26;

237 48 17
                                    

"Bunu yapmaya hakkın yoktu!"

Minho öfkeden kudurmuş bir şekilde karşısındaki Chan'a bağırıyordu.

"Özel alanımı işgal ediyorsun benim bu konuda ne kadar hassas olduğumu bildiğin halde ve üstüne üstlük gelip bana benim iyiliğim için olduğunu söylüyorsun."

Minho sinirden titrerken gülmeye başladı.

"Bana zarar verdiğini fark etmiyor musun?! Chan önce evimi karıştırıyorsun sonra, sonra bir yabancı ile evime geliyorsun ve bunları yaparken bana haber bile vermiyorsun!"

"Minho dinler misin beni lütfen-"

"Seni daha fazla dinlemek istemiyorum  çıkın evimden hemen defolun!"

Chan sinirden kıpkırmızı olmuş arkadaşına/hastasına bakarken onun için daha çok endişelenmeye başlamıştı.

Tamam haber vermeden başka bir doktor arkadaşını buraya getirmek iyi bir fikir değildi ama Felix'in hastayı, Minho'yu, görmesi gerekiyordu.

Chan son kez yalvaran gözlerle arkadaşına baktı.

"Minho kendine zarar veriyorsun, görmüyor musun ne haldesin bırak sana yardım edeyim."

"Ben, ben her iyileşmeye başladığımda işleri daha da yokuşa sürüyorsun ve ben başladığım yere geri dönüyorum."

Genç çocuk artık arkadaşı ile konuşuyor gibi değil de daha çok kendi kendine konuşuyor gibi bir hâl alıp yatağına oturdu ve dirseklerini dizlerine yaslayıp başını ellerinin arasına aldı.

"Ben sadece yeni öğrendiğim şeyleri, hisleri anlamlandırmaya çalışıyorum. Bu dört duvar arasında olmaktan çok mu mutluyum sanıyorsun?"

Chan bütün dikkatini ona vermişti ve salonda oturan Felix'de seslerin kesildiğini duyunca yerinden kalkıp odanın kapısına gelip sessizce Minho'ya bakmaya başlamıştı.

"Asla aşık olamayacağım, ki aşk diye bir şey varsa, asla sevdiğim kişiyle dışarıya rahatça çıkmayacağım, arkadaş çevrem olmayacak, onlarla rahatça gezip dolaşamayacağım..."

Minho sonunda kızarmış gözlerini halıdan çekip Chan'a sabitledi ve sinirle soluyup konuşmasına devam etti.

"Bunları isteyerek mi yapıyorum sence ha?!"

Yerinden kalkıp Chan'a yaklaştı.

"Sence bu halde olmayı ben mi istiyorum Chan söylesene!"

"Minho yardım etmek istiyor-"

"Benden gizli günlüğümü okuyarak mı ya da deli olduğumu düşündüğün için başka doktor arkadaşını çağırarak mı?"

Chan'in şaşkınlıkla ağzı aralanırken Minho kaşlarını çatmıştı.

"Ne oldu? Fark ettmediğimi mi sandın?"

"Minho özür dilerim ama ben, sen orda o kişiden bahsedince-"

"Ne sandın lan!? Ne sandın?! Kafamdan uydurduğumu mu?"

Minho sinirle arkasını dönüp kahkaha atmaya başladı.

"Asıl deli olan sensin. Sen, sen çıldırmışsın. O kadar şeyi nasıl kafamdan uydurabilirim? Peki hadi Hyunjin'i uydurdum gittiğim uçurum, Onu da mı uydurdum amına koyayım?! Yok mu lan öyle bir yer söylesene!?"

"Minho..."

"Ne Minho lan ne Minho?!"

"Tek başına gitmiş olabilirsin."

Minho'nun artık sabrı iyice taşmaya başlamıştı sonunda Chan'i yakasından tutup odasından dışarıya attı sinirle.

"Orospu çocuğu bilmediğim bir yere, daha önce gitmediğim yere nasıl tek başıma gideyim? Siktir git lan evimden!"

Felix şaşkınlık ve tedirginlik ile Chan'in kolunu tuttu ve yavaşça kulağına eğildi.

"Chan sinir krizi geçiriyor işler daha da çirkinleşmeden gidelim sakinleşince yine geliriz şu an kimseye hiçbir şeyin bir faydası olmayacak."

Chan başını sallayıp onu öldürmek istermiş gibi bakan Minho'ya döndü.

"Tamam, tamam gidiyorum şimdi ama yine geleceğim."

Minho olduğu yerde durup kapıya giden ikiliyi sessizce izledi. Kapı kapanınca olduğu yere çöküp ağlamaya başlamıştı bile. Ne kadar süre orda kaldı bilmiyordu ama kapı çalınca sinirle yerinden kalktı.

İlk defa kim olduğuna bakmadan kapıyı hızla açtı.

"Sana buraya bir daha gelme- Hyunjin..!"

silent cry; hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin