15.

99 12 0
                                    

Sabah odama giren yardımcılarım sayesinde uyanmıştım. Onların yardımı ile tekerlekli sandalyeme oturdum. Ardından rutin işlerimi hallettim. Saçlarımı tarayıp topladılar. Sade bir elbise de giyindirdiklerinden sonra, artık hazırdım. Ailemle kahvaltı etmem için, aşağı kata inmem gerekliydi.

Ailem son derece zengin olduğundan, benim için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlardı. Malikanemizde, ihtiyacım olan her şeyi yapmışlardı. Merdivenlerin yanında, yüzeyi düz olan yer yapmışlardı. O da benim merdivenim gibi bir şeydi. 

Yine de herkesten önce gelmiştim salona. Bir kaç dakika sonra ailem de gelmişti. En kötüsü de bu ailenin tek çocuğunun ben olmasıydı. İşe yaramaz biri nasıl bu evin varisi olur? Neden benden sonra hiç çocukları olmadı ki? Bunu düşündüğümde, kendimi hep suçlu ve işe yaramaz hissediyorum.

Keşke yürüye bilseydim. O zaman daha farklı olurdu her şey. Özel derslerimi bile evde aldım. Pek dışarı çıkmadım. Hiç partilere katılmadım. Çok merak ediyorum, o partilerin nasıl olduğunu. Kuzenim  bazen yanıma gelip anlatıyor bana neler yaşadığını. Kulağa güzel geliyor.

“Hanna neden daldın? İyi misin?” diyen annemin endişe dolu sesi ile, kafamı kaldırdım.

“İyiyim anne. Bir sorun yok. Gece pek uyuyamadım. Camıma ağacın dalı vurdu, rüzgardan dolayı.” Diye cevap verdim. Yalan değildi.

“Hayatım hemen hallederim.” Dedi babam da. İkisi de şefkat dolu. Beni hiç dışlamadılar. Benim onlardan başka hiç kimsem yok gibi.

Yağmurun dindiğini görünce, yemeğimi hızlı bir şekilde bitirdim. Dışarı çıkmak istiyordum. Evde boğuluyor gibiydim.

“İzninizle dışarı çıkmak istiyorum.” Dedim bir anda sessizliği bozarak. Annem camdan dışarı baktı ve itiraz dolu bir ses ile konuştu.

“Olmaz Hanna. Hava soğuk. Çok çabuk hasta oluyorsun zaten.” Dedi. Ama çok istiyordum dışarı çıkmak. “Anne lütfen. Çok az kalacağım. Arka bahçede olacağım.” Dedim. Anneme biraz yalvardıktan sonra, iznimi koparmıştım. 18 yaşındaydım. Benim yaşımdaki kızlar, baloya falan gitmeye izin ister, ben bahçeye çıkmaya.

Her zaman yanımda olan hizmetçi ile, aşağı inmiştim. Arka bahçede biraz gittikten sonra, çiçeklerin yanında gelip durdum. Islak toprağın ve karışık çiçeklerin kokusunu içime çekerken, biraz üşüdüm.

“Layla rica etsem bana bir şeyler getir. Üşüyorum.” Dedim. Layla hemen giderken, ben olduğum yerde duruyordum. Zaten gide bileceğim pek bir yer yoktu. Bahçenin dışında, büyük bir yeşillik alan vardı. İlerisinde bir orman vardı. Orada pek kimse olmadığından, bazen o yeşilliğin olduğu alana çıkıyordum. Tabi Layla ile birlikte. Bunu yalnız yapamazdım.


O alana bakmaya devam ederken, küçük bir köpek oradan çıkıp koşmaya başladı. Hatta benim bahçeme doğru geliyordu...

YırtıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin