1. Siyah kedi

556 32 10
                                    

Hayvanların dünyası. Pandora Schwars...

“Leydi Pandora, 18 yaşınıza basmanıza az kaldı. Bir Schwars olduğunuzdan dolayı, herkesin gözü sizin üstünüzde. Herkes yazacağınız kehaneti dört gözle bekliyor. Bende inanıyorum ki, kehanetler arasında en eşsiz kehaneti siz yazacaksınız.” Dedi karşımdaki kişi bana bakarak. Bu söyledikleri kafamı karıştırıyordu. Aklım onda bile değildi. Kafamı okşayan, yardımcım sayesinde, dalıp gitmiştim. Herkes kehanetden bahsederken, ben son okuduğum kitabın etkisindeydim.

“Yeterli Mary.” Dedim yardımcıma ve ayağa kalktım. Karşımdaki kişinin kim olduğunu anlamaya çalışıyordum. Biraz hafızamda sorun olduğundan dolayı, Mary’e bakıp göz kaş ettim. Beni anlamış olacak ki, yanıma yakınlaşıp, “Kraliyet ailesinden geldi leydim. Size bir davetiye getirmiş. Tüm kedi türlerinin katılacağı bir balo olacak. Kralımız sizin de katılmanız için bir davetiye göndermiş, ne kadar nazik biri..” Dedi kulağıma.

Yüzüme zoraki bir gülümseme yerleştirip, karşımdaki kahverengi kediye baktım. Kulaklarını dik tutuyordu. Kuyruğu da kulakları gibi, kahverengiydi.

Elimi uzattım ve elindeki davetiyeyi aldım. “Evet en eşsiz kehaneti yazacağım.” Dedim ve siyah davetiyeyi alarak, bahçeden ayrılmaya karar verdim. Mary bu misafir ile yalnız ilgilensin.

Odama çıkıp kendimi yatağa attım ve tavana bakarak, kaldığım yerden düşüncelere dalmaya başladım. Kafam patlıyordu artık. Üstümde çok fazla baskı vardı. Ben tembel biriyim normalde. Bu kadar baskıdan bunalmış durumdaydım.

Bu dünya hayvanların dünyasıydı. Bir tane bile insan yoktu. Görünüşümüz insansı ama kulaklarımız ve kuyruklarımız var, insanlardan farklı olarak. Bir çok türde hayvan vardı. Kediler, köpekler, kurtlar, yılanlar, aslanlar, tilkiler yani tüm hayvanlar. Her hayvanın kendi kralları vardı. En güçlü olan tahtı alıyordu. Tabi bunlar için bir çok sınavdan geçiyordu. Ben bir kediyim. Hem de kara kedi. Siyah kediler insanların dünyasında hoş karşılanmasa da, burada bir efsaneyiz. İnsanlar, onlara şansızlık getirdiğimizi söyler ama burada farklı.

Siyah kedilerin, çok eşsiz bir özelliği var. 18 yaşımıza bastığımızda, bir kez geleceği görüyoruz ve gördüğümüzü kehanet olarak yazıyoruz. Siyah kediler çok fazla doğmuyor bu dünyada. O yüzden ben eşsiz biriyim, herkesin gözünde. Son günlerde, tüm hayvan krallıklarının gözleri üstümde. Popüler olmanın, bu kadar baş ağrıtıcı olduğunu bilmiyordum. Özellikle 18 yaşıma günler kalmıştı.

Bir sürü davetiye almaya başladım. Sürekli balolara davet ediyorlardı. Doğduğum belirli bir süre gizli kalmıştı. Ama siyah bir kedi olduğum gerçeği, zamanla tüm krallıklara yayıldı.  Ailem gri kediler. Çok zengin bir ailem yoktu. Benim doğumumla bu durum değişmişti. Kral tarafından bir sürü hediyelere maruz kalmıştı. Ben bu ailenin şansı oldum.

İnsanlara şansızlık getirdiğime inanılsa da, aileme kesinlikle şanslı gelmiştim. Babam bir Kontdu ama sayemde Marki rütbesine yüksele bildi.

Ailemde çok sevildim ve şımartıldım. Herkes tarafından korundum. Etrafımda her zaman muhafızlarım oldu. Bu zaman geçerken o kadar sıkıcı bir hal aldı ki, anlatamam.

Bir erkek arkadaş bile yapamadım. Kehaneti yazmadan önce, bir erkekle duygusal bir bağ kuramam. Duygularım karışır ve kehanet yanlış ola bilirmiş.
Her ne kadar dışardan mutlu gözüksem de, içten içe, yorulmuştum. Çok mutsuzdum. Sürekli kitaplar okuyarak, oradaki baş karakterin yerine kendimi koyup, erkek karaktere aşık olmaktan yorulmuştum. Artık bende gerçek bir aşk yaşamak istiyordum. 18 yaşıma basmama günler kaldı. Sanırım kehaneti yazdıktan sonra kurtulacaktım. Ondan sonra kendimi dışarı atacaktım ve bir kedi ile büyük bir aşk yaşayacaktım.
Yataktan kalkıp, odamın hemen yanındaki kütüphaneye doğru yürüdüm.

Üstünde defalarca kafa yorduğum ‘Siyah Kedilerin Kehaneti’ kitabını aldım ve yere oturdum. Bu gün biraz daha kafa yormam gerekir bu kitaba. Kehaneti nasıl göreceğim hakkında bir bilgim yok.

Daha öncesinde bir kehanet görmedim.
Yazanları anlamak için yüksek sesle okumaya başladım. Kaç kez okursam okuyayım, bir türlü anlamıyordum.
“Siyah Kedi kehanet gördüğünde anlayacak. Bir anlık gözlerinin önüne gelecek ve orada yaşamış gibi olacak. Gördüklerini kafasında toplamalı ve ona göre bir kehanet yazmalı.” Yazıyordu.  Okuduklarımdan sonra kitabi kapattım. Hala da bir şey anlamamıştım. Bu his nasıl bir şey? Hiç bir fikrim yok. Acaba kehanet görmek nasıl bir şey? Ya ben kehaneti görürsem ve bir rüya sanarsam? Son günlerde gördüğüm tüm rüyaları not etsem iyi olacak.

Kralımızın benim için umutları büyük. Tüm dünya yazacağım kehaneti bekliyor. Son günlerde, etrafımdaki kişilerin, beklenti dolu kelimeleri yüzünden strese girmiştim. Sanırım o baloya gitmeyeceğim. Beni gören her kes tanıyacaktır. Siyah kulaklarım ve kuyruğum vardı..

Aslında korkuyorum. Ya bir kehanet göremezsem? O zaman ailemle birlikte rezil oluruz. Ah bu rezillik.
Neyse bunun için de bir planım var. Olurda bir kehanet görmezsem, yalandan bir kehanet yazarım, yüzyıllar sonrası için. Bu aklıma gelirken, sinsice gülümsemiştim. Bende plan bitmez. Bir kedi olarak kendimle gurur duyuyorum.

Ayağa kalkıp dışarıya baktım. Hava bu gün güzel gözüküyordu. O haberci gelip, benimle konuşmaya çalışmasa, bahçede uyurdum. Artık uykum da kaçmıştı.
Üstüme pelerinimi alıp, katımda olan gizli kapıdan geçtim. Soğuk koridorlardan çıkarak, malikanemizin dışına çıktım. Bir nevi evden gizlice çıkmıştım. Bir çok kez böyle gizlice çıktığım olmuştu. Sıkıldıkça kaçıyordum. Özgür hissettiğim anlardan biriydi bu da.

Malikanenin kapısından normal çıksam, peşime bir sürü kişi takılacaktı. En iyi yol burasıydı. Pelerinimle kafamı ve kuyruğumu iyice kapattıktan sonra, elbisemin eteklerini tutarak, koşmaya başladım. Bir süre sonra krallığın içine ulaşmıştım. Evimiz krallığımıza pek uzak değildi. Etrafta bir sürü, farklı tür var. Her ne kadar da, her türün kendine ait krallığı olsa da, karışık bir şekilde yaşıyorduk. Burası birazcık da büyülü bir dünya. Bazı büyülü eşyalar bulunuyordu. Bazı tılsımlar...

ya da büyük bir portal. Evet bir portalımız vardı. Tüm krallıkların ortasında yer alan, tapınağın içindeydi. Buradaki insanlar o portaldan geçtiklerinde, insanların dünyasına gidiyorlardı. Ama bunun bir yan etkisi vardı. O dünyaya buradaki formlarıyla gitmiyorlardı. Bir kedi insanı, bir kediye dönüşüyordu, o dünyada. Bir köpek insanı, köpeğe ve böyle devam ediyordu. İnsanların dünyasında fazla zaman geçirirsek burada güçsüzleşiyorduk.

Hatta çok fazla insanların dünyasında kalanlar, buraya döndükleri an ölüyorlardı. Az ya da fazla, fark etmez, o dünyaya gidip geldikten sonra enerjimiz bitiyordu.

O dünyaya geçmeyi pek tercih etmiyorlardı. Ben bir kaç kez geçmiştim. Zaman aynı ilerlemiyordu o dünyada. Burada zamanla, oradaki zamanda büyük bir fark vardı.  Onların da kralları ve soyluları var. İmparatorları, dükleri, markileri, kontları. Sanki paralel dünya gibiydi. Tek fark, bizlerin hayvan olmamızdı ama onların, insan. Farklı özelliklerimiz vardı.

Tılsım dükkanının yanından geçerken bir rüzgar kalktı ve bir tılsım yazılı kağıt tam karşıma geldi.

Tesadüflere her zaman inanan biriydim. Tılsım kağıdını alıp, içini okuduğumda, yüzümdeki gülümseme solmuştu.

YırtıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin