"Mutluyum"

153 19 116
                                    

~Jeon Jungkook

Hızlıca üstümdeki tişörtü çıkarıp önümdeki malum dolabın içine koydum. Taehyung'un dolabını haftalardır kullanıyordum. Acaba ona geri vermeli miydim?

Çoraplarımı çıkarıp ayağım soyunma odasının soğuk zeminine değince  hafiften titredim. İçerisi soğuktu. Yine de aldırmadan pantolonumu da çıkarıp antrenmanda giyeceklerimi alıp tam ortada duran banka oturdum.

Yakında maçlar başlayacaktı o yüzden koç antrenmanlarda değişiklik yapmıştı. Artık sadece öğleden önceki derslere girecektik. Ondan sonrası ful antrenmanla geçecekti.

Düşününce en eğlencelisi de buydu zaten.

Soyunma odasında kimse yoktu. Halen öğle arası olduğu için takımdakilerin yemekte olduğunu düşündüm. Ben ise yemek yememeyi tercih edip hızlıca buraya gelmiştim.

Aklıma gelen düşünce ile gülümsemeden edemedim. Jimin'in yanakları sürekli kırmızıydı. Sebebi ise şu ölümüne korktuğu çocukla sevgili olmasıydı.

Jimin bize anlatamayacak kadar utanıyordu. O yüzden bir süre saklamayı tercih etti. Ama Jin'le ben bunu tabikide yememiştik. Beraber Jimin'i sorgularken, Jimin'in yanına gelen Yoongi bunu kanıtlamıştı.

Jin de ben de aşırı derecede şaşırmıştık. Asla mümkün olmayacak şeydi bu. Ama Jimin'in üzerine fazla gitmemeyi tercih ettik çünkü ne zaman ilişkilerinden bahsetmeye başlasak yanakları daha da kızarıyordu. Ha bir de bizden kaçmaya çalışması vardı.  O çok komikti.

Yavaşça kıkırdadım. Bunları düşünürken şortumu çoktan giymiş bir dizliğimi bacağıma geçiriyordum ki soyunma odasının kapısı açıldı. Kafamı kaldırmadım. Dizliklerimi giymeye devam ettim.

Ama içeri giren kişi kapının önünde bir süre duraksayınca garipsedim ve kafamı kaldırıp ona baktım. Gelen kişi Taehyung olduğunu gördüğümde sırtımı dikleştirip ona baktım.

Yine başlıyorduk.

Göğsümü delen kalbim ve bitmesini asla istemediğim bu bakışlar..

Ve vücudumun aniden yanmaya başlaması..

Karşımda bana bakarken aynı zamanda sporcu çantasının ipini sıkıyordu. Kemikli elleri daha da belirgin oluyordu.

Yutkundu.

Sonrasında derin bir nefes alıp bakışlarını başka yere çevirdi. Bana bakmadan "Erken gelmişsin." dedi. Ben ondan bakışlarımı çekemiyordum.

O çok güzeldi.

"Evet. Yemek yemedim." dedim bende derin bir nefes alarak. Kaşlarını çatıp hızla bana baktı "Neden? Antrenman öncesi az yemek yemen gerekiyordu. Hiç değil!"

"Aç değildim."

"Saatlerce antrenman yapacağız biliyorsun değil mi?"

Biliyordum. Sorun değildi. Niye kızmaya başlamıştı ki birden?

"Bayılıp kalacaksın." dedi yine aynı ciddiyetlikle. Bir şey dememe fırsat vermeden hızla yanıma oturdu. Çantasından çıkardığı çikolatayı elime tutuşturdu. "Pek iyi bir seçenek değil ama en azından karnına bir şeyler girer." dedi.

Onun hala ciddi olmasına karşı gülümsememi durduramadım. Elimdeki çikolataya bakıp sadece sırıtmakla meşgulken o "Bir daha böyle bir aptallık yapma." dedi. Ardından yine konuşmama izin vermeden "Ve üstünü giyin. Hava yeterince soğuk." dedi ve ayağa kalkıp kendi dolabına ilerledi.

Arkasından bakıp yine gülümsedim. Bu hareketleri hoşuma gidiyordu. En başından beri. Baskın hali daha fazla yanmama sebep oluyordu.

Çikolatayı kenara bırakıp antrenman tişörtünü giydikten sonra tekrardan ona baktım.

SETTER | 𝘵𝘢𝘦𝘬𝘰𝘰𝘬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin