29; Sürpriz

802 103 25
                                    

Taehyun'un girdiği ağlama krizinden 1 hafta geçmişti. Kendisini toparlamaya, eskisi gibi olmaya çalışıyordu. Beomgyu ve Yeonjun birbirlerine çok yakın davranmasalar bile, en ufak temasta Taehyun'un içi paramparça oluyordu.

Haftasonu gelip çattığında Soobin, Taehyun ve Yeonjun çantalarını toparlıyorlardı. Kai eliyle görüşürüz tarzında bir hareket yapmıştı. Artık alışmıştı ve her zaman kalkıp veda etmeyi anlamsız buluyordu. Beomgyu ise, o kadar gidip gelmelerine rağmen hâlâ aynı şekilde veda ediyordu çocuklara.

Taehyun'un valizini kaldırmakta zorlandığını görünce ona yardım etmek amacıyla yanıma gitti. "Bırak, ben taşırım." dedi sakince. Taehyun şaşırıp aynı zamanda heyecanlanıp "Hayır, ben yaparım!" diye bağırdı. Taehyun'un bu sesli çıkışına şaşıran Beomgyu birkaç saniye sustu.

"Sadece yardım etmek istemiştim..."

"Gerek yok!"

"Nasıl gerek yok, taşıyamıyorsun bile!"

"Gerek yok, diyorum!" Taehyun son sürat merdivenleri indiğinde arkasından 3 çocuk bakıyordu.

Taehyun'un neden böyle davrandığı tartışmayı sonraya ertelediler ve aşağıya indiler.

Aşağıya indiklerinde Beomgyu tanıdıl bir yüz görünce odak noktasını oraya odakladı. Bu Hyunjin'di. Selam vermek için sesleneceği sırada Hyunjin'in karşısında duran, kendisinden kısa, siyah saçları olan çocuğa sarıldığını görünce havada duran elini indirdi. Demek bahsettiği çocuk buydu, diye düşündü.

"Beomgyu?" Yeonjun'un, Beomgyu'nun gözlerinin önünde bir parmağını şıklatmasıyla kendisine gelmişti.

"Nerelere daldın?" dedi alaylı bir ses tonuyla Yeonjun.

"Ah, hiç öyle tanıdık birisini gördüm" Yeonjun anladığını belli edermiş gibi kafasını salladı.

"Soobin nerede?"

"Gitti. Vedalaşmaya vakti yokmuş."

"Ah, peki..." dedi saçlarını kulağının arkasına geçiren Beomgyu.

Aralarında garip bir sessizlik olmuştu.

"Beomgyu." ve bu sessizliği bozan da Yeonjun olmuştu.

"Efendim?"

"Aslında... Neyse yok bir şey."

"Ya! Yeonjun, söyle ne söyleceksen!" Beomgyu'nun bu tatlı sinirliliğine gülen Yeonjun, Beomgyu'yu kolundan tutup arka bahçede, kimsenin olmadığı, kör nokta bir yere götürdü.

Beomgyu'yu belinden tutup dudaklarını birbirine değdirdi. Ani öpücükle sarsılan Beomgyu ne yapacağını ilk başta şaşırsa bile, sonrasında aynı şekilde karşılık verdi öpücüğe. Birbirlerinden ayrıldıklarında Yeonjun, "Senden hiç ayrılmak istemiyorum..." diye fısıldadı Beomgyu'nun kulağına. Fısıldamayla irkilse bile bu hareketi sevmediğini söyleyemezdi.

"Görüşürüz, beni ara." dedi Beomgyu'nun belini bırakırken. Beomgyu mayışmış bir şekilde, kafasını kedi gibi sallayıp "A-ararım." dedi. Son kez arkasına bakan Yeonjun gülümsedi ve yoluna devam etti.

Gece yatağına girdiğinde bile aklında sadece Yeonjun'un onu öpmesi vardı. Hayatında yaşadığı en güzel duygular sıralamasına girebilirdi bu anı.

Gözlerini kapatıcağı sırada camın tıklatıkdığını duydu. Rüzgardır deyip umursamadı. Sonrasında telefonuna gelen bildirimle sarsıldı. Telefonu eline alıp baktığında Yeonjun'un "Camdan bak." mesajını görmesiyle şaşırmıştı. Ayağı kalktığında, Kai, "Ne oldu?" diye sormuştu. "Yeonjun... Bana... Cama bakmamı söylüyor..." dedi.

Şaşırmış olan Kai'de camı açıp baktı aynı şekilde Beomgyu'da. Camı açıp baktığında Yeonjun'u görmesiyle şaşkınlıktan küçük dilini yutucaktı. Yeonjun eliyle aşağıya gel diyordu. Kai elleriyle alkış tutup "İşte bu!" diye bağırıcağı sırada Beomgyu hemen eliyle ağızını kapattı. Yeonjun'a tekrar bakıp güldü. "Bu çocuk deli..." dedi.

" dedi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
brutal, txt.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin