"Biz ne yaptık?!"

181 21 101
                                    

"Evet, sinir bozucuydu. Suratsızın beni yanına hapsetmesi asla istemeyeceğim bir şeydi. Ama yinede uzun süre sonra ilk defa huzurlu ve kabussuz bir şekilde uyumuştum."

***

~ Kim Taehyung

"Senin suçun değildi Taehyung, sen bir şey yapmadın."

"Taehyung.."

"...seni eve götürmem gerekiyor. Hadi bana evinin nerede olduğunu söyle."

Bunlar bütün gece beynimde dolaşan sözlerdi. Sürekli bu sözleri duymuştum ama ne gözlerimi açabilmiş ne de vücudumu haraket ettirebilmiştim.

Sözlerin nereden geldiğini bilmiyordum. O ses kime aitti en ufak bir fikrim yoktu. Ve en önemlisi şu anda nerede olduğumu bile bilmiyordum.

Ağırlaşan gözlerimi aralamaya çalıştım. Ama olmadı. Başımın ağrıması yetmezmiş gibi bir de bütün vücudum tutulmuş gibiydi. Haraket etmek imkansız gibi gelirken, en azından rahat yerde olduğumu hissettiğim için gözlerimi rahat bıraktım. Fakat daha sonra bir kıpırdanma hissettim.

Siktir.

Bu şokla gözlerimi hızlı bir şekilde açıp kafamı kaldırdım. Yanımda biri yatıyordu.

Siktir, siktir.

Çıplaktı.

Ah cidden mi?

"Jungkook!" diye kendimi tutamayıp bağırışımla hızlı bir şekilde gözlerini araladı. Doğrulup ondan biraz uzaklaştığımda başımın zonkladığını hissettim.

Kaşlarını çatıp bana baktı ve o da doğruldu. Elini göğsüne koyup "Niye bağırıyorsun?" dedi. Derin bir nefes aldı ve devam etti "Korktum."

Hala şaşkındım. Her şeyi beklerdim, ama yeni çocuğun göğsünde uyanmayı beklemezdim. Hayır. Asla.

Şaşkınlıktan gözlerimi kocama açıp ona bakmayı sürdürdüm. Yattığımız minderi işaret ederek "B-biz burada ne yapıyoruz?" dedim korkuyla. İlk önce mindere baktı sonrada bana.

Yine gözleri parlıyordu. Sürekli ama sürekli gözleri parlıyordu.

Sikicem ha!

O kadar saçma bir durumun içindeydik ki gözlerinin sürekli parlaması bile sinirimi bozmuştu.

"Ne yaptığımızı..." dedi ve dudağını ısırarak bana baktı. "Söylemesem daha iyi olur." diye devam ettiğinde içimdeki korkunun daha da yayıldığını hissettim. Gözlerim daha da açıldı ve bir anda "Ne?!" diye bağırdım.

O kadar rahat gözüküyordu ki, aklımdaki senaryolar gitgide artıyordu.

Ne yapmıştık? Ne yapmış olabilirdik? O kadar ileriye gider miydim?

Siktir, hiç bir şey hatırlamıyorum.

O suratıma boş boş bakmaya devam ederken, en sonunda dayanamayıp "Ne yaptık Jungkook?!" diye sordum.

Artık heyecandan ve korkudan midem de bulanmaya başlamıştı.

Kafasını yana doğru eğdi ve "Yani, şey..."
dedi ve uzaklara bakmaya başladı.

Çıldıracağım.

Ellerimle yüzümü kapattım ve derin bir nefes aldım. Sakinleşmeye umarak bir süre daha öyle bekledikten sonra kafamı kaldırdım ve "Sadece cevap ver..lütfen, biz ne yaptık?" dedim.

Son kısmını özellikle bastırarak söylemiştim çünkü biraz daha ne olduğunu söylemezse onu burada öldürebilirdim.

Tekrardan suratıma baktı ve sırıtmaya başladı. "Peki söyleyeceğim.." dedi.

Tanrım, şimdide sırıtıyordu. O güzel suratını dağıtmak istiyordum.

Devamında ne diyeceğini beklerken merakla ona baktım. "..ama ilk önce senden bir şey isteyeceğim." dedi ve bir kere daha hayallerimi suya düşürmüş oldu.

Sikeyim, söylemiyordu. İnatla söylemiyordu.

Gerçekten bu sefer üstüne atlayıp bir güzel dövmeyi düşündüm ama kendimi durdurmam gerekiyordu. "Ne istiyorsun?!" dedim sinirle.

Hızlı bir şekilde dizlerinin üzerine geçerek bana yaklaştı. Yakın bir yerde durup oturunca bana baktı ve gözlerini kırpıştırdı. Ben sinirli bir şekilde ona bakarken konuştu.

"Benden özür dile!"

"Ne?" dedim ve sinirden gülmeye başladım. "Ne saçmalıyorsun lan sen?"

Kendinden emin bir şekilde konuşmaya devam etti "Geçen hafta olanlar için benden özür dile. Beni yanlış anlayıp hırsızlıkla suçladığın için özür dile."

O dolap meselesini açınca, bu konuyu bir haftadır düşünmediğimi fark ettim. Aklımda sürekli Yeonjun'un sakatlığı vardı..

Sinirden başıma daha fazla ağrı girmişti. Evet, onun eşyalarımı almadığına ikna olmuştum ama asla özür dilemezdim.
Jungkook'a bakarak "Saçmalama!" dedim "Senden asla özür dilemem!"

Kaşlarını kaldırarak bana baktı ve "Peki sen bilirsin, o zaman gece bana neler yaptığını asla öğrenemezsin" dedi.

İşler daha da kötüye gidiyordu.

"Ne yapmışım ya?!"

"Bilmem.."

"Bana bak Jungkook!"

"Ne var? Özür dilersen her şeyi anlatırım"

Ahh artık dayanamayacaktım.

"Tamam amına koyim ya, özür dilerim. Oldu mu? Şimdi anlatacak mısın ne olduğunu?" dedim bir anda.

Yine hafifçe sırıttı ve "Teşekkür ederim." dedi sinir bozucu bir şekilde. Ayağa kalkıp bana baktı. "Anlatacağım." dedi ve hala yerde oturan bana doğru eğildi.

"Hiç bir şey yapmadık" dedi bir anda. "Ben gece burada antrenman yapıyordum, sende yanıma geldin ve bana sarıldın. Sonra da omzumda sızdın bende seni mindere taşıdım. Yanında yatmayı düşünmüyordum tabiki ama beni kendine çekince malum yanında yatmak zorunda kaldım." dedi ve ellerini iki yana açtı. Omuzlarını silkerek "Zorunluluktan." dedi.

Son lafını da söyledikten sonra arkasını dönüp yürümeye başladı.

Şaşkınlıkla arkasından baktım.

Beni kandırmıştı.

Özür dilemem için, beni kandırmıştı.

Ve bende aptal gibi benimle oynamasına izin vermiştim.

Aferin Taehyung.

Yeni çocuk 1-0 öne geçti.

SETTER | 𝘵𝘢𝘦𝘬𝘰𝘰𝘬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin