2. tılsım

168 23 0
                                    

Kedilerin dokuz canı vardı ve birini farklı birine verme, tılsımıydı bu. Bu tılsımı, canını vereceğin, kişinin kulağının arkasına çiziyorsun ve kanını damlatıyorsun. Okuduklarımdan sonra ürpermiştim.

“Tılsımı açtığınızdan dolayı, almanız gerekli leydim.” Dedi, karşımda bir erkek kedi belirerek. Siyah gözlerine, gözlerimi diktim ve sinsice baktım.

“Dükkanınızdan almadım. Yerden buldum.” Dedim, yanımda hiç para getirmemiştim ki. Umarım yaygara çıkarmaz. Karşımdaki erkek gülerken, onun sarı kulaklarına baktım. Sarı rengini normalde sevmezdim. Tılsımın yazılı olduğu kağıtı ona uzattım ama almadı.

“Demek ki tılsım sizi seçti leydim.” ve bir süre daha gözlerime baktıktan sonra, yanımdan ayrıldı. Bedavaya bir tılsımım olmuştu ama bu tılsımın beni seçmesi, beni mutlu etmemişti, açıkçası. Neden dokuz canımdan birini başka birisine vereyim ki? Bencil biriyim ben. Canlarım son derece değerli. Yaşlanıp ölene kadar, olurda bir kaza geçirirsem, kullanacağım.

Tılsımı elbisemin kolunun içindeki, gizli cebe koyup, yoluma devam etmeye başladım. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Tek istediğim, bir süre özgür olmaktı. Krallığı uzun bir süre gezdim ve etrafıma bakmaya başladım. Hava kararmaya başlarken, benim de eve gitme vaktim geliyordu. Bu sefer geç kalmıştım ve kesinlikle cezayı hak etmiştim.

Koşar adımlarla malikanenin kapısına doğru yürüdüm. Gizli kapıdan içeri geçemezdim. Gizli kapımın yerini ailem öğrenirse hiç iyi olmazdı.
Eve girdiğimde beklediğim gibi, tüm ailem salona toplanmıştı. Hepsi endişeli gözüküyordu. Ama beni görünce sinirlenecekleri kesin.

Babam beni fark edince, hemen bağırmaya başladı. “Neredeydin bu saate kadar Pandora? Neden yanına kimseyi almadan evden ayrıldın?” diye bağırmasıyla irkilmiştim. Onu hiç böyle sinirli görmemiştim. Sinirli olan normalde annem oluyordu.

“Ben üzgünüm.. Sadece yalnız kalmak istedim baba.” Diye cevap verdim. Gerçekten de üzgündüm. Babamın böyle tepki vereceğini beklemiyordum. “Doğum gününe sayılı günler var. Kehaneti yazana kadar, dışarı yalnız çıkamazsın. Ya başka bir hayvan seni kaçırıp, türünün refahı için sahte bir kehanet yazdırırsa?” diye bağırarak konuşmaya devam etti. Kim bana bunu yapmam için zorlar ki?

“Göreceğim kehanet bizim refahımız için mi olacak? Farklı bir şey göremem mi?” dedim kafam karışarak. Konuyu tamamen değiştirmiştim ama dediklerinden de bir şey anlamamıştım.

“Başka bir türün refahı için, bir kehanet yazarsan...” diye bana parmağını salladı. Ama bir anda bu yaptığının farkına vardı ve derin bir nefes alarak, salonu terk etti. Kafamda bir çok soru varken, babam bir kez daha kafamı karıştırmıştı.

Şimdi kızgın gözüken annemle yüzleşme zamanıydı. Ama öncelikle ona sormam gerekliydi.

“Anne, babam ne demek istiyordu?” dedim yanına yaklaşarak. Annem de sıkıntılı bir nefes aldı ve kardeşlerimi salondan çıkardı.

“Pandora sana kızgınım şuan ama bilmelisin. Yazacağın kehanet kedi türünün refahı için olmalı.” Dedi ve yanıma yaklaşıp elimden tuttu. Koltuğa doğru götürdü ve oturmamı sağladı.
“Anne ya farklı bir türün refahı için bir kehanet görürsem?” dedim. Annem dik oturdu ve bana endişeli bir şekilde baktı.
“O zaman yine de o kehaneti, kedi türü için yazacaksın.” Dedi. Ama bu yaptığım sahtekarlık olurdu. Gerçi bir kehanet göremezsem, bunu zaten yapmak zorundaydım.

“Yani farklı bir türün refahı için, bir kehanet görsem de, kedi türü için yazmamı istiyorsunuz.” Dedim şaşırarak. Elini açıkta kalan saçlarına götürdü ve gri saçlarını karıştırmaya başladı. Gerginliğim daha da artıyordu. Zaten son günlerde yeterince gergindim. Bir de üstüne bu söyledikleri, daha da kötü olacağım.

“Bu kralımızın emri Pandora. Ona karşı gelemeyiz.” Dedi zoraki bir gülümsemeyle. Olamaz. O kurnaz kral neler planlamıştı böyle. Yine de umuyorum ki, bu türün refahı için, bir kehanet görürüm.

“Anne ya başka bir türün refahını görüp, onlar için kehanet yazarsam ne olur?” dedim sakin bir şekilde. Bu sorumdan sonra derin bir sessizlik oluşmuştu ve ben yutkunmuştum. Bu sessizlik beni korkutmuştu.

“Bizi, ailemizi yok ederler. Sakın böyle bir hataya düşme.” Dedi o da fısıldayarak.

YırtıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin