#16#

832 81 18
                                    

Aria Potter

"Dur, ne? Serina mı?" Sirius henüz onu tanıdığımı bilmiyordu. Ona Lily'den öğrendiğimi söylersem kırılabilirdi.

Sirius bana döndü ve konuşacakken durdu. "Sana ne oldu?"

"Şey, acaba üstümüzü değiştirdikten sonra konuşsak? Etraftaki erkekler bize bakıyor gibi hissediyorum."

"Tamam. Kule'ye gidelim. Diğerleri seni görünce ne tepki verecek, merak ediyorum."

Önden yürürken adımlarımı olabildiğince hızlı tuttum. Az önceki  şeyi umarım Bir daha yaşamazdım. Her şeyi unuturken bir de bununla uğraşmak istemiyordum.

Etraftakilerin bana olan bakışlarını yok sayıp Gryffindor Kulesi'ne çıktığımda tabloda bekleyen James ile karşılaştım. Büyük ihtimal ile içeri girmek için gereken şifreyi hatırlamayacağımı biliyordu.

"Ne oldu sana? Hem, neredeydin? Lily arkandan geldi ama onu da göndermi-"

"Lily'i senin gönderdiğini biliyorum. Onu Dumbledore çağırdı, yani ben göndermedim."

Birkaç saniye yüzüme öylece baktı ve kaşlarını çattı. "Ondan hoşlanmıyorsun."

"Ne? Tabii ki hayır. Lily ile anlaşıyoruz."

"O zaman neden bu kadar sinirlisin? O cesedi gördüğünden beri böylesin. Bak, eğer bir şey gördüysen bana anlatabilirsin."

Bir saniye için ona anlatmayı düşündüm. Ama Regulus benim için risk almışken ona ihanet edemezdim.

"Hayır. Bir şey görmedim. Sadece, artık o kadar güvende hissetmiyorum. James, o ölen kişi bizden biri de olabilirdi. Beth'in yakınları ne kadar üzülmüştür şimdi..."

Kaşları düzelirken burada daha fazla dikilmemeye karar verdim. "Neyse, ben üstümü değiştiriyorum. Şifre?"

Hâlâ bana öylece bakmaya devam edince kaşlarımı çattım. "James, şifre?"

"Kızı tanıyor muydun?"

İlk olarak neden bahsettiğini anlamadım. Ama kurduğum cümlenin içinde isim verdiğimi hatırlayınca sakin kaldım. Bundan çok kolayca yırtabilirdim.

"Ne demek o?"

"Az önce kızın adının Beth olduğunu söyledin ve kızın adı Annabeth Byrne. Ben bunu öğrenirken yanımda yoktun. Başka birinden de duymuş olamazsın çünkü bunu sadece Lily ve ben biliyoruz. Kızı tanıyorsun."

"Kızın adını falan söylemedim. Söylediysem de hatırlamıyorum. Artık şifreyi söyle, üşümeye başladım."

Birkaç saniye daha öylece baktı ama üstümün ıslak olduğunu hatırlayınca tabloya döndü. "Godric."

Tablo açılınca içeri girmeden mırıldandım. "Fazla zor şifre. Kimse çözemez."

Doğruca yatakhaneme çıkıp odama girdim ama içerideki sarışın kız girmemle elindeki parşömeni hızla kaldırdı.

Ona daha fazla bakmadan yatağıma geçtim ve sandığımdan yeni bir cübbe aldım.

"Göle falan mı düştün?"

Konuşmamayı düşündüm. Ama çenem benden bağımsız ona atlamıştı bile. "Sanane?"

"Sanane mi? Düzgünce soruyorum, cevap versen ölür müsün?"

Elimdeki cübbeyi yatağıma attım ve ona döndüm. Yatağında oturmuş elindeki tüy kalemi sallıyordu.

"Benimle bu zamana kadar konuşmamışsın ve sana bunu mu söyleyeceğim?"

missing memory, sirius orion black.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin