Son zamanlarda artık duşta bile rahat yoktu, duygu ve düşüncelerim her an bir avcı gibi ensemdeydi, kaçacak alanlarım tükeniyordu. Hızla durulanıp çıktığımda artık üşümüyordum, hem Matt'i de bekletmek istemezdim. İçimde bir heyecan vardı, onu göreli daha yarım saat olmamış olsa bile tekrar göreceğim için heyecanlanıyordum, eğlenmeye bu kadar aç mıydım gerçekten? Sorularımı ve sorgularımı bir kenara atmam gerekiyordu, üşümemek için hızla giyindim. Siyah taytlarımdan biri giydim ve üzerime de turuncu kalın bir sweatshirt geçirdim, havalar soğuyordu ve daha demin sırıl sıklam halde kendimi banyoya zor atmıştım, üşütmemeliydim, yarın büyük gündü. Saçlarımı tarayıp bir güzel kuruttuktan sonra kuruyan cildimi biraz nemlendirdim ve her zamanki gibi vanilyalı ve hindistan cevizli parfümümü sıktım, dişlerimi de fırçaladıktan sonra hazırdım. Unutmadan bir battaniye de Matty için balkona indirdim, bir tanesi zaten balkonda duruyordu, ama indiğimde Matty'yi orada görememiştim. Beyefendi biraz süslü müydü ne? Yumuşacık koltuğumuza oturup biraz bekledim ama geleceği yoktu, benim de gram uykum yoktu, cin gibi etrafa bakınıyor, oflayıp pofluyordum. En sonunda gidip Bayan Chiltom'ın bitki çayı zulasından tekrar papatya çayı yapmaya karar verdim, yoksa uyuyabileceğim yoktu. Hem güzel bir uyku çekmek ikimize de iyi gelirdi, yarın enerji lazım olacaktı. Samimiyetimize güvenip balkonumuzu ayıran yüksek duvardan biraz zahmetli de olsa atladım. Matt olsa beni kuş gibi alır koyardı diye düşününce yüzümdeki gülümsemeye engel olamamıştım. Aşina olduğum evde yabancılık çekmeden salondan geçip koridora çıktım, Matt ortalarda yoktu, ses de gelmiyordu. Tam koridordan mutfağa çıkıyordum ki merdivenlerden indiğini gördüm. O an ne olduğunu anlamamıştım, hazırlıksız yakalanınca ne yapacağımı da bilemedim. Matt elinde sweatshirtü ve çıplak üstüyle merdivenlerden iniyordu ve sweatin kollarını bulmaya çalışırken beni farketti. Ben o an ne yaptığımı bile bilmiyordum açıkçası, bayağı bir şok olmuş mutfağın girişine çakılmıştım kocaman açılan gözlerimle. Kaslı görünen vücudunu üstsüz görmek ona güzel demeyi hakarete çeviriyordu, pürüzsüz bronzlaşmış teni ve dolgun kasları insana bak diye yalvarıyordu resmen, iri ve pürüzsüz göğüsleri, omuz başlarının kollarına geçişi, kollarından süzülen damarlar, Tanrım! Bir erkeğin vücudunu ne kadar beğenebilirdiniz ki? En fazla kasları hoşunuza giderdi ama beğeniliyormuş demek ki diye düşündüm, buna daha önce hiç kafa yormamıştım ama Yunan heykellerinden bir farkı yoktu, bu çocuk kusursuzdu. Onu istemeyecek bir insanın var olabileceğini düşünmüyordum. Beni görünce o da çok şaşırmıştı ve utandığını hemen anladım hızla arkamı dönerken, o da hızla sweati giymeye çalışıyordu.
"Matt! Çok özür dilerim ben- çok özür dilerim-" diye gevelerken arkadan dürttü beni ve sonra tavrım aniden değişti, "Evde neden üstsüz dolaşıyorsun ki yahu durduğun yerde giyinsene." diye homurdandım, öyle yapmış olsaydı ben de kendimi böyle rezil etmeyecektim.
"Charmaine, burası benim evim ve burda yalnız yaşadığımı hatırlatırım." dedi kıkırdayarak, bulunduğum bu durumdan elbette zevk alıyordu, "Ayrıca evime girip beni gözetleyen sensin, benim ne suçum var sanki." Yok, benimle oynuyordu üçkağıtçı.
"Ah! Ben senin- Ah!" dedim sinirden ama kendime yenik düşüp saçmalamayacaktım, ona istediğini vermeyecektim. "Sen bir türlü gelmeyince papatya çayı demlemeye gelmiştim, seni gözetlemiyordum herhalde." diyerek kollarımı göğsümde buluşturdum sinirle.
"Tamam yahu, şaka yapıyorum. Hadi barışalım." dedi en tatlı gülümsemesini takınarak ve yanağımdan bir kesme almıştı, buna dayanıp gülmemem mümkün müydü? Elbette hayır! Kahkahası evde yankılanmıştı.
"Yelkenleri senin kadar çabuk suya indiren biri mümkün değil olamaz." başını inanamıyor gibi iki yana sallıyordu.
"Biliyorum." diye homurdandım, öyleydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Utançla Dans
RomanceDans. Charmaine Lowes için hayat danstan ibaret. Bir de iki baş belası Blaine ve Annie. Onlar olmadan Charmaine belki de o tutkuyla bağlı olduğu dans dünyasının içinde bulamazdı kendini. Kendisi biraz utangaçtır da. Tanrım, biraz mı? Bu dünyada görü...