Part 29 DİDO SALAMİS

17 2 0
                                    


20.BÖLÜM


(DİDO SALAMİS)


 


Otobüsten iner inmez saatime baktım. Kış mevsimi olduğu için karanlık erken çökmüştü. Gönen yolunun sağında ve solunda bulunan benzin istasyonlarındaki ışıklar yanıyordu. Köye doğru süzülen yolda yalnız adımlarla yürüyordum. Karanlık mezarlıktaki servi ağaçları içimi ürpertmiyordu artık. Ölümden ilk kez korkmuyordum. Korkularım, bir gün köşke hazan mevsiminin çökmesi ve Gigi'yi bir daha göremeyecek oluşumdu. İlk defa köşkte Gigi beni karşılamayacaktı. Gigi'nin ölümü içimde durultmaya çalıştığım denizleri tekrar coşturuyordu. Yolun solundaki çocukluğumda taşladığım armut ağacı kadar, köprünün hemen ilersindeki su kuyusu hep aynı yerindeydi. Oysaki ben ateşböcekleri gibi hep ışığa koşuyordum. Köy korusundan geçerken duyduğum baykuş sesleri artık benim için anlam ifade etmiyordu. Korku bu defa ne kadar komikti. Komik bir gerilim filmi gibi karşılamıştı beni. Biliyordum biraz sonra sinemada ışıklar yanacak beyazperde ve tüm gerçeklik göz önüne çıkacaktı. Ne kadar başım dik ve cesurdum, hiçbir şey hayata güvenimi sarsamazdı şimdi.


Köşkün kapısından girerken kalbim yerinden fırlayacak gibiydi. Köşke giden çiçekli yol lambalarla aydınlatılmıştı. Şaşkın bir şekilde etrafı inceliyordum. Elimdeki bavulu posta kutusunun yanına bırakarak ağır adımlarla köşke doğru yürümeye başlamıştım. Oyun içinde oyun mu vardı? Yoksa biraz sonra tüm ışıklar yanacak, kendimi sahnede mi bulacaktım? Gigi de olacaktı orda ve "Sana şaka yaptık." diyeceklerdi belki de... Köşke doğru adımları hızlandırmış, koşmaya başlamıştım.


-Gigi ben geldim. Besim'in geldi. Bak gece yarısı da değil. Gece trenlerini zamansız bekleme artık. Her tren sesi seni heyecanlandırmasın, demiştim Gigi. Yoksa yine pencerenin önünde beni beklerken uyuya mı kaldın? Merak etme Gigi bu defa geç kalmadım. Bugün doğum günün de değil. Gigi, köşkün tüm ışıkları yanıyor. Neler oluyor bize?


Köşkün bahçesine birçok araba park edilmişti. Yoksa Almanya'dan annemler mi dönmüştü? Köşkte büyük bir parti mi veriliyordu bu akşam? Belki de müzik eşliğinde danslar ediliyordu içerde.


Ama niye hiçbir görevli karşılamıyordu beni? Köşkün basamakları mı çoğalıyor adımlarım mı geri geri gidiyordu. Belki de bu kadar sürprize alışık değildim. Biri çıkıp açıklasındı artık her şeyin bir oyun ve şaka olduğunu. Bütün herkes gülse de bana razıydım.


İçeriden gelen sesle yerimde donakalmıştım. İçeride Kuran-ı Kerim okunuyordu. Çocukluğumdan beri alışkındım bu sese; bilirdim bütün köy kadınları bir eve toplanınca ya cenaze tebarekesi ya da mevlit okunurdu. Yine bilirdim ölülerin ardından Kuran-ı Kerim okunduğunu, Gigi ölmüştü. Doğru olamazdı bu Gigi ölemezdi.


Köşkün kapısından içeri adım attığımda şaşkındım. Köşkün geniş salonu, ikinci kata çıkan merdivenler köy kadınlarıyla doluydu. Ortada yaşlı bir kadın ve yardımcısı önlerindeki rahlenin üzerinde Kuran-ı Kerim okuyorlardı. Herkesin yüzünde bir hüzün, takınması beklenen rol vardı. Melike ablam beni görünce kalabalığın arasından sıyrılarak yanıma gelerek bana sımsıkı sarılmıştı.


-Başımız sağolsun Besim, Gigi öldü.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 09, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SİSLİ GÖLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin