25

9.8K 903 347
                                    

*İyi okumalar

Gururum götümde patlamıştı. Aynı evde beni görmezden gelen Ozan'la neredeyse 'ulan her şeyi kafamda kurup tribe mi girdim' diye düşünecektim. İki gün önce ona 'sevdiğim sensin, madem bana şans veriyorsun Nilay ne iş?' mesajını subliminal olmadan vermiştim ama alıcı iletimi görmezden gelmişti.

'Sanki terk edilmiş bir viraneyim,
Her yanım dağılmış yıkılmışım ben,
Üstüne basılan taslar misali,
Paramparça olmuş dağılmışım ben,
Çaresiz kalmışım gözlerim şaşkın,
Çile rüzgarında savrulmuşum ben,
Dertler derya olmuş bende bir sandal,
Devrilip batmışım boğulmuşum ben'

Patlayan gururumdan sonra, hızla girdiğim negatiflik dinleme listeme de yansımıştı. Bağıra çağıra söylediğim şarkıyı duyan Ozan, bana bakınca ona 'sana kırgınım piç' bakışları attım. Tamam, iki gündür görmezden geliyor dediğim şey bu konu hakkında konuşmamamızdı. Yoksa Ozan her zamanki gibiydi. Yani aynı evde yaşayan, iki arkadaştık.

"Yakında Azer Bülbül'de dinlersin sen."

Ona "Seninle hayatı yaşamak isterken
Yalancı hayata katlandım derken
Sonumu bir mezar taşı beklerken
Neden acep neden acı neden ihanet?" diye karşılık verince gülmemek için yanağını ısırıp, izlediği televizyonu kapadı.

Ona karşı hislerimi bildiği ve bana sinyal çaktığı için beklemek istemiyordum. Hemen konuşup, kavuşalım istiyordum. Bunlardan bahsetmek için erken derken, ciddi değildim. Sadece o an 'bu' şeyi açığa çıkarmak istemiştim. O an arkamdan gelse, o an bile konuşurdum. Dört yıl geçmişti de şu iki gün bir türlü geçmemişti.

"Sesin şarkı söylerken cırtlaklaşıyor. Bana bu eziyeti yapma, nolur"

Yalvaran tonda söylediği şeye "Siktir git kurban ol sen sesime" dedim.

Lisede okul müzik grubundaydım. Vodofone liseler arası müzik yarışmasında birinci olmuştum ama duyan sağırsa, sesin ne anlamı vardı? Bir de bana cırtlak diyordu, ergenlikteki ses boğukluğunu hala atamamış kumral.

Elleri yanağıma dokununca, ittirdim. Bana temas edip, iyice ümitlendiriyordu. Üstüne atlayıp 'daha da temas edebiliriz' deyip edepsizleşmek istiyordum. Neyse ki duygusal arzularım, cinsel arzularımın önündeydi.

"Tripten hala çıkmadın mı?"

"Sevdiğim beyden görüldü yedim nasıl çıkayım?"

Ozan'ın anında gerilen suratına 'piç' der gibi baktım. Cidden bu konuyu konuşmayak mıydık? Açıkta olan şeyleri ne kadar görmezden gelmeliydik? Ozan sakallarını sıvazlayıp, gözlerini benden kaçırınca yine görmezden gelineceğimi anlayıp iç çektim.

"Geç oldu, yatalım."

Zaten götüme giren bir gururum olduğundan "Birlikte mi?" dedim.

Öksürmeye başladığında göz devirip sırtına tüm gücümle geçirdim.

Ayağa kalkıp "Helal, helal" diye tısladım.

İmalarıma hep böyle mi tepki verecekti kalbimi attıran bu şerefsiz? İma etmeyi kesip,ikinci kez net olmaya karar verdim. Gecenin körü olduğundan kaçamazdı da. Ona dönüp, ellerimi göğsümde bağladım.

"Ne zamandır biliyorsun?" netlik diyorduk değil mi? O yüzden "Seni sevdiğimi." diye drvam ettim.

Şu an duruşum ve sesim kendimden emin gibiydi. Kalbim ise heyecandan delirmiş gibi atıyordu. Ordaki kasın göğüs kafesimi zorladığını hissedebiliyordum. Ozan sessiz kalınca, sesini de duyar olmuştum.

Ozan bana bakmazken ,"Bunu şimdi konuşmayalım." dedi. İnkar etmemesinden güç alıp "Zaten konuyu günler önce açtın. Kaçmak sana yakışmıyor." diye laf çarptım.

Gergince omuzlarını oynattı ardından arkasına yaslanıp, hala ayakta olan bana baktı.

"Kaçmıyorum Turunç ama bu konuyu, bir şeyler değişebileceği zaman konuşmak istiyorum."

'Değişmek' bundan kastının aramızdaki ilişki olduğunu anlarken, dudağımı dişledim. İstediği bu değişim, benim hep zihnimdeyken onun dudaklarından dökülmüştü.

"O zamanın gelmesine ne kadar var?"

Onu ne zamandır sevdiğimi biliyor muydu? Soruma cevap verse bunun da yanıtını alırdım. Tek sorun alacağım yanıttan sonra ne kadar üzüleceğimdi. Onun tarafından ne kadar zaman görmezden gelindiğimi de öğrenecektim. Ozan ayağa kalktığında, kendimden emin duruşum sendeledi. İstemsizce gerilip, ellerimi sıkmıştım.

Dibime gelip, eliyle suratımı kavradı. Kalbim yine avuçlarına düşmek için hazırdı. Parmakları tenimde gezerken, gözlerim kapanmaya başladı.

"Nilay'dan ayrılacağım. O varken, seninle daha fazla ileri gidemem ama ondan sonra da senden emin olmam lazım."

Gözlerimi biraz açmaya çalıştığımda, iyice dibime girip dudaklarını alnıma yasladı. Çalışmam hızla sonuç verdi. Az önce kendiliğinden kapanan gözlerim, şimdi şoktan iri iri olmuştu.

"Senin için hevessem, feda edeceğim her şeyden pişman olurum Turunç."

Elimle yüzümdeki elini kavradığımda gözlerim dolmaya başladı. Yıllardır içimde tuttuğum duygularım dışıma taşmış ve kabul görmüştü.

Elini sıkıp "Heves gibi mi gözüküyor aptal!" dedim.

Dudağı kıvrılırken "Senden emin olamıyorum." dedi.

Yüzündeki tebessüme rağmen sesinde hiçbir neşe yoktu. Kafamı sallayıp "Haklısın. Hem nasıl olasın?" dedim.

Mezun olduğumuz günden sonraki beni kıran tüm konuşmaları aklıma geldi. Tek kişiyle olamıyorum imaları, sevdiğim kişiye sadakatsizliğimle ilgili dem bulması ve bana olan öfkesi anlam kazanmıştı. Gözünün önünde birileriyle olurken, sevgimi kabul edememesini anlıyordum ama ben demeden farkettiyse, sevgimden şüphe de etmemeliydi. Elini aşağı indirdiğimde, iç çekti.

"Şöyle üzgün üzgün bakma Turunç. Ben de mutlu değilim."

Kirpiklerim titrerken 'hah' diye bir ses cıkardım.

"Nilay'la o kadar mutlu gibiydin ki farketmemişim. Benim hatam."

"Kızdan ayrılacağım diyorum hala neyin tribindesin? Yanımızdakilerden bahsedelim istiyor musun gerçekten?"

Sonlara doğru sertleşen sesiyle yutkundum. Bahsetsek eminim zararlı cıkan ben olurdum. Bunu gözlerindeki alevlerden anlamıstım.

Konuyu deşmeyerek "Beni seviyor musun?" dedim.

Az önceki sorumu cevaplamasa bile bunu cevaplamalıydı. Yutkunduğunda ona beklentiyle bakmaya devam ettim. 'Evet' cevabını duymalıydım. Böylece her şey daha kolay olurdu.

Ozan "Sonra sor b-" derken elimi dudaklarının üstüne koyup bastırdım.

"Elimi çektikten sonra sadece soruma crvap istiyorum Ozan. Sonrasında başka şeyler konuşuruz."

Gözlerini yumup açtı. Dudaklarının hareketini hissettim. Avcumun içini öptüğünde gözlerim kırpıştı. Elini elimin üzerine götürüp, dudaklarına daha da bastırdı.

"Seviyorum"

Ben de ölüyordum.

Bir Yalnızlık Meselesi (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin