missing memory, sirius orion black.

#5#

Aria Potter

Kompartımana geri döndüğümde James arkamdan gelip kapıyı sertçe çarptı.

"Merlin aşkına, aklından ne geçiyordu!?"

Ona arkamı dönmüşken pencerenin üst camını açtım.

"Ne? James sen neden bahsediyorsun?"

Ona döndüğümde belki de ilk defa yüzünde bir şaşkınlık ifadesi görmüştüm. Onun arkasından kompartımana giren siyah uzun saçlı ve sarışın çocuk ile kaşlarımı çattım.

"Siz kimsiniz ve burada ne arıyorsunuz?"

Çocuklar bana şaşkınca bakarken s iyah saçlı bana yaklaştı. O sırada James koltuğa oturdu ve başını elleri arasına aldı.

"Gerçekten beni tanımıyor musun?"

"Seni tanımam mı gerekiyordu? Ama sen..1. James'in yanında olduğuna göre Peter olmalısın."

Çocuk yüzünü buruşturdu.

"Ah, bu kötü olmalı. James, ne yapacaksın?Bununla Hogwarts'a gidersen orda herşeyi unutacaktır biliyorsun değil mi?"

Sonra bir anda bana döndü ve kaşlarını çattı.

"Hey, sen S.B.D.'lere nasıl gireceksin? Öğrendiğin her şeyi unutacaksın."

Umursamazca omuz silktim. Bu beni fazla ilgilendirmiyordu. Onu da James düşünsündü.

"Onu James'e sor. Sonuçta beni bu hale getiren o. Bir de Sirius Black miydi neydi. Hep o çocuğun başının altından çıkıyor bunlar. James aslında çok iyidir. Sirius Black... Sensin değil mi?"

Sonradan arkadaki gülmemek için kendini sıkmaktan kıpkırmızı olmuş çocuğa baktım.

"Sirius Black? Bana bir özür borçlusun."

Siyah saçlı çocuğun bana olan tek kaşı kalkmış olan bakışını gördüğümde onu geri ittim.

"Herkes deli burda... Remus üstüne alınma."

Remus bana gülümsedi ve aynı anda arkadaki sarışın Sirius Black kaşlarını çatıp James'e baktı.

"Remus'u hatırlıyor abi ya!"

Ona kaşlarımı çatıp baktım.

"Pardon ama hafızamın kaybolmasına sebep olan senin adını hatırlamak istemezdim bile."

Çocuk benden gözlerini çekti ve siyah saçlı çocuğa baktı.

Siyah saçlı çocuk da benim gibi kaşlarını çattı.

"Gerçekten Sirius hakkında böyle mi düşünüyorsun? Onun adını hatırlamak istemez misin?"

Cevap vermedim. Az önce sanki aynısını söylememişim gibi konuşuyorlardı.

James'in yanına oturdum ve başımı omzuna yasladım.

"Neyse. Benim hâlâ uykum var. Biraz daha uyursam yete-"

O an tren durdu ve dışarıdan gür bir ses duyuldu. Ama kompartımandaki kahkahalar o sesi bile bastırmıştı.

Sinirle gözlerimi açtım ve bavulumu indirdim.

"Bir kere de şansım olsa şaşırdım zaten."

Dışarı çıktım ve cübbelerini giymelerini bekledim. Neden daha önce giymemişlerdi ki?

Onlar çıkınca hepsinin üstündeki kırmızı cübbeler dikkatimi çekti. Hepsi aynı binadaydı demek. Ben Remus Ravenclaw, sarışın Sirius Black Hufflepuf, siyah saçlı Peter Pettigrew Slytherin sanmıştım. James yanıma geldi ve ona tek kaşımı kaldırdım.