24 (Ozan'dan)

9.6K 832 122
                                    

*İyi okumalar

Turunç, içindekileri söyleyip odasına giderken kalakalmıştım. Neyden bahsettiğini elbette anlıyordum. Bunun konusunu açan bendim. Bedenimi sandalyeye bırakıp çenemi sıvazladım. Nerden tutsam elimde kalacak bir olayın içindeydim. Tutmaya karar verdiğim taraftan da pişman olmaktan ölümüne korkuyordum. Zaman hızla geçiyordu ve ben ne ara bu kadar çıkmaza girdiğimden emin değildim ama zaman çizelgem vardı.

Turunç'u ilk gördüğüm an aynı zamanda ilk defa bir erkeği 'sevimli' bulduğum andı. O iri gözleriyle o kadar masum ve tatlı duruyordu ki, ona ilgisiz kalmam mümkün olmamıştı. Çok kısa zamanda arkadaş olmuştuk ve kaynaştıkça onun 'masum' denilecek en son insan olduğunu farketmiştim. Kimseyi umursamıyordu ve bencilin tekiydi. Bu iki özellikte benim tam zıttımdı. Bu yüzden aynı grupta olsak bile, ona mesafe koymuştum. Eşcinsel olduğunu öğrenince, koyduğum mesafeyi kapatmıştım. Hastane odasında 'şeyim ya ben' derken, yine gözümde masuma dönmüştü. Daha önceden eşcinsel olduğunu anladığımdan, benden çekinmesine gerek yoktu. O ise bunu bilmiyordu. Onun 'arkadaşım' diye tanıtıp eve götürdüğü çocukların birkaçını tanıyordum. Onların eşcinsel olduğunu bildiğimden, Turunç'un da gizlice yapmaya çalıştığı şeyi anlamıştım. Bunun üstünde durmama nedenim de beni ilgilendirmemesiydi. Azak'ın Turunç'tan hoşlandığını öğrenince, Turunç'a ayar olmuştum. Çünkü, benim gördüğüm şeyleri Azak'ta görüyordu. Turunç onu seven birinin gözünün önünde daldan dala atlayarak bencilliğini tescilliyordu. Bu yüzden ona bilenmiştim. En azından Azak'la olsa onlarca herifle sikişmezdi diye düşünüyordum. Azak'ı üzmemiş olurdu. Azak, başkasına kaydığında, içimdeki bilenme gitmeyince ise sikik gerçeği farkettim. Ben Turunç'a Azak yüzünden sinirli değildim. Sinirliydim çünkü yanındaki herif ben olamıyordum. Bunu kabullendiğimde, çoktan kız arkadaşım vardı. Onunla iyi vakit geçirdiğimden bir ilişki yürütmeyi denemiştim. Sonra bunun bile, Turunç'un Mesut denilen çocukla fazla takılmasından dolayı olduğunu anlamıştım. Anladığım an da Nilay'a haksızlık etmek istemeyerek ayrılmak istediğimi söylemiştim. Sonrasında gelişen olaylarla, ne ilişkimi bitirebilmiştim ne de içimdeki karmaşayı. Turunç, Mesut denilen çocukla düzenli bir ilişkiye girdiğinde onları görmemek için başka ortamlarda ya da Nilay'la takılmıştım. Böyle böyle iki yıl geçmişti. Doğum günümde, Nilay bana 'Bence Turunç'un sana bakışları arkadaş gibi değil' dediğinde, büyük bir şaşkınlık yaşamıştım. Turunç hiçbir zaman bana o gözle bakmaz gibi geliyordu. Egemen 'Ozan, Turunç bence Mesut'u sevmiyor.' dediğinde onların görmekten kaçtığım ilişkisini izlemiştim. Turunç, ne zaman onlara baksam dünyanın en mutlu çifti görüntüsünü sunuyordu. Bu yüzden Nilay ya da Egemen'in dediklerini zihnimden silmiştim. Sonra Egemen, gevşek ağzını ikinci kez açmıştı. 'Kanka bir şey söyleyeceğim ama inanmayabilirsin. Turunç ne zaman sen Nilay'a sarılsan, ağlayacak gibi oluyor. Sanki şey gibi.' Şeyin açıklamasını yapmasına gerek yoktu. Neden bahsettiğini anlasam bile, ona bir şey dememiştim. Çünkü bu konuyu düşünmek istemiyordum. Gözümün önünde sevgilisiyle yiyişen Turunç, beni seviyor olamazdı. Kendi durumumun benzerliği belki dedirtse bile, emin olamıyordum. Burdan temelli gideceğini anladığımda ise ondan emin olmayı siktir etmiştim. Çünkü kendimden emindim. O bencil herif, gözümde hala dünyanın en sevimli varlığıydı. Yıllar geçse bile bu düşünce değişmemişti ve ben o varlığın gözümün önünden ayrılmasını istememiştim. Bu yüzden, Nilay'la olan şeye daha fazla devam edemeyeceğimi anlamıştım. Kendimi buraya kadar zorlayabilmem, zaten o olmasa başkası da olmayacak diyeydi. Turunç'la kendimi hiç düşünmemiştim. Artık düşünüyordum ama bu düşünceler beni iyice çıkmaza sokuyordu.

O da benden hoşlanıyordu. Kabul etmemek için bahaneler ürettiğim gerçeğe, onu kaybedeceğimi anladığım an sarılmıştım. Kabullendikten sonra, beni yüz üstü bırakırsa ne yaparım bilmiyordum. Onun için heves olabilirdim. Yatmak istediği piçlerden biri olabilirdim. Her şey olabilirdim, istediğim şeyse her şeyi olmaktı. Yıllardır biriktirdiğim duygularım patlayacak gibi hissediyordum. Son zamanlarda ona dokunmadan duramıyordum. Yumuşak yanakları, yumuşacık turuncu saçları, yüzündeki çiller, küçük kulakları, o dolgun dudakları yüzündeki her noktaya temas etmek istiyordum. Kendime engel olmamı sağlayan tek şey Nihal'di. İçimdeki hislerle onu yıllarca aldatmıştım ama dışarı vurmadıkça kendimi daha az şerefsiz buluyordum. Gerçi, şu an yaptığım şeyleri düşündükçe benden büyük şerefsiz yok diye düşünmeye başlamıştım. Sevgilim olmasına rağmen, Turunç'u istediğimi ima etmiştim. Ona kendini düzelt demiştim ama düzelmesi gereken bendim. Az önce söylediği şeyle bu bir kez daha yüzüme çarpmıştı. Ondan bana gelmesini istiyordum ama gelmesi için müsait değildim.

Nilay'ı daha fazla üzmeden bunu bitirmem lazımdı. Bitirmeliydim ki asıl istediğim şeye başlayabileyim. Beni korkutan şeyi de ondan sonra düşünecektim. Eğer, Turunç bana geldikten sonra 'sıkıldım artık gidiyorum' dese, mahvolurmuşum gibi geliyordu. Ailem, çevrem, bir erkekten hoşlanmam beni çekingenleştiriyordu ama asıl korktuğum Turunç'un hisleriydi. Sadece cinsel ya da fiziksel bir şey istemiyordum. Daha başlamamış bir ilişki için düşündüğüm tek şey ciddilikti. İki erkek ne kadar ciddi olabilirse, o kadar olmak istiyordum. Şimdi arkasından gidip, bu konuyu konuşsam anlık olarak aramızdaki duygular bizi bir yola sokabilirdi. Ama hızlı başlangıçlar hızlı sonları getirirdi. Bu yüzden oturduğum sandalyeden kalkmadan, kendimi o sıkıntıyla baş başa bıraktım. Onun istediği gibi Nilay'dan ayrılacaktım ama kollarımı direkt ona dolamaya niyetim yoktu. Net olduktan sonra o da net olana kadar bekleyebilirdim. Bu ana kadar beklediğimi düşünürsek, hiçbir şey için acele etmem gerekmiyordu.

Bir Yalnızlık Meselesi (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin