VI

16 0 0
                                    

''Peri kızı, ben buradayım.''

Buradaydı evet. Onu görebiliyordum, kokusunu içime çekebiliyordum, bedeni tam karşımda duruyordu. Ancak neden onu hissedemiyordum? Eskiden kalplerimizin birbirine görünemez bir halatla bağlı olduğunu düşünürdüm. İki kalp arasında kimsenin göremediği, bilmediği şeyler olduğunu hayal ederdim. Mesela ben ne zaman üzülsem Eren bunu hissederdi. Ne zaman onu görmek istesem tam gözlerimin önünde, olması gerektiği yerde dururdu. Gözlerimin tam içine bakar, dünyanın en güzel gülümsemesini bahşederdi. O bana baktığında, kalbimin üstüne sıcak süt dökülmüş gibi hissederdim. Şimdi neden kalbimi avuçlarının arasına alıp, eziyormuş gibiydi?

''Ben gitsem iyi olacak, iyi akşamlar.''

Arkamı döndüm ve onunla birlikte içimden kopup giden bazı şeyleri de geride bıraktım. Bu sefer ağlamadım, göz yaşlarım ne kadar akmak için zorlasa da sıktım kendimi ve belki de hayatımda ilk defa içimden geldiği gibi davranmadım. Artık bazı konularda büyümeliydim.

Eren'in bana hala değer verdiğini biliyordum. Aksi taktirde böyle davranışlar sergileyecek biri değildi. Ancak bu değerin ne olduğunu çözemiyordum. Kız kardeşi gibi görmediğine emindim, bir zamanlar en yakın arkadaşıydım ama bu arkadaşlık biteli çok uzun yıllar olmuştu. Tabii tüm bunları bildiğim gibi, benim ona hissettiğim duygularla da bana bakmadığını biliyordum. Hayatında beni konumlandırdığı yeri kendisi de bilmiyordu.

Eve girip odama çıktığımda kendime bir süre soluklanmak için zaman verdim. Bunları düşünmek istemiyordum, şimdi olmazdı. Bunca zaman sonra belki de daha yeni kendi kendime gelebiliyorken tekrardan eski halime dönemezdim. Ben iyiydim ve iyi olarak kalmalıydım.


Devam eden günlerde bizimkilerle mesajlaşmak dışında hiç görüşmeden kendimi odama kapatarak sadece yazmıştım. Kızlar alışverişe gitmiş, hep beraber birkaç yemek yemişlerdi. Tatile çıkmadan önce ki günün akşamında ailelerle de toplanmışlardı ancak ona bile katılmamış, kendimi tamamen tüm dünyadan soyutlayarak kitabıma odaklanmıştım. Nihayetinde ise Fethiye'ye yola çıkmadan birkaç saat önce final cümlelerimi yazarak romanı noktalamıştım. Tam bir yıl dört ay boyunca yazmıştım. Ondan öncesinde de 3 aylık bir kurgulama sürem olmuştu. Şuana kadar yazdığım en uzun soluklu kitabımdı ve okuyuculardan, eleştirmenlerden gelecek yorumlar içinde oldukça umutluydum.

İki kalp arasında, benim hikayemdi. Daha doğrusu kendimden esinlenerek oluşturmuştum. Ana karakterde sık sık benden izler görebilirdiniz. Ancak diğer yayınlanmış kitaplarımdan farklı olarak gerçek aşkın kazandığı, iki ana karakterin birbirlerine olan derin sevgileriyle, sonsuza kadar beraber mutlu yaşadıkları bir son yoktu.

Ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar, ama ayrı ayrı...

Ayrılıkların hikayesiydi iki kalp arasında. Uzun uzun bakışmaların ama tek laf edemeyişlerin, gururun arkasına saklananların, seni seviyorum diyemeyenlerin...


Günlerdir uyuduğum zamanlar dışında hiç kalkmadığım sandalyemden gerinerek ayrıldım. Saçlarım yağlanmıştı ve tüm vücudum ağrıyordu. En son ne zaman yemek yediğimi bile hatırlamıyordum. Üstelik birkaç saat sonra yola çıkacaktık ve henüz valiz bile hazırlamamıştım. Neyse ki yetişmem gereken bir yer yoktu. Bizimkiler son anda uçakla değil araba ile gitmeye karar vermişlerdi. Hep beraber eğlenceli uzun bir yolculuk geçirmek istemişler. Bu yüzden yola çıkmaya karar verdikleri saati benim için biraz geciktirebilirlerdi bence. Bende rahat rahat hazırlanırdım. Tamda bunu haber vermek için birkaç gündür girmediğim gruba girdim, yine kimse susmamış ve yan yana olmalarına rağmen deliler gibi mesajlaşmışlardı.

Tostlarım :) :) :)

Ayça kuşum: Ya

Ayça kuşum: bir şeyler eksik sanki

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 29, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İki kalp arasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin