"Sana güveniyorum"

100 15 7
                                    

~Kim Taehyung

Amcamın şirketinden çıktığımda çoktan havanın karardığını görmüştüm. Ellerimi cebime soktum ve adımlarımı hızlandırdım. Hızlıca spor salonuna Jungkook'un yanına gitmek istiyordum.

Jungkook babasından tam olarak kurtulmadan yanımda kalmayı kabul etmemişti. Bu yüzden bende onun yanına gitmeye karar vermiştim.

O benimle kalamıyorsa ben onunla kalırdım.

Antrenman bittikten sonra amcamın yanına gidip ona olanları anlatmıştım. Tahmin ettiğim gibi kabul etmiş yardım edeceğini söylemişti.

Amcamın babamla küs olması ve onun gibi homofobik olmaması işime yaramıştı. Jungkook'u duyunca sevinmiş hatta onunla tanışmak istediğini söylemişti.

Bize yardım edecekti. Hemde karşılığında bir şey istemeden. Tek sıkıntı bunu babamın öğrenecek olmasıydı. Ama pekte umrumda sayılmazdı. Önemli olan tek şey Jungkook'un mutlu olmasıydı.

Evet tek umursadığım şey buydu.

Bunları düşürken aklıma bir anda bugün olanlar geldi. Yoongi'nin takıma gelmesini düşündüm.

O tekrardan bizimleydi. Saçma bir şekilde tekrardan takıma girmişti.

Koç onun tekrardan takıma geldiğini söylediği an kan beynime sıçramış gibi hissetmiştim. Böyle bir şey olmamalıydı.
Onun tekrardan yanımızda olmaya hakkı yoktu.

Biz onu takıma geri getirmeye çalışmıştık Ama o ne bize ne de takıma geri dönmüştü. Şimdi ise hiçbir şey olmamış gibi takıma geri gelmesi sinirlerimi bozmuştu.

Antrenmanda sinirimi atmaya çalışıp hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışsamda bu çok zordu. Muhtemelen yanımda Jungkook olmasaydı da sinirlerime hakim olamazdım.

Jungkook durumumu anlayıp sürekli yanımda durup beni sakinleştirdi. Yoongi'nin antrenmanda olmasını unutturmaya çalıştı.

Ama tamamen unutamıyordum. Üstüne üstlük Namjoon ve Hoseok'ta sanki hiçbir şey olmamış gibi gidip Yoongi'ye sarılmışlardı. Sonrasında ise onunla konuşmaya başlayıp bütün gerginlikleri atmışlardı.

Tamam belki bu onlar için kolaydı. Her şeyi silip yeniden başlayabilirlerdi ama ben yapamazdım.

Bu benim için kolay değildi.

Bu yüzden onunla konuşmadan bütün antrenmanı geçirdim. O ise eski soğukluğundan kurtulmuş gibiydi ve  herkesle konuşuyordu.

Jungkook'la bile.

Yoongi eski haline geri dönmüştü. Ama biz eski halimize dönmemiştik. Ve bu asla olmayacaktı.

İşin kötü yanı bir de Yoongi'nin tam zamanında gelmesiydi. Yarın sezonun ilk maçı vardı ve biz onunla sadece bir kere antrenman yapabilmiştik. Bize uyum sağlaması imkansızdı.

Koçun onu oyuna fazla sokmamasını umdum. Aksi takdirde pek iyi şeyler olmayacaktı.

Okula gelmiştim. Sinirimi bozan bu düşüncelerden kurtulup okulun duvarına tırmanmaya başladım. Çok sürmeden kendimi spor salonuna attığımda içeriden gelen top seslerini takip ettim.

Jungkook yine karanlıkta tek başına antrenman yapıyordu.

Salonun girişinde durup onu izlemeye başladım. Antrenman yaparken o kadar ateşli gözüküyordu ki bir an kendimi tutamayacağımı zannettim.

Derin bir nefes aldım ve ona doğru yürümeye başladım. Geldiğimi görünce duvarla paslaştığı topu tuttu ve bana baktı. Şaşırmıştı ama aynı zamanda da gülümseyerek "Taehyung? Ne işin var burada?" dedi.

Onun yanına gittiğimde belinden tutarak kendime çektim. Ona yaklaşıp burnuna burnumu sürterek bende gülümsedim. "Sen yanıma gelmeme konusunda ısrar edince ben gelmeye karar verdim. Bu gece seninle uyuyacağım."

Dişlerini göstererek gülümsedi. "İlk zamanlarda olduğu gibi." dedi. Kenardaki mavi minderi gösterdi ve "Yine benimle orada mı uyuyacaksın?" diye sordu.

Mindere baktım ve kaşlarımı kaldırarak "Evet ilk günkü gibi. Seni kollarımın arasına hapsedeceğim." dediğimde daha çok gülmeye başladı. "Çok sarhoştun sevgilim." dedi.

"Evet öyleydim. Ama iyiki o gün seni bırakmamışım. Çok huzurlu bir uyku çekmiştim."

"İnan bana bende. Senin sayende kabus görmedim o gece."

Kollarımı daha da sıkılaştırıp kafamı onun omzuna koydum. Kokusunu içime çekerken tekrardan sarhoş olacağımı sandım.

Kokusu beni sarhoş edebilecek kadar güzeldi. Ve ben onun kokusuna bakımlıydım.

O da eliyle saçlarımı okşamaya başladığında ruhum tekrardan huzurla doldu. Bir an için o şekilde bile uyuyabileceğimi düşündüm ancak daha ona olayları anlatmalıydım. Kafamı kaldırdım ve onun yanağını okşamaya başladım.

"Bebeğim amcamla konuştum." Parlayan gözleri daha da açıldı. O merakla beni dinlerken konuşmaya devam ettim. "Bize yardım edecek. Hemde bunu birkaç gün içerisinde yapacak."

Endişeli suratı yerini heyecana bıraktı. "Birkaç güne özgür olacaksın." Gülümsedim. Çünkü suratındaki bu ifade her şeye değerdi.

"Tae, amcanın başına bir şey gelmez değil mi? Bak cidden sana dedim bunu yapmana gerek yok. Şu zamana kadar.." Hızlı hızlı konuşmaya başladığında her zaman çok tatlı gözüküyordu o yüzden artık dayanamayıp dudaklarına dudaklarımı bastırdım.

Bir süre dudaklarını emdikten sonra geri çekilip parlayan gözlerine bir kez daha baktım. "Jungkook, endişelenme. Hiçbir sıkıntı olmayacak tamam mı? Bana güveniyor musun?"

Ellerimi tuttu ve gözlerini kapattı. "Evet sana güveniyorum." dedi alnını alnıma yaslarken.

İstediğim şey buydu. Bana yaslanmasını istiyordum. Bana güvenmesini ve benimle kalmasını istiyordum. Böylelikle bütün imkanlarımla ona yardım edebilirdim.

O mutlu olabilirdi.

"O halde biraz daha bekle sevgilim. Birkaç gün sonra istediğin her şeyi yapabileceksin."

"Teşekkür ederim. Yaptıkların için. Ben gerçekten.."

"Şşş teşekkür etme."

Geri çekildim ve gözlerinin içine bakarak gülümsedim. "Evet şimdi biraz antrenman yapalım mı? Yarın için biraz çalışırız ha?" dedim göz kırparak.

Gülümseyerek "Olur.." dedi. "Sonrasında ise yatağımıza geçer uyuruz."

Bu dediği daha çok gülmeme sebep olurken aynı zamanda yerde duran topu elime aldım. Topu ona atarken "Hadi biraz yorulalım." dedim.

Sonrasında ise hayatımın en güzel antrenmanlarından birini yaptık. Hem antrenman yapıp hem oyunlar oynandıktan sonra yeniden o minderde beraber uyuduk.

İlk günkü gibi.

İlk günkü gibi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
SETTER | 𝘵𝘢𝘦𝘬𝘰𝘰𝘬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin