekme atmamla açıldı. Hızlıca ve temkinli bi şekilde içeriye girdiğimde kimseyi göremedim.

Kenarda duran odunu görünce elime alıp odalara doğru ilerledim. Bütün ev mumla aydınlanıyordu, bi odaya girdiğimde yerde uzayın ceketinin aynısından vardı. Ağlamam durmuştu ve soğukkanlı olup düşünmeye çalışıyodum sanki onu hiç tanımıyomuş gibi ama ona bi şey olmuş ihtimali kalbime sancılar sokuyodu.

Odadan çıkıp diğerine girdim bu sefer banyoyla karşılaştım lavabonun üstünde duran kanlı sargı bezlerini gördüm. Umarım uzay birkaç tanesinin burnunu kırmıştırda onların kanıdır. Yukarı kata çıkarken ses var mı diye duymaya çalışıyodum ama çıt çıkmıyordu. Bi odaya girip biraz ilerlediğimde arkamdan boğazıma sarılan kolla durdum .

Arca" kimsin?"

"Tek gelicek kadar aptalsın" arkamı göremesemde sesi kalın çıkıyordu.

Elimde ki odunu arkaya bacağina doğru vurduğumda sendelemesiyle boynumda ki kolunu ters tutup sırtına doğru çevirdim. Tahmin ettiğim gibi yüzünde maske vardı ve sesini o yüzden anlayamamıştım. Bi elimde onu tutuyoken odunla diz kapağının arkasına vurup yere düşürdüm. Kolunu bırakıp boynuna doladım

" uzay.nerde."

Burnundan güler gibi  nefes bıraktı" karacaahmet mezarlığına götürelim dedik değişiklik olsun diye "

" dünya üzerinde ne kadar toprak varsa götünüze sokucam. Kalk ayağa "

"Kırdın lan ayağımı "

Arca" tamamen vücudundan ayrılmasını istemiyosan yürü peze*enk"

Odadan çıkıp ilerlediğinde etrafa baktım kimse görünmüyodu.

Arca"Başka kim var ?"

"Sana bi süprizim var"

Girdiğimiz odada karşımıza 5 kişi çıktı ve hepsi yine maskeliydi. Önümdekinin maskesini açmaya yeltenince dikkatimin dağılmasından faydalanıp karşıma geçti.

"Evet arca geldik mi yolun sonuna"

Hepsinin üstünde gözlerimi gezdirdim tahminimce 3 tanesi kadın olabilirdi kısa ve zayif duruyorlardı ama diğer ikisi uzun ve biraz iriydiler.

"Ayni soruyu sormaktan sıkıldım uzay nerde ve iyi mi?"

"Uzay burda ama iyi mi dersen" dilini damağına vurarak olumsuz ses çıkardı "hemde hiç iyi değil kalbinden yaralandı şansa bak ki kalp önemli, bi hataya  ölürsün di mi ?"

Dediklerine inanmak istemiyodum ama olabilicek ihtimallerde canım yanıyodu ama sinir kat sayım  ise  onla beraber yülseliyodu

Arca"Bana bak oro*pu çocuğu ilk önce götünden attiğin sallamasyonlarını gotünde tut çünkü uzaya zarar verebilicek kadar cesaretli  değilsin bu bir , senin yanında 1000 adam olsa gene ona gücün yetmez bu iki , ona zarar vermek için önce beni öldürmem gerek bu üç,  şimdi bana uzayı vermezsen gerçekten çirkinleşicem ve bunu hiç istemem bu da dört . Ya ölün ya ölüm karar ver "

NUMARA KATİLİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin