Dersten sıkıldığım için kitabımın kenarlarına desenler çiziyordum. Ne deseni yapacağıma karar vermek için elimdeki kalemi sallarken önümde oturan Heeseung arkasını döndü.
Bana doğru eğilip sessizce "Sırtımda silgi tozu var mı?" diyerek sırtını döndü. Tişörtüne bakıp "Sadece omuz kısmında." dedim.
Sağ omzuna bakmaya çalışırken aynı zamanda "Bu taraf mı?" demişti. "Hayır, diğer taraf." diyerek öne eğildim. Tozu silkeleyip arkama yaslandım. Kendi ellerinin uzanabileceği bir yer sayılmazdı.
Teşekkür edip derse döndüğünde ben de nerede olduğumuza bakmış, kitabımın sayfasını ayarlamıştım.
Birden Sunghoon'un dedikleri aklıma dolarken kitabı karalamaya devam ettim. Bir yandan dersi dinlemeye çalışırken diğer yandan Heeseung ile benim neden göze battığımızı düşünüyordum.
Sunghoon'dan sonra en çok konuştuğum kişi Heeseung olabilirdi ama elle tutulacak bir iletişimimiz bile yoktu. Sınıfta çok dikkat çekmeyen biri olduğuna ve Jay ile Jungwon gibi daha çok göze çarpan kişiler olduğuna karar verdim.
Sunghoon sadece boş konuşmayı seviyordu.
Çoğu şeyde haklı çıkmasını bir kenara bırakmıştım, en azından şimdilik.
Dersin bitmesine az kaldığını fark ettiğimde kitabımı kapattım. Eşyalarımı çantama atıp telefonumu da cebime koydum. Zil çaldığında da Sunghoon ile birlikte okuldan çıkmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yes, you're right too.﹕heeseung+sunoo ✓
Novela Juvenil"Resmimizin beyaz eksikliğinden tamamlanmayacağını anladığımda kağıda hakim olan siyah renkte dolandı gözlerim. Beyaz masumluğu ve güveni simgelerdi; siyah da hüznü ve hırsı. Ne olmuştu da beyaza boyadığımız resim siyah olmuştu? Renkleri mi karıştı...