*Bölüm 18: ''Yıllar geçse de üstünden, bu kalp seni unutur mu?"

265 31 17
                                    

Hande Mehan - Beni Böyle Sevme

İyi okumalar <3

***

Uçarı denen yürekti ortada kalmış olan; köhne bir kapının tam soluna sinmiş, uzaktan uzağa içeriye girmesini beklerdi diğer yarısının. Fakat rüzgâr dahi sızıp girivermezdi içeriye. Bekleyedursun gözleri oracıkta, can yakardı apansızın fikrine düştükçe. El mahkumdu ya, sevmek incitirdi adamı. Ta ortasından yakardı cürmünü ki yangın olana değin kavursun darlanmış bağrını.

Bir nefes alırdı, bir sonrakinin varlığı meçhul iken. Sonraki dakikaları mahrum kalmış olurdu yaşam hevesinden. Ölümdür ya adı kahpenin, bitiriverir oracıkta canı sevdiceğinden; adama zahmete girip sormaz da iyi olup olamayacağını. Büsbütün ala bürür de gülüşlerini, adam oracıkta bir kuş gibi tüner yalnızlığın dikenlerine.

İşte o adamın adıydı, Taehyung. Jisoo'nun ölümünden sonra şehri karanlığa hapsolmuş bir harabeye dönmüştü adeta. Yorgun, bitkin ve kifayetsizdi. Gözleri yarım açık, dudakları zemini tokatlar gibi sünmüş; mutsuz, umutsuz ve bi'çare... Birden bire gelişmişti her şey.

Önceleri gülümsemesi hâlâ suretinde peyda idi. Evlerine gidiyorlardı, bundan böyle ömür boyu birlikte olacaklardı. Fakat kader onlara bunu çok görmüş olmalı, evlerine varmalarına müsaade vermedi. Arabanın içindelerdi henüz, Jisoo öylesine mesuttu ki. Melek gibiydi adeta karşısında. Hoş, öyle de olmuştu ya... Virajda birden gelişen o gürültülü sarsıntıdan bir süre sonra gözleri açılıp derhâl O'nu bulduğunda, parçalanmış arabanın tavanı arasından ona şefkat ve aşkla dolu bir biçimde bakıyorlardı. Acıydı tadı tebessümlerinin. ''Seni hep çok sevdim.'' demişti kendisine ağır ağır. Seni hep çok sevdim, Taehyung.

Jisoo gülümsedi.

Sonrasında gözleri bir bebeğin uykuya dalması misali usul usul kapandılar ve hastaneye kadar bir daha açılmadılar. Taehyung onu en son orada, kaza yaptıkları yolda konuşuyorken gördü. O dudaklarsa bir daha açılmamak üzere ket vurdular hayata ve diğer yarısına.

Taehyung hastaneye vardıklarında bilinci açık olan tek kişiydi. Onu aldıkları odada rahat duramadı ve ne pansumanını ne de tedavisini beklemeden ayaklanmak istedi, yaptı da. Lâkin ayaklarında yürümeye yetecek kadar can kalmamıştı. Fiziksel acıyı hissedemeyecek kadar çok yanıyordu yüreği. Bacakları kendinden habersiz vücudunu yere yığdılar. Odasındaki hemşireler zapt edemediler onu. Sakinleştirici dahi tutamadı kendisini. Son çareyi tekerlekli sandalyesi ile Jisoo'nun odasına getirmekte buldular.

Odasına gittiğinde yoğun bakıma alınmış sessiz, boylu boyunca uzanıyordu eşi. Birkaç gün çaresiz, uyanması için gece gündüz başında bekledi. Taehyung bu sırada geçici bir süre yürüyemeyeceği için tekerlekli sandalye kullanmaya devam etti. Psikolojik olduğu düşünülüyordu fakat bir türlü geçmek bilmiyordu bu engel.

Yoğun bakımda kalmaya devam eden Jisoo bir türlü kendisine gelemedi; kazadan tam beş gün sonra acı haberi verdiklerinde Taehyung yoğun bakım servisi önünde çırpınarak O'nu kendisine geri getirmeleri için yalvarıp yakardı. Ancak herkes çaresiz, ona öylece bakıp sakinleşmesi için kollarından kavradılar. Ayağa kalkmaya çalışırken yere düştüğünde koridordan dönen Jungkook o manzara ile karşılaşınca durumu kavrayıp kahrolmuştu; tüm hızıyla koşup onu kaldırarak koskocaman sarıldı ve O'na oracıkta şunları söyledi:

"Bay Kim! Jisoo nuna seni her şeyden çok sevdi. Hiçbir yere gittiği yok, o seni bırakmaz. Bana söz ver; kendini bırakma, tamam mı?" Yüzünü elleri arasına alıp dudaklarını içe kıvırdı ve ağırca yutkunup Taehyung'un gözyaşlarını sildi. "O hep senin yanında olacak, hatta..." Sol yanına avucunu bastırdı ve ekledi:

Te Regalo ⇝ taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin