39

7.3K 728 504
                                    

*iyi okumalar 🖤

Yeni mekanımdaki açılışı sonlandırmıştık. Başta Cihan'a sinir olsam bile 'mekanım' diye birkaç saat sahiplendikten sonra o sinir geçmişti. İstesem kendi yerimi açamazdım. Cihan'ın etinden sütünden faydalanmak farz olmuştu. Bundan sonra mekanın sahibi gibi takılacaktım.

Etrafı toparlamak için kalan insanlar dışında, Cihan'la ben sona kalmıştık. Ona tribi kestiğimden normal sohbet ediyorduk.

İşler bitince "Götüreyim mi seni eve?" diye sordu.

Birlikte dışarı çıkarken "Motorumla geldim. Eve gitmeyeceğim zaten." dedim.

Bana 'nereye?' der gibi bakınca "Görüşürüz." deyip motoruma ilerledim. Nereye gittiğimi bilmesine gerek yoktu. Sevgilimi, işyerinde rahatsız etmeye gidiyordum. Kaskımı takıp, motoruma bindim. Bildiğim yolu 15 dakika içinde tamamlamıştım. Geldiğim yer oldukça büyük bir barınaktı. Kars'ın en büyük barınağı olduğunu biliyordum. Belediyeye bağlı olduğundan, Ozan çok iyi yerde staj şansı bulmuştu. Kapısına ilerleyip, güvenliğe arkadaşın yanına geldiğimi söyledim. Beni içeri almıştı. Zaten buraya girmek sorun değildi. Hayvanlara bakmak ya da sahiplenmek için gelen çoktu. Ben bakım merkezine ilerlemeye başladım. Ozan orda staj yapıyordu.

Binanın kapısında Ozan'ı dört çocukla gülerek sohbet ederken gördüm. Çocuklar onun etrafında toplanmıştı. Her zamanki gibi sosyaldi. Gelirken ona haber vermediğimden, sürpriz olarak karşısına çıktım.

"Ozan!"

Seslenmemle yanındaki arkadaşları da onla birlikte bana döndü. Önce gülen yüzü dağıldı, ardından sırtını duvardan ayırarak daha büyük bir gülümsemeyle bakmaya başladı. Beni görünce bu kadar keyiflenmesi aşırı hoşuma gitti. Yanına giderken aynı gülümseme benim yüzüme de hakimdi.

"Selam"

Herkes selamımı alırken, ona aşk dolu bakmaya başladım. Yalnız olsak direkt dibine girerdim. Malesef etraf musait değildi.

Ozan ise düşüncelerimi dağıtmak ister gibi öne çıkarak beni kolunun altına çekmişti.

"Gelirken yazsaydın ya"

Kolunun altında hissettiğim rahatlıkla, ona hafifçe yaslandım. Bu kadar gerilen tek bendim. Normalde bu konularda asla şuurlu, onun için kasıyordum. Zaten kolunun altına girdim diye kimse şüphelenmezdi.

"Yoğunlukta yazamadım sana. Dağılır dağılmaz da geldim."

Aklıma sabah 'dikkatimi dağıtırsın gelme' diyişi geldi. Böyle demesine rağmen şu an gayet mutlu gözüküyordu. Ego kasmak istiyordum. Beni görünce resmen yüzüne renk gelmişti.

"Nasıl geçti?"

"Güzeldi. Cihan, artık yeni klinikte çalışacağımı söyledi."

Buna hiç şaşırmamış gibi "Hayırlı olsun." dedi. Haberi olsa bana söyler gibime geliyordu. O yüzden tahmin etmiş olmalıydı.

Ozan omzumdaki elini sıkıp "Seni çocuklarla tanıştırayım." dedi.

İsimleri Ferhat, Onay, Emre, Davud olan çocuklarla tek tek tanıştım. Hepsi Ozan gibi stajyerdi. Davud alt sınıftan, Ferhat bizimle aynı sınıftandı. Zaten yüzünü görünce tanıdık gelmişti. Emre Van'dan, Onay'da sadece staj için Erzurum'dan gelmişti. Herkes sıcak kanlıydı ama Ferhat'ın bakışlarının garip olduğunu hissettim. Hislerimde haklı çıkmak gibi özel gücüm vardı. Muhabbet ilerlerken onun bana laf atmasıyla da yanılmadığımı anladım.

"Mesut'la takılmıyor musunuz artık Boray?"

Birden sorduğu soru, hem beni hem de yanımdaki bedeni kasmıştı. O an tanıdıklığının kaynağının aynı sınıftan olmak değil de onu Mesut'a takılırken görmemden dolayı olduğunu anladım.

Ozan "Tanıyor muydun sen Mesut'u? Yan yana görmemiştim sizi." derken, sesi gayet normal çıkmıştı. Gerginliğini bir tek ben anlamış olmalıydım.

Ferhat "Takılmıyorduk bayadır. Arkadaşlarını beğenmemiştim." deyince, sinirle güldüm.

Bu laf direkt banaydı. Onu ikinci sınıf hariç Mesut'un yanında görmediğim için hatırlayamamıştım. Demek ki biz yakınlaşınca huylanıp, Mesut'a resti çekmişti. Ozan'da onun benden bahsettiğini anlamış gibi yüzü sertleşti.

"Arkadaşları seni ne ilgilendiriyordu?"

Sert sesimle bana tiksintiyle baktı. Garip garip bakışları da anlam kazanmıştı; tiksintiydi.

"Bizim çevremiz adam gibi adamlarla doludur. Ozan, senin de bununla arkadaş olduğunu unutmuşum."

Ortam birden üç kişilik gergin hal aırken, Onay ve Davud bize anlamsızca bakıyordu. Ozan'ın dişlerini sıktığını gördüm.

Birden kolunu omzumdan çekip "Bu dediğin kim senin?" diyerek Ferhat'ın üstüne yürürdü.

Ozan normalde sakin biriydi. Birden sinirlenmesi tamamen benim yüzümdendi. Bu sefer ego da kasamıyordum. İşyerindeydik, kavga etmemesi lazımdı. Hızla kolunu kavrayıp onu durdurdum. Davud'da hemen önüne geçip elini göğsüne bastırmıştı.

"Sakin abi ne oluyor?"

Bir Ozan'a, bir Ferhat'a bakarken, Ferhat iğrenç şekilde sırıttı.

"İbnenin ne çok koruyanı varmış. Mesut'da aynı senin gibi tepki vermişti. Hayırdır ikiniz de sikiyor musunuz bunu?"

Sinirle "Piç" diye hırladım. Şerefsiz orospu çocuğunun tekiydi. Ozan elimden kurtulmak isterken Onay'da gelip diğer kolundan tutmuştu.

"Yapmayın bak gören olacak."

Ferhat yakasını düzeltip "Bir daha sigaraya çağırmayın beni. Bu ibneyle aynı ortamda dumanlamam." deyip ilerlemeye başladı.

Ozan "Göstericem sana ibneyi!" diye bağırırken ağzını kapadım. Ben de deli gibi sinirlenmiştim ama burası yeri değildi. Geldiğime pişman olmuştum. 10 dakika da Ozan'ın başına dert açmıştım. Birileri bana bela demekle haklıydı.

Ozan sakinleşince, Olay'da ben de elimi çektik. Sinirle bana bakınca gözlerimi yere çevirdim. Ben alışıktım 'ibne' denmesine de o ilk defa karşılaşıyordu. Şimdiye kadar güllük gülistanlık olan ilişkimizde ilk engebeye takılmıştık.

"Sen niye asıyorsun yüzünü?" deyince gözlerimi kırpıştırdım.

Ozan sanki yanımızda bize garipçe bakan iki çocuk yokmuş gibi dibime girip saçlarımı karıştırdı.

"Gereksiz herif."

Gözlerimi gözlerine çevirdim. Siniri bana baktıkça yumuşarken "Özür dilerim." diye mırıldandı.

Şaşkınca "Neden?" dedim.

Sert bir nefes verip "Bilseydim, onunla aynı ortama sokmazdım seni." dedi.

Onay ve Davud "biz içeri geçiyoruz." deyip yanımızdan ayrılırken, bizi yalnız bırakmak için gittiklerini anladım. Olayı tam anlamamış olmalılardı ama 'ibne' diye yaftalanın ben olduğumu, Ozan'ın da sadece arkadaşım olduğunu düşünmeleri muhtemeldi.

"Ben bu tiplere alışığım." deyip, alt dudağımı dişledim.

Böyle engelebeler beni sendeletmezdi. Üstünden atlar geçerdim. Sorun Ozan'dı. İlk defa karşılaştığı homofobik söylemler onu benden uzaklaştırabilirdi.

Yanağımı okşarken "Üzgün olma." dedi.

Elimi yanağına yaslayıp "Değilim" diye mırıldandım.

Elini çekip, iki elini de cebine soktu. Kafasını gökyüzüne çevirip "Çok sinirlendim o piçe." diye soludu.

Gerginliği atması için, sesimi sevimlileştirip "Sakin çocuğumuza ne oldu?" diye sordum. Gözleri bana dönerken, dudağı kıvrıldı.

"Kendine aşık ettin."

Kalbime yayılan sızıyla bir an nefes alamadım. Kalbim birden hızlanırken gülümseyerek gözlerimi kaçırdım. Yine beni mutlu etmişti. Yaşadığımız olumsuzluk, duyduğum bu cümlelerden sonra içimden uçup gitti. Denilene rağmen yanımda kalıp, benimle devam ediyordu. Ozan sandıgımdan daha cesaretliydi ve ben ona daha fazla ne kadar aşık olabilirim bilmiyordum. Hislerim katlanarak artıyordu.

Bir Yalnızlık Meselesi (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin