*Bölüm 7: "Jeon Jungkook'un gözlerindeki mavilerde boğulmak..."

1K 119 62
                                    

Gece gece sizi daha da karartmaya geldim, selamlar olsun.

İyi okumalar ❄

***

Kim Taehyung bir an duraksadı ve elini geri çekti. Ne yaptığını anlamaya çabaladı. Genç adam Yugyeom'un, arkadaşı Jeongguk'a kör kütük aşık olduğunu mu duymuştu az önce?

Yutkunarak gözlerini yumdu ve soluklandı. Elindeki poşetleri yere bıraktı ve eğildi. Eğildiği gibi boynundan sarkan kolyesi gözlerine çarptı, gülümseme sardı sarmaşık misali dudaklarını. Papatyası... Jisso... Ona çok fena aşıktı, Kim.

Tam beş yıldır, ona, kör kütük... Üniversite ikinci sınıfta aldıkları ortak projedeki görevlerini yaparken tatmıştı ondaki aşkı. Bir çileğe benziyordu onunki. Yaz kadar sıcak bir gülümsemesi vardı nur yüzünde; hem sonra, en az onun kadar da ferahlatıcıydı. Tatlıydı...

Jeon Jeongguk ise kokusunu salmayan bir menekşe gibiydi. Hep sakınmıştı kendisini.

Aşkın ne denli kutsal bir duygu olduğunun bilincindeydi. Bunu yaparsa bir aşık daha hüznünde boğulacaktı. Üstelik Yugyeom ona, Jeongguk'un kendisine itiraflarda bulunacağını söylemişti. Eğer dürüst olmaya devam ederse bu sayı ikiye katlanacak ve Jeon'nun da kalbini kıracaktı; bundan emindi.

Zira Jeongguk çok hassas bir çocukmuş, kuşlar fısıldamış kulaklarına. Sağır olsaymış keşke.

Koca siyah kutudaki koliyi çıkararak kapının önüne bıraktı kararlılıkla. Fevkalade kokan sütle gülümseme yaydı suratına. Az sonra ellerini dizlerine bastırarak ayaklandı. Yerdeki poşetleri kavradı ve poşetin kollarını ayırıp içine baktı. Bir tuval, birkaç boya kutusu ve beş adet fırça vardı. Özellikle çizmek istediği bir eserin de kopyasını almıştı.

Vazoda Gelincik ve Papatyalar.

Van Gogh'tan yine vazgeçememişti. Onu tanıyan küçük ressam hatırını yokladı ama vicdanı sızladı. Tam o vakit içeriden tıngırtılar geldi. Sonra bir ses işitti ve eli ayağına dolanır gibi oldu:

''Bay Kim, siz misiniz?''

Hırs ve istikrarla merdivenlere yönelip üçer beşer iniverdi, sonra nefessiz kalacak gibi olup duraksadı ve korkuluklardan destek aldı. Merdiven boşluğundan Jeongguk'un simasını seyrediyordu. Ne de sevinçliydi... Bir anda solan gülümsemesine takıldı bakışları, kaşlarını çattı.

Mavi sweatshortü, siyah şortu ve boynundaki mor harmanlı fularıyla oldukça albeniliydi. Bir an için bu soğukta neden şortla durduğunu düşünüp, uyarmak istedi onu. Sonra afallayıp kendisine geldi. Kalbini yokluyordu ki Jeongguk'un bakışları kapının önünü buldu.

Eğildiği gibi bu kez de asansör tarafına kaydı.

Asansörde beliren Yugyeom direkt bir adım atıp yerdeki izmariti almaya yeltenecekken gözleri yerde, çömelmiş vaziyette duran Jeongguk'a takıldı, derhal doğruluverdi.

''Yugyeom?'' dedi hayretle. ''Neden geri döndün?''

Yugyeom şaşkınlıkla gözlerini açıp oraya buraya bakınırken, Kim Taehyung ondan hiç de farksız değildi. Niçin dönmüştü ki?

Onun içeriye girdiğini zannetmeliydi. Yoksa bir anda Jeon'un evine gelip, gözleri önünde ona aşkını mı haykıracaktı? Düşünceleri bulandıkça bulanıyordu. Vazgeçip derin bir nefes aldı ve basamakları inmeye yeltendi fakat Jeon'un tatlı sesi kulaklarına bir senfoni misali ulaştığında bu pek de olası gelmedi:

Te Regalo ⇝ taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin