03

7.8K 174 12
                                    

Eve girdiğimizde bizi karşılayan Eflah'ın annesi, Naz Teyze olmuştu. Güler bir yüzle kapıyı açmış, bana sarılmıştı. Ben de Naz Teyze'ye sıkı sıkı sarılmıştım. Onu çok özlemiştim doğrusu. Genelde çok sık görüşemiyorduk fakat Naz Teyze'nin yeri bende çok ayrıydı. Annemle abimin kaybından sonra uzaklaşmıştık, o daha kendi içinde yaşamaya ve kendiyle yaşamaya başlamıştı. O zamanlar çok küçük olduğum için ne yapacağımı da bilemediğim zamanlardaydım. Beni o zamanlardan Naz Teyze ve Eflah kurtarmıştı. O zamanlar onlarda geceye kadar hep kalırdım. Bazen uyuyakalırdım, babamlar beni almaya gelmezdi. Bazen de Eflah beni eve bırakırdı. Ama hatırladığım en önemli şey Naz Teyze'nin bana olan ilgisi ve sevgisiydi.

Ondan ayrıldıktan sonra içten bir gülümsemeyle Eflah'a doğru dönmüştüm. Onun da yüzünde aynı gülümseme hakimdi. O da annesini öptükten sonra üstünü değiştirmek isteyerek üst kata, odasına çıkmıştı. Naz Teyze'yle biraz sohbet ettikten sonra ben de ayaklanarak ona yardım etmeye kalkmıştım.

Naz Teyze, ocakta bir şeyler karıştırırken ben, önümdeki malzemelere bakıyor ve Naz Teyze'nin birkaç kez tekrar ettiği aynı şeyleri hatırlamaya çalışıyordum.

"Kızım oyalanmasana, bak annenler gelecek."

Dudağımı ısırarak ona döndüm. "Naz Teyze," diye mırıldandım. "Ben yine unuttum galiba ne yapmam gerektiğini."

Naz Teyze, sahte bir kızgınlıkla bana baktı. Yemek yapmayı bilmiyordum, daha doğrusu beceremiyordum. Şimdiye dek evde tek kaldığım zamanlarda kendime kadar yemek yapmaya çalışma denemelerim oluyordu ama ya yakıyordum, ya malzemeleri unutuyordum ya da bir yerde hata yapıyordum. Bu sebeple yemek yapmaktan uzak dursam da basit şeyleri bari yapabilmeliyim ve Naz Teyze'ye yardım etmeliyim diyerekten mutfağa girmiştim fakat elim kolum bağlanmış gibiydi ki ben üniversite sınavında bile böyle değildim.

Naz Teyze, ocağın altını kıstıktan sonra yanıma geldi. "Bak Alisa, şu biberleri ince ince doğraman gerekiyor. Ardından mantarları. Ben soğanları doğramıştım, ağlatmayacağım seni, merak etme," Bilmiş bir şekilde yandan bana baktı. "Sana verdiğim malzemeleri küçük küçük doğra, sonra kremayla pişireceksin."

Başımı salladım, Naz Teyze gülerek yeniden ocağın başına geçti. Ben de bu sırada derin bir nefesi ciğerlerime çekerek bileğimdeki tokatla birlikte uzun, sarı saçlarımı tepemde bir at kuyruğu şeklinde topladım ve büyük bıçağı elime aldım. Bıçak elimdeyken parlak yüzeyinden kendi görünüşüme baktım ve ardından tahtanın üzerindeki sebzeleri küçük küçük doğramaya başladım.

Ne kadar süre geçmişti bilmiyordum ama önümdeki sebzeleri doğramayı bitirmiştim. Bu esnada Naz Teyze de ocaktaki yemeği bitirmiş olacak ki ocağın altını kapattı ve bana dönerek son defa yapacaklarımı tembihledikten sonra masayı hazırlamaya mutfaktan çıktı.

"Tamam, Alisa. Yapabilirsin." diye mırıldandım. Buraya kadar her şey normaldi. Neticede sadece sebzeleri doğramıştım fakat bu saatten sonra kremayla nasıl yapacağım ya da sebzeleri nasıl kavuracağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Naz Teyze'yi de yeniden çağırmak ve beceriksizliğimi yeniden gözler önüne sermek istemediğimden telefonumdan hızlı bir şekilde yapılışına baktım. Bu esnada soğanları falan kavurmuş, kremayı eklemiştim.

Bildirimlerden Eflah'ın hesabını görmemle dudağıma bir gülümseme yerleşti ve mesajı açtım.

@eflahvolan:
Tanışıyor muyuz?

@kimoldugumsir:
Sen beni tanımazsın.

@kimoldugumsir:
Ama evet, ben seni tanıyorum.

AKREBİN ZEHRİ (YARI TEXTİNG) +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin