Part 17 ESRARENGİZ ZİYARETÇİ

22 1 0
                                    


13. BÖLÜM


( ESRARENGİZ ZİYARETÇİ )



Sabah Gigi'yi bahçede güvercinlere yem verirken bulmuştum. Güvercinler Gigi'nin çevresini sarmış attığı buğday tanelerini yiyorlardı. Bir kısım güvercinler kanat çırpıyor, Gigi'nin çevresinde uçuşuyordu. Gigi'nin omzuna konan güvercinin ona ne kadar alışık olduğu belliydi. Öğleye doğru köşkün kapısında Melike ablam belirmişti. Bana dönerek:


-Bu gece de uçtu mu? Bu güvercinlere de fazla taktı. Gün boyu onları besliyor, köşkün çatısı güvercin bokundan bembeyaz oldu. Gigi hastaneye gider gitmez bu kuşları da başımdan def edeceğim.


Bir hafta sonra Gigi biraz daha iyileşmişti. Köşkün bahçesinden gül topluyor, salondaki vazoya yerleştiriyor, odasında gün boyu bir şeylerle ilgileniyordu.


Artık okulların açılmasına bir hafta kalmıştı. Yavaş yavaş İzmir'e gitmek için hazırlanıyordum. Bir taraftan da Gigi'yi düşünüyordum. Tek başına köşkte nasıl kalacaktı? Her zaman Melike ablam onunla ilgilenemezdi. Onun da evinde işleri oluyordu ve eşine karşı sorumlulukları vardı. Ya Gigi yalnız kalınca başına bir şey gelirse?


Birkaç gün sonra Gigi yine uçmayı denemişti. Onu pencerenin önünden güçlükle çevirebilmiştik. Bu olaydan sonra Süleyman eniştem köşkün bütün camlarını tahtalarla çivilemişti. Artık Gigi'nin kendini pencereden atması da mümkün değildi. Melike ablam, Gigi'nin sürekli odasında kapalı tutulmasını ve hatta gerekirse ellerinin zincirle bağlanması gerektiğini savunuyordu. Bense buna şiddetle karşı çıkıyordum. Gigi'nin özgürlüğünü kısıtlamaya hiçbirimizin hakkı yoktu.


Olay unutulmadan Gigi bu kez kendini ikinci kattaki balkon korkuluklarından aşağı bırakmıştı. Ayağı kırılmıştı. Kâhya Nedim Efendi'yle birlikte onu Bandırma'ya hastaneye kaldırmıştık. Gigi'nin ayağının röntgeni çekilmiş ve alçıya alınmıştı. Bir süre hastanede hiç kımıldamadan yatması gerekiyormuş. Melike ablam ona akşamları refakat ediyordu. Melike ablamın olaylardan ve hastane ortamından olacak sinirleri iyice yıpranmış ve harap olmuştu.


Üniversiteler açılalı bir hafta olmasına rağmen hala İzmir'e gidememiştim. Burada daha fazla kalamazdım. Dersler çoktan başlamıştı ve bu sene son sınıfta okuyacağım için devamsızlık yapmamam gerekiyordu. Kararımı vermiştim bu pazar gidecektim. O akşam köşkte eşyalarımı toparlamak bana büyük bir acı ve garip bir hüzün veriyordu.


 Bir hafta sonra İzmir'e giderken, Gigi'nin kaldığı hastaneye uğramıştım. Gigi uyuyordu ve ablam başında bekliyordu. Ablamla Gigi hakkında konuşmuş ve Gigi'yi yalnız bırakmayacağına dair söz almıştım. Biraz sonra Gigi uyanmıştı. Beni görünce gülümsemişti, ona köşkün bahçesinden topladığım, çok sevdiği sonbahar güllerinden getirmiştim.


Vedalaşırken durgunlaşmıştı. Benimle de konuşmuyordu, gözleri dolu dolu oluyor ağlayamıyordu. Belki ağlasa içindeki sıkıntıları atacak hissine kapılıyordum. Hastanenin bahçesinden Gigi'nin kaldığı odaya başımı kaldırıp son defa bakmıştım. İçimde tarifsiz bir ses Gigi'nin pencereden el salladığı şeklinde haykırıyordu. Ve yine ümitsiz bir his Gigi'nin sağlığı giderek kötüye gidiyordu.

SİSLİ GÖLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin