12.BÖLÜM
(KARABAKAL KUŞU)
Gigi Sisli Göl'den döndükten sonra kimseyle konuşmamıştı. Arabadan iner inmez köşke yönelmiş, odasına kapanmış, o akşam hiçbir şey yememişti. Saat sekizde Melike ablam gelmişti. Ablamı kapıda karşılamıştım. Merak etmişti ve Gigi'yi sormuştu Gigi'nin odasına girdiğimizde uyuyordu. Birlikte odama çıkmıştık. Ablama Sisli Göl'de olanlardan bahsetmiştim. Gigi'deki değişiklere o da şaşırmıştı. Hatta olaylara inanamamıştı. Gigi'deki değişiklikler ablamı da etkilemiş, onu endişelendirmişti. Ablam o gece köşkte kalmıştı. Ablam genç kızlık odasında kalmak istemişti. Ablam odasına gittiğinde kitap okumayı denemiş, ama kendimi verememiştim. Kitabı elimden bırakmış, Gigi'yi düşünmeye başlamıştım. Tam bu sırada kapım çalmıştı. Gelen Melike ablamdı. Elinde boş bir sürahi vardı. Odamda su olup olmadığını soruyordu. Odamda su kalmamıştı. Melike ablam su almak için alt kattaki mutfağa yöneldiğinde canım müzik dinlemek istemişti. Radyo istasyonlarından birinde hafif melodiler bulmuştum. Az sonra koridordan gelen ayak sesleri, salonda yankılanıyordu. Birisi çok hızlı koşuyordu. Kapıda ablam:
-Gigi odasında yok.
-Ne! Olamaz, iyice baktın mı?
-Evet, odasında değil, üstelik köşkün giriş kapısı açık bırakılmış.
-Dışarı çıkmış olmalı.
Dışarıya çıktığımızda şiddetli bir rüzgâr esiyordu. Gökyüzünü kara bulutlar kaplamıştı, yağmur yağacaktı. Köşkün bahçesini, samanlıkları, ahırları, her yeri aramıştık. Ama onu hiçbir yerde bulamamıştık. Gecenin bu saatinde nereye gitmişti?
Köşkün dış bahçe kapısı açık bırakılmıştı. Sokağa çıkmış olmalıydı. Gigi bu kapıyı nasıl açmıştı? Çünkü köşkün dış kapısı zor açılırdı. Ablam:
-Yine Sisli Göl'e gitmeye kalkmasın?
-Sisli Göl'e mi? Hayır, bu imkânsız. Oraya bu haliyle günlerce gidemez.
Köydeki ışıklar sönmüştü. Her yer çok karanlıktı. Rüzgâr daha şiddetli esmeye başlamış, bizi sürüklüyordu. Ablama köşke dönerek kandil almamız gerektiğini söyledim. Köşkün bahçesi çok karanlıktı. Gözlerimizin karanlığa alışması kolay olmamıştı. Salonda güçlükle bir kandil bulabilmiştik. Kibrit çakıp kandili yakmıştık. Kandilin alevi yükselmişti. Biraz kısarak, camı takmıştım. Ablam "Bir kandil de yukarıda bizim odada olacak." diyordu. Ablam az sonra elinde bir kandille dönmüştü.
-Kahretsin yağı yok. Benden başka kimse bu kandillere yağ koymaz ki.
Aklımıza Gigi'nin odası gelmişti. Gigi'nin odasında daima gaz yağı bulunurdu. Çünkü Gigi, kış aylarında sobayı yakmak için kullanırdı.
Köşkten ayrıldığımız sırada yağmur başlamıştı. Rüzgâr eskisi kadar şiddetli değildi. Köyün dışına çıkmıştık, üzüm bağlarına doğru yönelmiştik. Gigi bağ evinde olabilirdi. Gigi'yi daha önce defalarca üzüm bağlarında yakalamıştık. Gigi, Sisli Göl'e gitmek için yıllarca evden kaçmaya çalışmıştı. Onu birçok kez tren istasyonundan ve otobüs durağından çevirmiştik. Onun Sisli Göl'e gitmesine yıllarca engel olmuştuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİSLİ GÖL
RomantiekSİSLİ GÖL 1.BÖLÜM (EVE DÖNÜŞ) Otobüsten iner inmez saatime baktım. Oldukça geç bir vakitti. Yorucu bir yolculuğun ardından, uzun bir gece yürüyüşünün beni beklediğini biliyordum. Gece oldukça serindi, Kapıdağ’dan kopan rüzgâr hoyratça dolanıyor, saç...