Keyifli Okumalar...
(Bu bölümde küfürler vardır)
"Onuda uyandırmamız lazım öğlen yemeği saati geldi."
"Ama bizi sıkı sıkıya tembihledi. 'Eğer beni tatlı uykunun kollarından ayrırsanız hepinizin amına-'"
"Tamam Jisung gerisini tahmin edebiliyorum. Lix ve güçlü hayal gücü..."
"Başımda ne bok yiyorsunuz iki saat?"
Seungmin ve Jisung'un sesleri zaten tam dalamadığım uykumdan beni uyandırınca üzerimde duran yorganı diğer tarafa kaldırıp atmış ve çıplak ayaklarımı soğuk zemine basmıştım. Sabah nöbetinden geldiğim için bugün dinlenebilecektim tek yapmam gereken alınan içtimalara katılmak.
"Öğle yemeği saati geldi sabahta bir şey yemeden yattığın için seni kaldıracaktık ama bize gerek kalmadan sen kendin uyandın. Hadi yemeğe gidelim."
Seungmin sözlerini bitirmeden benim ranzadan kalkmam için geriye çekilince ayağa kalkıp yalın ayaklarla kaloriferin orada kurumak için koyduğum ucu körlenmiş botlarıma yürümüştüm.
"Siz gidin ben elimi yüzümü yıkayıp arkanızdan gelirim."
"Tamam ama gelirken dikkatli ol gece kar yağmış, eriyen karların suyu yollarda donmuş gene kaygan olmuş yerler."
"Gene mi ya! Ne zaman duracak bu kar? Hayır kendilerinden pek hoşlanmıyorumda!"
Jisung'la Seungmin aynı anda göz devirip koğuşun demir kapısına doğru yürümüşlerdi. Süper ikili!
Onların çıkmasıyla yere eğilip siyah botlarımı elime alarak geri yatağıma oturmuştum. Yeni uyanmışlığın bahşettiği şişik gözlerle yatağın altına attığım çorapları elime alıp ayağıma giydikten sonra askeri üniformamı üzerime geçirmiştim. Geriye sadece kuru, sıcak botları giymek kalmıştı. Vakit kaybetmeden botlarımı ayağıma geçirip bağcıklarımı sıkı sıkıya bağlamıştım.
Koğuştan çıkıp en yakın lavaboya gittiğimde bugün düne nazaran daha soğuktu. Soğuktanda, kardan da nefret ediyordum ve nefret ettiğim için bu soğuk şehirde askerlik yapıyordum. Ne demişler sevmediğin ot burnunun dibinde bitermiş. Gerçi bu söz benim durumuma söylenmezdi ama yinede benzerlikleri vardı.
Elimi yüzümü yıkayıp kurulandıktan sonra dışarıya çıkmak için koridora çıkmıştım. Dün benden sonra yağan kar etrafı gene beyaza bürümüştü. Diğerleri gibi yüksek değildi ama az denecek kadarda durmuyordu. Cebimde duran ellerimi cebimden çıkarıp dikkatli adımlarla koridordan geçerken gözüm Changbin'in odasına değmişti kısa bir süreliğine.
Acaba burda mı yoksa yemekhaneye gitmiş miydi?
Gözlerimi beyaz tahta kapıdan çekip camdan görünen karlı yola, dışarıya çıkmıştım. Her attığım adıma o kadar çok dikkat ediyordum ki bu dikkatimi sırtıma yediğim kartopu bozmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mareşal / Changlix \
Fanfiction{Tamamlandı} "Felix kalk lan denetleme varmış çabuk!" "Ya git başımdan bugün o karda kışta sabahtan akşama kadar komutanların kölesi oldum. Ben kalkmıyorum." "Minho komutan gelecek çabuk kalk, ne olur kalk." "Banane Jisung" Maalesef bananeyle kalmam...