26.02.2022
10:37
"Konuşulmayan acı kalbi parçalar."
-Shakespeare
***
Yeni yılın ikinci haftasında-günlerin hızını asla anlamadım-soğuk bir sabah,aynadan kendimi inceliyordum.Her halde,aciz hayatımın hiçbir anında maddi ve manevi varlığım bu denli zıt olmamıştır.Taehyung'la sokakta buluştuğum bir akşamın ertesi;sanki yanı başımda ve bana çocukluğundaki yaramazlığını anlatıyor hala,gülüşü gözlerimin önünden hiç ayrılmamış ki ben yaşadığımı hissediyorum böylece,oysa ayna bana ölümden bir parça yansıtıyor.
Günlerce aç kalmış,çöplükleri kendine ev yapmış bir kimsesizdim sanki.Sinir oldum,canım sıkıldı.
Uzun bir süre kimsesizliğimi inceledim galiba,Namjoon çık artık diye bağırmaya başladı."Çıkıyorum,çatlama be!" diye kibarca karşılık verdim ona,her şey tıkırındaymış gibi.
Hüznünü paylaşmış olmam ona biraz olsun iyi gelmişti farkındaydım ancak hiçbir şey anlatılmamış gibi davrandığından ona ayak uyduruyordum.Zaten aksi halde de nasıl davranacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu.
"Saatler oldu resmen Jeon,artık neler yaptıysan..."
"Ben sen miyim dingil!"Güldü tepkime,kapı pervazına yaslandı.Gözleri çıplak üst vücudumda dolaştıkça gülüşünün solduğuna şahit oldum.
"Jeongguk-"
"Farkındayım."dedim hemen.Bir iskelete dönüşüyorum.
"Düzgün beslenmen gerek,uyumuyorsun da-"
"Namjoon biliyorum,lütfen."Sustu,onun da canını sıktım biliyorum.Ne yazık ki,hoşuma gitmeyen durumları dostumla dahi konuşmayı sevmiyordum.Üstelik bu durum oldukça farkında olduğum,kontrol etmeyi beceremediğim bir durumdu.Bak yine sinir oldum.
En kötü yanı ise bugün Doktor'la görüşeceğim ve beni rahat bırakmayacak,biliyorum.Akşam vakti Taehyungum'la sokakta buluşma saatim gelene kadar azap içerisinde olacağım.Sıradan bir gün olacak aslında,pozitif bakış.Ayrıca inci küpeli bey olmasa,sıradan günlerimin her bir anı ızdıraplı geçerdi.
Sınav saçmalıkları yaklaştığından dersler oldukça yoğun geçiyordu son günlerde.Ne bu yoğunluğa ne de sınıf ortamında bulunmaya tahammülüm vardı.En ufak bir fırsatta kendimi kuytu köşede soluklanırken buluyordum.Taehyung ile mesajlaşmalarımızın üstünden geçiyorum,soluklanmak amma güzel şey!Gözümün önündeki cümlelerin onun tarafından kurulduğunu bilmek dahi kelebeklerimi uçuşturuyordu.
Kitapçıya gittiğim günlerin akşamında,aynı sokak lambasının altında bekliyordu beni.Görüntüsü zihnimi de defterimi de dolduruyor olmasına rağmen her gördüğümde içim burkuluyordu.Zor ama güzel bir his.O da böyle hissediyor mudur?Çok zor ama o kadar güzel ki şerefle katlanacağım bu duyguya diyor mudur benim gibi?Diyormuş,öyle hayal ettim.Gülümsetti bu beni,telefonumun kararmış ekranında yansımamı gördüğümde fark ettim.Kimsesiz yansımam hiç hoşuma gitmedi yine,soldu hemen gülümsemem,sinir oldum.
Küçük bir Bey'im ben hala ama çok güzel gülmüyorum Taehyung.En son ne zaman öğün denilecek bir şeyler yediğimi hatırlamıyorum.Yemekleri düşününce dahi keyfim kaçıyor,kontrol edemiyorum.Üzgünüm Taehyung.Çok güzelsin ve ben yanına yakışmıyorum.Acı verici düşüncelerim senin de aklına geliyor mu?Gizli olduğunu düşündüğün her yan bakışında başka bir çirkin yanımı görüyor musun?İçim içimi yiyor.Zavallı yüreğim,hastalıklı zihnimin çocukları bu korkutucu kuruntular ve seni rahat bırakmayacaklar artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
papatyalar || taekook
FanfictionMorumsu bir gökyüzü;altında papatyalar,uçuşan kelebekler ve kuduzlar.