40

8.2K 731 341
                                    

*iyi okumalar 🖤

Ozan'ı ziyaret ettikten sonra, işi uzayınca erkenden eve gelmiştim. Akşam yemeği için ona tavuk haşlayıp, suyuyla çorba yaptım. Haşladığım tavukları bir tabağa aldım. Bezelye, havuç, biber ve mısırı kızarttıktan sonra domates sosu ekledim. Yemekleri hazırlamayı bitirdiğimde sebzeli tavuk yemeği, şehriyeli tavuk suyu çorbası ve bir kase salata bana göz kırpıyordu. Sofrayı da hazırladıktan sonra sandalyeye oturup Ozan'ı beklemeye başladım. Sessiz bir bekleyiş olduğundan düşüncelerimin hepsi zihnime doldu. Resmen evli çiftler gibi olmuştuk. Tek farkımız yataklarımızın ayrı olmasıydı.

Sevgilim olsa nasıl olur diye düşünüyordum. Çok güzel olmuştu. Bu ilişkiyi yürütemeyeceğim diye korkmuştum. Hata yapabilir, saçmalayabilirdim; Ozan'ı kendimden soğutabilirdim. İlişki için cesaretli taraf olduğum söylenemezdi. Neyse ki Ozan'ın cesareti vardı. Bugün bile o cesaretini göstermişti.

Arkadaşken aramızda olanlarla, sevgiliyken olanlar arasında dağlar kadar fark vardı. O zaman, Ozan bana hep sinirli olurdu. Her yaptığım hatada arkadaşım olsa bile onu kaybedeceğimi düşünüp depresyona girerdim. Geçmişi hatırlıyorum da kendime çok eziyet etmiştim. Ozan ne zaman bana kızsa, benden uzaklaşsa üzüntüden harap olurdum. O zamanlar Mesut olduğundan herkes üzüntümü ona yorardı. Bu da işime geliyordu. Çok kötü zamanlar geçirmiştim ve hepsi geçmişti. Yavaş yavaş korkularımın da geçeceğini biliyordum. Ozan'ın desteğini gördükçe, kendime güvenim artıyordu. Sevgiliydik ve Ozan artık bana kızmıyordu. Kızma nedenlerinin yaşadığı iç çatışmalar olduğunu öğrenmiştim. Ona açıldıkça, bana açılmıştı.

Her gün kendime mutluyum diyebiliyordum. Sevdiği insan yanındayken, bir insanın mutsuz olması çok zordu. Mutsuzluğum olsa bile Ozan anında moralimi toparlar diye düşünüyordum. Bugün olduğu ve gelecekte olacağı gibi.

Dış kapı açılınca, sandalyeden kalkıp onu karşılamaya gittim. Anahtarını fortmantoya bırakmış, ayakkabılarını çıkarıyordu.

Yanına gidip, kollarımı boynuna doladım. Onun da kolları anında yerini, belimi bulmuştu. Dudaklarını öpüp, çekildikten sonra "Hoşgeldin sevgilim." dedim.

"Hoşbuldum. Harika kokular geliyor."

Ensesini okşarken "Seni beklerken çok boş kaldım." dedi.

Dudağının kenarı kıvrıldı. Gözüme çok tatlı gelince tekrar öptüm. Sevgili olmanın güzel yanı istediğiniz zaman, sebep belirtmeden öpebiliyordunuz. Mesela Ozan konuşurken, birden onu öpüp 'devam et' diyordum ve o sadece afalamakla yetiniyordu. Bu hali de beni bitiriyordu.

Alayla "Beni ilk yemeklerinle etkilemiştin." deyince dirseğimi karnına geçirdim.

Gülüp geri çekilince, "Bence popomdan etkilenmiş de olabilirsin." deyip, kıvırarak mutfağa ilerledim.

Arkamdan ıslık çalarak gelmişti. Masaya geçecekken sırtımdan kollarını dolayıp, ellerini karnımda birleştirdi. Beni göğsüne çektiğinde kalbim onun da duyabileceği kadar yüksek sesle atmaya başladı. Bayılıyordum bulunduğum yere.

"Beni tahrik etmeye mi çalışıyorsun?"

Kıkırdayıp "Çalışsam nolur, olmuyorsun." deyip kalçalarımı oynattım.

Kollarını karnıma biraz daha dolayınca, arkamda sertleşmeye başlayan organı hissettim. Gülüşüm giderken yavaşça yutkundum.

Çok istiyordum.

Onun içimde olmasını...

Onunla sevişmeyi...

Derin bir nefes alıp, kolları arasından çıktım. Tekrar gülümsemeye çalışıp "Yemek soğuyacak." dedim.

Bir Yalnızlık Meselesi (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin