Evde durmaktan dolayı sıkıntıdan patladığım zamanlardaydım. Doğa'dan ya da bir başkasından hala ses çıkmamıştı. Evde bu şekilde kaderimi beklemek saçma bir şey olduğundan dolayı sabah yürüyüşüne çıkmıştım. Evin civarındaki yürüyüş yolunda yürümüş, yol boyunca müzik dinlemiş ve ardı arkası kesilmez düşüncelerin arasında boğulmuştım. En sonunda fazla terlediğime kanaat getirerek yeniden eve döndüğüm sırada, evin önünde gördüğüm arabayla kaşlarım çatılmıştı.
"Bu ne şimdi?"
Tepeden sıkı bir at kuyruğu şeklinde topladığım saçlarımı iki elimle daha da sıkılaştırırken dudaklarım arasından bir soluk verdim ve evin bahçesinde yer alan sandalyelerden birine geçmiş olan Yarkın'la göz göze geldim.
"Alisa," Oturduğu yerden kalktı. Adımlarım, onu görünce durakladığından hareketsiz kaldığım yerden yeniden toparlanarak ona doğru adımladım. Pek hoş bir halde olduğum söylenemezdi, hatta neredeyse berbat görünüyor olmalıydım. Terden saçlarım birbirine yapışmış, yüzüm nemlenmiş olmalıydı. Üstümdeki sporcu sütyeni ve bacaklarımı saran tayt, yürüyüşten ya da bir spordan geldiğimi belli etse de eve gelirken aklımda olan tek düşünce bir an önce duşa girmek olmuştu. Fakat biraz daha sekteye uğrayacak gibi gözüküyordu.
"Konuşma isteğinde gerçekten ciddiymişsin, Yarkın," dedim oturduğu sandalyenin tam karşısındaki sandalyeye geçerken. Bir an önce ne zırvalayacaksa dökülsün ve ben de duşa gireyim istiyordum.
O da karşıma oturdu. "Beni tanıyorsun, içim rahat etmezdi."
Artık tanımıyordum.
Ama bunu dillendirmedim, büyük ihtimal gözlerimden okunuyordu zaten.
"Ben gidiyorum," diyerek başladı cümlesine. Böyle bir giriş beklemediğimden ötürü kaşlarım çatıldı. Bana bakmak yerine masanın üzerinde kenetlediği ellerine bakıyordu. "Kıbrıs'a."
"Sebep?" Sesimi sert çıkarmak istememiştim ama engel olamamış olmalıydım.
"Her şeyden önce ailem orada, biliyorsun. Abim, yeni bir iş kurmuş, aile işi olacak. Beni de çağırıyorlar."
"Benim tanıdığım Yarkın, ilk önce okulunu bitirmeyi bekler, sonra nerede ve hangi pozisyonda çalışacaksa işte o zaman giderdi."
Gülümsedi. "Tanıdığın Yarkın da bu olayla birlikte değişti, Alisa." Oturduğumuzdan beri ilk defa başını kaldırarak gözlerime baktı. "Ben böyle biri değildim, o an nasıl oldu anlamadım. İnan, sana bunları anlatmak istemiyorum, yaptığım şeyi haklı da çıkarmaz, zamanı geri de almaz. Ayrıca bu iğrenç konuşmayı da yapmak istemiyorum. Ama yine de anlatmam gerekiyor. Kendimi çok suçlu hissediyorum, tahmin ettiğimden daha fazla etkilendim."
Sessiz kaldım ve anlatacaklarını duymayı bekledim.
"İstanbul'a ilk geldiğimde, burada ne bir tanıdığım vardı, ne de doğru düzgün sizin gibi konuşabiliyordum. Ama bu süreçte yanımdan asla ayrılmadın, Alisa. Her şeyden ve herkesten önce sen benim için çok değerliydin, hala daha öylesin fakat seni değerli bile görmeyi hak etmiyor olmalıyım şu an," Güldü. "Seni tanıyalı yeni olmuştu ama yine de sanki yıllardır sürüp giden bir yakınlığımız varmış gibi hissetmiştim. Sen bana hiçbir zaman yabancı gelmemiştin, sanırım bu yüzden, senden hemen hoşlanmıştım."
Evet, hazırlıkta Yarkın'ın bana olan duygularının farkındaydım. Fakat görmezden gelmiştim, belki geçici bir hevestir ve yerini arkadaşlığa bırakır diye. Fakat bu gerçekleşmemişti ve bir yılın ardından, bana hislerini söyleyerek açılmıştı.
"Güzel bir arkadaş grubumuz vardı. Başta bunu bozmak istemedim. Sanki sana olan duygularımı açık etsem her şey tuzla buz olacakmış gibiydi. Buradaki dünyam çok güzeldi, her şey toz pembeymiş gibiydi. Zaten seni gördüğüm zaman kötü olan şeyleri de unutuyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKREBİN ZEHRİ (YARI TEXTİNG) +18
RomanceAlisa Haza, kendi halinde yaşayan genç bir kızdır. Neredeyse onu kardeşi olarak gören Eflah Volan'a bir gün sinirlenerek anonim bir hesaptan mesaj atar. Ve o günden sonra da hiçbir şey eskisi gibi olmaz. ©diavisiolla, 2022.