15. Bölüm

3.2K 382 184
                                    

Keyifli Okumalar...

Bir saniye.

Iki saniye.

Böyle söyleyince kulağa hiçbir anlam ifade etmeden, sıradan, önemsiz bir takım söz öbeğinin yan yana gelerek basit cümle oluşturması gibi geliyordu fakat askeriyede bu kınadığımız, pek gerek duymadan hemencecik geçen iki saniye belkide şuan hayatta olmamda büyük çok büyük katkı sağlıyordu.

Sadece iki saniye. Iki saniye beni bu soğukta ayakta tutuyor, hislerimi hâlâ daha hissetmeme yardımcı oluyordu.

Bomba imha ekibi liderinin çevikliği, elinin hızıyla bombanın patlamasından, mareşalın keskin ve dikkatli gözleriylede yan taraftan silah ateşlenmeden soğuk mermiyi vücudumda hissetmeden sonanda kurtulmuştum.

Hayatımda bu kadar adrenalini ilk defa bu gece, askeriyede yaşamıştım.

pkı diğer ilklerim gibi.

"Askerler!"

Changbin gür sesiyle etrafta dolaşan askerlere seslendiğinde bu korkunun şuanlık bitmiş olmasıyla dizlerimin bağı çözülmüştü. Bedenim sonbaharda ağaçtan savrularak düşen turuncu, solmuş yaprak gibi yere, kar dolu zemine düşmüştü.

Askeri botların sesi giderek yaklaştığında Rana'nın kendi dilinde söylediği şeyler kulağıma geliyor lakin anlamıyordum. Dünyam sanki bu gece başıma yıkılmış gibi öylece oturmuştum soğuk ve sertleşmiş kara.

Siyah dişli askeri botların birazı arkamdan birazı önümden geçerek beni aralarında bıraktığında ellerimi bir askere göre uzun, bir sivile göre kısa olan saçlarıma attığımda hem önümden hem arkamdan zamanlı olarak askerler geçiyordu.

Bomba imha ekibinin lideri bombayı Rana'nın üzerinden alır almaz Rana ağlayarak bana koşmuş ve küçük kollarını boynuma dolamıştı. Küçük bedeni göğsüme çarptığı an transtan çıkmış gibi irkilmiş ve ellerimi onun narin, titreyen bedenine dolamıştım.

Geçmiş miydi?

Bitmiş miydi?

Yaşıyorduk ha..?

"İyi misiniz?"

"Evet komutanım."

"Felix, sen?"

Changbin'in gözlerini şuana kadar hiç görmediğim kadar kötü gördüğümde dudaklarım ayrık bir şekilde kafa sallamıştım. Çekik gözleri iki duyguyu aynı anda gösterebiliyordu. Birincisi endişe, ikincisi ise saf öfkeydi. Gözleri o kadar sert bakıyordu ki sanki bu bombayı ben göndermişim gibi korkmuştum siyah irislerinde.

Karanlık gecede ay ile yarışacak derecede siyah hareleri parlıyordu.

"Sen kızı revire götür, yaralarına baksınlar, sıcak içecek versinler. Sizde onu götürün. Ben gelene kadar hiç kimse onu sorgulamasın! Onu bizzat ben sorgulayacağım!"

Mareşal / Changlix \Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin