Selam 😊
Yaşanan olaylar ve gelişen durumlar sebebiyle bölümü geç attım, çocuklar ve staylerin verdiği mücadele inanılmaz fakat biliyorum ki ne olursa olsun bu hayat ne kadar engel çıkarırsa çıkarsın Stray Kids bir mucize ve işin sonunda kazanan o olacak, şu anlık her şey iyi ve umarım bu bölümde sizi mutlu eder 🍀
İyi okumalar ❣️
***
Yejoon ve Innie yan yana onları bekleyen ailelerine doğru yürürlerken Yejoon panikle yanındaki çocuğun yüzüne bakmış, parlatıcı kalmadığına emin olmak için kontrol etmişti.
Innie onun bu haline güldü. "Az önceki cesaretin nereye kayboldu?"
"Sussana." dedi Yejoon panikle koluna vurup, yaklaştıkları için daha da gerilmişti. "Changbin babamı görünce tabii ki cesaretim çok başka yerlerime kaçar, şşş geldik."
Yejoon çantasını Felix'in açtığı kapıdan koltuğa bırakırken "Nereye gidiyoruz?"diye sormuştu Chan. Bununla beraber Minho ve Jisung birbirine bakmış, Minho gülerken "Bizim favori yerimiz var," demişti gülüşü daha da büyürken. "Yemekleri harika, oraya gidelim."
"Neden bu kadar güldü bu?"
Jisung elini ensesine attı. "Beyefendi unutmuyor ki hiç. Birkaç yıl önce, daha aramızdaki her şey yeniyken gelmiştik, tabii ben biraz sojuyu fazla kaçırınca azıcık delirmiş olabilirim."
Hyunjin sırıttı. "Merak ettim."
Minho kahkaha atarken Jisung ona bakmış, iç çekerek koluna girmişti. "Sarhoş sarhoş yolun ortasında ikimizi dans ettirmiştim şarkı söyleyerek."
"I doooonnnn't deeesserrveee thiiiisssss," deyip o günü hatırlattı eşi dalga geçerek. "Youuu loookk perfect tonight."
Aslında Minho da o ana bayılıyordu ve her o mekana gidişlerinde gece yarısı yolun ortasında ettiği dansı konuşmadan duramazdı. Jisung da kendini tutamadan gülerken diğerleri de onlara katılmış en sonunda "Hadi gidelim," diyen Chan ile arabalara çekilmişlerdi.
Minho en önden çıkış yaparken diğerleri de hemen arkasında, gidecekleri yere karşı yola koyulmuşlardı. Yejoon, eli yanağında cama yaslanmış yüzünde bağımsız bir gülüş ile Innie ile sınıfta yaşadığı anı düşünüyor, bir yandan midesine kocaman bir kramp girerken diğer yandan da dudağına dokunuyordu.
Kabullenme süreci içerisinde o kadar çok kendiyle savaş vermişti ki, evet aileleri olabilirdi, aileleri yıllardır süren linçlere dayanmış olabilirdi fakat kendisi dayanabilir miydi, işte bu konuda tereddüt etmişti.
Kimseye karşı bir duygu hissetmemesi de cabasıydı, bu sebeple kendini kabullenmek uzun zaman almış ve üç ayda ancak adım atabilmişti. Bu süre zarflarında çok Felix'e danışmak istemiş her seferinde kapıdan dönmüştü.
Bir gün söyleyecekti evet ama o gün ne zaman, işte bunu kendisi de bilmiyordu.
"Bebeğim," diyen Felix ile ona dönüp gülümsedi. "Efendim?"
"Yarışmada çok zıpladın, sana tişört koymuştum bunu tahmin ettiğim için. Üzerini değiştirmek ister misin?"
Bu çok iyi olurdu. Yejoon hızla kafasını sallayıp tişörtü sorarken yanında, sabahtan beri ne amaçla orada olduğunu anlamadığı torbada durduğunu öğrenmiş içinden tişörtü çıkarmıştı.
Ter kokmak istemezdi. Bu yüzden pantolonun içine sıkıştırdığı tişörtü çıkarıp üzerinden sıyırmış, yenisini giyerken durumu fark eden Changbin "Ya Felix!" diye seslenmişti. "Değiştirirdi restoranda!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cause i love you, changlix ✓
Fiksi Penggemarsevgi acıtır, belki de bir sebebi olmayışındandır.