Küstüm Çiçeği 8

41 6 0
                                    

"çalıştırıyorum, eğil ensenden başlayalım. Buğra kuaföre hoş geldiniz güzel bayan."

"hoş bulduk yakışıklı beyefendi."

Buğra itinayla saçlarını kuruttu Özge'nin.

" Şu buklelerin güzelliğine bak ya "

Özge işaret parmağıyla yanağını gösterdi. Buğra önce alnından sonra yanağından öpüp sarıldı.

"kokun ne kadar sürede geliyor geriye?"

"o gelemeden, yemek kokusu sinecek. Hatta yanık yemek kokusu."

" in güzelim, sobayı indireceğim bende."

Özge koşarak merdivenlerden inerken ayağı kaydı. İki basamağı kalçasının üzerinde inip oturdu yere. Buğra panikle merdivenin başına geldiğinde Özge gülüyordu.

" düştün sandım aşkım"

"düşmedim otura otura indim. Çok komikti. Çizgi filmlerde ki gibi."

"acımadı mı bir yerin."

"yo, hiç acımadı. Ya çok kötü bir şey biliyorum ama ben kendim dahil, düşene çok gülüyorum. Acısa bile unutuyorum o an." Deyip ayağa kalktı. Bir iki kez zıpladı.

" görüyorsun. '

" ödümü kopardın kız. Dikkat et bundan sonra iyi mi? "

" ederiiimmm tamaaamm. Bin kere söylersin artık. Bir kere kaydım ya."

"sus kız! Söylerim tabi."

Özge mutfağa gidip mantarları ekledi tavaya. Derken bir ses geldi merdivenlerden. Buğra kucağında gaz sobası son basamakta oturuyordu. Yüzünde acıyla karışık bir gülümseme vardı. Özge iyi olup olmadığını sormaya çalışıyor, gülmekten soramıyordu. Buğra da gülmeye başladı. Özge sobayı kucağından alıp yere bıraktı.

"iyi misin aşkım. Kusura bakma, az önce söyledim çok gülerim diye."

"bileğim acıyor biraz. Sobanın sapı sıyırdı herhalde."

Özge iki elini tutup kollarını sıyırdı. Sağ bileğinin derisi kalkmış kanıyordu.

"ya Buğra, çok kötü olmuş bu. Ecza dolabı nerede?"

"yok kızım bunda bir şey."

"nerdee?"

"banyo dolabının içinde kutusu."

Özge alıp indi. Önce dezenfekte edip sonra pamukla kanı temizledi. Sonra bantlayıp kapattı. Avcunun içini öptü.

" işte şimdi ne acım, ne ağrım kaldı."

"benim makarnayı süzmem lazım sevgilim. Gel otur yanımda. Sobayı hallederiz sonra."

" üşümüyor musun?"

"üşürsem sarılır ısıtırsın. Sobaya ne hacet sen varken "

"bir sözü alıp götürür bir diyardan bir diyara

Aşkından ölüyorum, biri söylesin o yara

Öpmeden iyileşmez bileğimdeki yara

Aç kalırız lapa olursa ocaktaki makarna"

Özge şiirin sonunu duyunca gülme krizine girdi.

" şapşal şair"

" şair acıktı bebeğim. Doyunca son satırı değişir anca."

"tamam be yaa! Birazdan parmaklarını yiyeceksin, hazır ol."

"bilmiyorum artık. Makarna olmazsa, mecbur parmak marmak bir şey yiyeceğim."

KÜSTÜM ÇİÇEĞİ (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin