18

9.3K 833 372
                                    

*İyi okumalar. İkinci kez doğum gunun kutlu olsun Kisusenpaii (:

Ozan'la aynı evde yaşamaya başladığımızdan beri, günlük rutinim tamamen değişmişti. Bana ayarladığı işe girdiğimden, ikimizde sabahları işte oluyorduk. O stajdan benden daha erken geliyordu ve bana kitleneceğine emin olduğum akşam yemeklerini hazırlıyordu. İlk  üçünde 'yakında bırakır, yemekler bana kalır' diye düşünmüştüm. İstikrarına hayran kalmıştım. On gündür hiç bozmamıştı. Ben de kahvaltıları hazırlıyordum. Temizliği ise ben gelmeden hallediyordu. Yani resmen el üstünde tutuluyordum anasını satayım. Bu durumdan gram şikayetim yoktu.

Şimdi de evin ihtiyaçlarını almaya markete gelmiştik. Ozan tamamen sağlıklı ve sebze türü şeyleri sepete yüklerken ben gevreklerden cipslere doğru geçiş yapıyordum. Elimde birkac paket cipsle dönünce, bana düzce bakmıştı.

"Bu kadarını kim yiyecek?"

"Biz."

Elimdekileri sepete koyup, onun aldıklarına göz attım. Ozan'ın ev bütçesi ile ilgili gram bilgisi olmadığını da anladım. Her şeyin en pahalısından doldurmuştu.

"Aşkım beni şımartıyorsun ama bunları alırsak, ay sonu ekmek kemiririz."

Parlak, kasaptan alınmış etlere bakarken aklıma hazır gıda aşığı Azak geldi. Ne zaman pahalı et alsam 'bütçeyi aştın' dediği için, kurbanda Eskişehir'den buraya et taşırdım. Duygulanmamıştım cimri herifi hatırlayınca.

"Ben öderim."

Daha kaç kez aşık olabilirdim Ozan'a acaba? Koca parası yeme fikri çok cazip geliyordu da henüz ortada 'koca' yoktu.

"Öyle olmaz. İlk maaşımızı alınca lüxe kaçarız."

Yalnız o maaş almayacağından, paramı paramız görmüştüm. Ben de kocaya para yedirmeye meraklı gibiydim.

Ozan, etleri geri bırakmak yerine "Abi şunu 100 gram azaltsana" dediğinde, boşverdim. O ekmek illa ki kemirilecekti.

Adam da "Yeğenim kim yiyecek şuncacık eti" deyip, yarım kilo etten bir parça ayırdı.

Ben de bunu yiyecek göt yoktu. Ozan'ınkine baktım. Onda vardı, maşallah.

Ozan'ın gözleri bana dönünce hızla bakışlarımı kasapa çevirdim. Ağzımın akan suyu önemli değildi.

"İstediğin başka bir şey var mı?"

"Ozan, annenler mi zenginleşti hayırdır?"

Sanki komik bir şey söylemişim gibi gülüp "Şaka mı yapıyorsun?" dedi.

Kaşlarımı kaldırınca, yüzündeki sırıtmayı kesmeden kasapın uzattığı paketi aldı. Sepete koyduktan sonra ilerlemeye başlamıştı ve ben de durmayı kesip peşine takıldım.

"Niye güldün?"

Yanından yürürken, suratına cevap isteyen şekilde baktım.

"Babam cerrah, annem dekan biliyorsun değil mi?"

Irileşen gözlerimle "Harbi misin?" dedim.

Ben babasını doktor: küçük bir klinikte çalışan, annesini de öğretmen sanıyordum. Yani ilk tanıştığımızda doktor ve hoca deyince, çıtayı düşük tutmuştum. Diğerlerinin de bilmediğine emindim. Ailelerimizin mesleği konuştuğumuz bir konu değildi.

Ozan "Harbiyim. Bu yüzden sömür beni sömürebildiğin kadar. Babam bedava staj yapınca, keseyi elime tutuşturdu." dedi.

Gönül rahatlıyla paketlenmiş pastırmalardan iki paket alıp "Acımıyorum o zaman sana." dedim.

Bir Yalnızlık Meselesi (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin