31

7.9K 718 89
                                    

*iyi okumalar

Islık çalarak, hayvanın pirelerini temizlerken "Keyifler yerinde." diyen Cihan'la durdum.

Önlüğünü giyip, yanıma geldi. Tedavi ettiğim hayvanı incelerken, benim aksime hayvanın her yerine tereddütsüz bakıp inceledi.

"Güzel iş çıkarmışsın. Sahibi ilaçsız tedavi istiyordu. Notları okudun değil mi?"

"Evet, ayıkladım hepsini sayılır."

Önce işle ilgili bilgileri aldıktan sonra benimle ilgili bilgileri almak için konuştu.

"Keyfin yerinde diyorduk?"

Kafamı sallayıp "Keyifsiz olmam için neden yok." dedim.

Bu dediğime gülüp "Evet, bu hayat motton olsun." deyip, hayvanı kaldırıp kafesine koydu.Hareketleri benimkinden kat kat hızlıydı. Yaş farkımız yoktu ama ona bakınca tecrübe farkını görüyordum.

İki gün önce gelen eski çakıştığım, aklıma gelince boğazımı temizledim.

"Mesut'la bir şey konuştunuz mu?"

Dün geldiğimde merak edip bu konuyu açar diyordum ama açmamıştı. Şimdi de yüzüme 'neyi?' der gibi bakıyordu. Sanırım ben açana kadar üç maymunu oynayacaktı.

"Sana daha önce takıldığımızdan bahsettim. Ben gittikten sonra bu konudan bahsettiniz mi?"

Dün moralim yüksek diye, moralimi bozacak hiçbir şeyden bahsetmek istemiyorum. Bugün bahsetmememin nedeni artık hiçbir şeyin moralimi bozamayacak olmasıydı. Dün burdan çıktıktan sonra Ozan, Nilay'la bugün konuşacağını söylemişti. Benden mutlusu olamazdı.

Cihan "Hayır, bahsetmedi. Önemli bir şey değildi aranızdaki herhalde." dediğinde, hafifçe öksürdüm. Önemi tartışılırdı.

"Fazla ciddi değildik, aynen."

Yine de ben gittikten sonra en azından arkamdan söver diye düşünmüştüm. Neyse, sessizlik bu durumda iyi olabilirdi.

Cihan, yumuşak tonda "Barbar, Mesut'un köpeği burda biliyorsun. Bugün geleceğini söyledi. Rahatsız oluyorsan çık erkenden." dediğinde "Hiç hayır diyesim yok buna." dedim.

Patronumun Cihan olması iyiydi.

"Ne zaman gelecekmiş?"

"Üç saat sonra."

Hasta kontrolleri yapana kadar o zaman geçerdi. Sonra eve gider, Ozan'ı beklerdim. Bugün geç gelecekti, biliyordum ama geç olsun güç olmasındı. O geldikten sonra aramızda yeni bir ilişki başlayacaktı.

Hayvan bakım odasından çıkıp, ellerimizi yıkadık. Danışmaya gidip az önceki kuşun, raporunu doldurmaya başladım. Cihan'da ilgiyle yazdıklarımı okudu. Kodlar hariç çoğu şeyi biliyordum. Onlarda da bana yardımcı oluyordu.

Resepsiyondaki kız "Cihan bey, bugün misafirim gelecek erken ayrılabilir miyim?" diye çekingence sorunca, Cihan bakışlarını dosyadan cekmişti.

"Ne kadar erken?"

"1 saat."

Cihan "bugün yalnız idare edeceğim demek." diye bana göz kırptıktan sonra, kıza "Sorun yok, giderken tamamlanmamış işleri masada bırak yeterli." dedi. Kız ona aşık aşık bakarken, bunun farkında değilmiş gibi bana baktı.

"Sen de şimdi çık istersen?"

"Yok, işte zaman daha hızlı geçiyor. Kafam dağılmazsa, heyecandan geberirim."

Ozan'la Nilay ne konuşuyor diye düşüne düşüne günü bitiremezdim. Cihan dediğimi sorgulamadı. Bir saat boyunca, tüm hayvanların tedavisini ve bakımını yaptık. Resepsiyondaki kız gidince, Cihan onun işlerini de tamamlamaya başladı. Bana bunlar bizim işlerle alakasız olduğundan dinlenmemi söylemişti. Biraz uzandıktan sonra sıkılıp, hayvanları kontrol etmek için odadan çıktım. Çıkar çıkmaz resepsiyonda bilgisayara kayıt geçen Cihan ve ona dosyalardaki bilgileri okuyan Mesut'u gördüm. Sesle ikisi de bana dönmüştü.

Cihan ayaklanırken "Uyandın mı?" dedi. Mesut'u görmek hala garip geliyordu. Kafamı sallayıp, selamsız kaldım.

Bana doğru geldikten sonra, eğilip fısıltıyla "Mesut erken geldi." dedi. Bunu zaten anlamıştım. 'Sorun yok.' Anlamında işaret yaptım. Mesut bana ters ters baktıktan sonra kalçasını masadan ayırıp yanımıza geldi.

"Barbarı göreyim artık."

Cihan "Gör tabi. Turunç, seni almaya Ozan mı gelecek?" dediğinde önce "ha?" dedim. Sonra da "Ne alaka?" diye devam ettim.

"Bilmem, hep o geliyor ya. Erken çıkacağını haber vermiş miydin?"

Ozan hep gelmiyordu ama dün gelmişti. Yine de Cihan'ı bozmadım.

Ben "Hayır." derken, Mesut alayla "Ozan demek" dedi. Gitmeden önce, hislerimden haberi vardı. Ona karşı suçlu hissetmiyordum. Bana şu an suçlayıcı bakması da hoş değildi. Gözleri Cihan'a değdikten sonra, bana bakıp 'takılıyorsunuz?' diyerek dudaklarını oynattı. Cihan'a söylediğimden haberi yoktu. Zaten bilse bu kadar rahat durmazdı. Yıllar geçse de saklama takıntısı hiç değişmemişti.

Dudaklarımı 'evet' diye oynattım. Bilmesinde sorun yoktu. Aramızdaki şey bittiğinden, kimsenin birbirine sorumluluğu da yoktu. Bu şey bitmeden önce bile yoktu.

Mesut bozulmuş gibi olsa da onu sallamadım. Bozulduğu noktayı biliyordum. Hep diyordum, beni sevdiği yoktu. Benden sonra takılacak birini bulamamıştı.

"Cihan ben çıkayım mı o zaman?"

Cihan, bans "Çık." derken göz kırptı. Ardından eskime dönüp "Barbarı tek kafese aldım. Gel." dedi.

Mesut'u hayvanları dinlenmesi için soktuğumuz odaya götürdü. Ben de eşyalarımı alıp iş yerinden çıktım. Mesut'u görmemek için erken çıkayım desem bile, gördükten sonra da aldığım iznin havada kalmasına izin vermedim. Eve gitmeden önce, Ozan'la akşam geldiğinde yemek için tatlı bir şeyler almaya gittim. Tatlı yiyip, tatlı konuşmalıydık.

Prezervatif de almayı düşünüyordum. Bir şey olacağından değilde öylesineydi. Önlem ibneler için önemliydi.

Bir Yalnızlık Meselesi (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin