Dark Lord Cyrus || TaeKook

19: Ateş intikam için kavruluyor...

(Yazarın Anlatımıyla)

Jungkook'un siniri içinde ki Ateşi körüklemişti ve bu gücü dışarı çıktı. Cyrus'un bile sahip olmadığı bu güç ona nerden geldiğini düşünenler illaki vardır...

Çünkü Cyrus'un Bir kara ejderi yoktu ama jungkook'un var ve ikisinin gücü birleştimi Ateşi oluşturuyor. Siyah Ateş büyüyor ve yok edilmeyecek bir Ateş oluyor. İkisi kendi güçleri ile yok edilemeyecek bir Ateş yarattı ve bu Ateşin öfkesi büyüyor. Ateş intikam için kavruluyor. Canlarını yakanları yok etmek için harmanlanıyor.

Jungkook'un bağırması ile içinde ki Ateş dışarı çıktı ve arkasında ateşten bir ejderha oluştu. Querencia'nın Ateşten hali arkasından çıktı. Bu Jungkook ile Querencia'nın bağının daha da güçlendiğinin bir işareti.

Bütün yaratıklar korkuyla kaçışırken Sublime şaşkınlıkla Jungkook'a bakıyordu. İlk karşılaştıklarında güçsüz ve yetersiz gördüğü bu çocuk şu an o kadar güçlenmişti ki Sublime'ın tüm düşünceleri buhar olup uçmuştu. O güçsüz çocuk şimdi Ateşe hükmede bilen bir güce sahip ve bu güç aralarında ki bağ sayesinde Ejderhasına da verildi.

Şimdi bu ikisinin önünde hangi güç durabilirdi ki? Jungkook güçlendi ve Kara ejder büyüdü. Şimdi bu ikisinin öfkesi karşısında hangi yaratık durabilir? Querencia kalbinin canını yakanı yok etmeye geliyor. Orada bulunan tüm yaratıkları yok etmeye geliyor. Şimdi Querencia'nın öfkesi karşısında kim durabilecek? Buna kim cesaret edebilecek?

Jungkook~

"Nasıl olur?"

"Ne nasıl olur Cyrus?"

"Ateş..."

"Ne?"

Cyrus'a ne dersem diyeyim sanki hipnoz olmuş gibi hep aynı şeyleri diyor:

"Nasıl olur? Ateş? Sen Ateşsin?"  Sadece aynı şeyleri ard arda söylemeye devam ediyor.

Cyrus'un devam eden sayıklamasını bu sefer takmadan Sublime'a döndüm ve onunda gözlerini dikip bana baktığını gördüm.

Az önce ne olmuştu da bu ikiside far görmüş tavşan gibi kaldılar?

"Sublime?"

"Neden geldin!" Pekâlâ. Böyle bir karşılama beklemiyordum.

"Senin sürgün edildiğini öğrenince seni geri götürmeye geldim."

"İstemez." Dedi ve arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı.

"Sublime dur." Durmadı.

"Sana durmanı emrettim! Sublime Dur!" Diye bağırdığımda bu sefer durdu.

"Emriniz olur Lord'um." Bana bakmadan konuşunca sinirlenmeye başlamıştım. Ne bu tripler ya!

"Sublime!" Diye bağırdım.

Arkasını dönüp bana bakmaya başlayınca ona doğru yürümeye başladım ve tam önünde durdum.

"Ne bu tripler?"

"Ne tribi?" Anlamamazlıktan gelince göz devirdim.

"Bu bağ yüzünden saçma sapan triplere gird-" cümlemi bölen çok yüksek sesli bir kükremeydi.

"Querencia geldi..." diye mırıldanıp sesin geldiği yere baktım.

Gerçekten de 12 saatlik yolu 5 saatte gelmişti.

Querencia bir kaç metre önüme indi ve kafasını uzatıp Yaratığın ısırdı yeri koklamaya başladı.

"Kalbimin canı yandı." Zihnimde sinirli sesi yankılandığında burayı yok edeceğini anladım. Sinirini ben içimde hissediyorum ve bu siniri burayı yok etmeden dinmeyecek kadar fazla.