*iyi okumalar
Sabahın köründe çalan alarmdan daha kötü ne olabilirdi biliyor musunuz? Çalan kapı. Yataktan zorla çıkıp, sürüne sürüne kapıya gittim. Kim olduğunu umursamadan açtım. Her kimse artık sevmediğim bir insandı. Karşımda gördüğüm Ozan'la kendi düşüncemi resetledim.
"Bu saatte horoz mu sikti de kalkıp geldin?"
Ayakkabılarını çıkardıktan sonra azıcık olan aralıktan içeri girdi. Burnuma gelen parfümüyle gözlerimi birkaç saniye kapadım. Arada bir küçük kaçamaklarla, duyduğum kokuyu içime dolduruyordum.
"Telefonun sessizdeydi. Saat 10 oldu bu arada."
Omuz silkip "Erken işte." dedim.
Salona geçtiğimizde gözleri önce benim üzerimde oyalandı. Ardından etrafa kısaca bakıp, koltuğa oturdu.
"Mesut gitti mi?"
Evde başkası var mı diye bakmıştı. Yanına geçerken "Evet yatıya kalmadı zaten." dedim.
Arkasına yaslanırken "Neden?" dedi.
Meraktan değil öylesine sorduğu belliydi. 'Bilmem' anlamında omuz silktim. Elbette biliyordum. Bazen sabahlar, bazen de geceden bitirirdik. O anki keyfimize bağlıydı. Dün ben keyifsiz olunca, Mesut'da erkenden ayrılmıştı. Sevgili değildik ki derdimi çeksin piç. Tabi bunu yanımdakine anlatamazdım.
Kafasını arkaya atıp, koltuğun başına yasladıktan sonra gözlerini kapadı. Ona bakarken uyuşan kalbim şaka gibiydi. Komik olmayan, trajikomik bir şaka. Hiç bir zaman kendimi bu duruma sokacağım aklıma gelmezdi. Her zaman kendimin farkında olduğumdan, ne istediğimin de farkındaydım. Bu yüzden ergenliğimin ilk zamanından beri onlarca erkekle takılıp günümü gün etmiştim. Aşk uzak, zevk ya da eğlence yakındı. Hiç aşk acısı çekmemiştim ama çekiyor gibi çok yapmıştım. Allah gocunmuş olacak ki dört sene önce Ozan'la yollarımızı çakıştırmıştı. Fazla rol gerçeğe dönüyordu. Onunla ilk tanıştığım zaman aklıma gelirken kendime engel olamadan elimi yüzüne uzattım. Çenesindeki çiziğe dokunduğum an gözlerini açmıştı.
Elim havada kalırken "Mezun olunca estetik ameliyatı paranı vereceğimi söylemiştim ama biraz daha bekleyeceksin. İşe girmem lazım." dedim.
Dudağının kenarı kıvrılırken "Hala hatırlıyor musun?" dedi.
Yıllardır bu olayı anmamıştık. Elimi indirirken kafamı salladım.
"Baş belasısın." dediği an ona sahte bir yumruk attım.
İkimiz de gülerken zihnime dolan anılarla iç çektim. Kars'a ilk geldiğim gün, otogarda başlamıştı bahtsızlığım. Renkli saçlarım yüzünden tüm gözler üzerimdeydi. Ben ilerledikçe gözler de benle ilerlemişti. Azak'la birlikte gelmiştik ama o benim kadar çevreye duyarlı biri değildi. O yüzden umursamadan tüm yolu geçirmişti ama ben bana kınayan gözlerle bakanlara söve söve o yolu zehir etmiştim. Sonra sinirden çantamı unuttuğum aklıma gelmişti. Ev sahibiyle Azak'ı tek bırakıp otogara dönmüştüm. Valiz çantam bıraktığım yerde durduğu için şanslıydım. Kalbimin yıllarca çekeceği bir acıya sahip olacağını bilemeyecek kadar da şanssız.
"Egemen senin cimriliğini sikeyim ne demek geçiş ücretlerini vermemek için otobüsle gelmek? hem de bu kadar eşyayla vasıfsız herif!"
Aynı yolu gittiğim, hemen önümdeki iki kişiye dikkat etmem saçmaydı belki ama birinin yol boyunca söylenmesi beni güdürmüştü. Yollarımız aynı olduğu için o söylenmelerin hepsine de şahit olmuştum. Gülmemin nedeni daha çok kendimi görmemdi. Bir yerde durduklarında hafif arkasını dönen çocukla göz göze geldiğimde gülüşüm silinmiş, kalbim kasılmıştı. Saniyelik bir bakış, ardından duran taksi. Benim yaşlarımdaki iki genç taksiye binerken gözlerim sadece söylenen çocuğun üzerindeydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Yalnızlık Meselesi (bxb)
Storie d'amoreTAMAMLANDI Turunç eğlencesine düşkün, umursamaz biriydi. ya da öyle gözüküyordu. Ozan dürüst, güvenilir ve iyi bir arkadaştı. ya da öyle gözüküyordu.