4.Bölüm

1.3K 54 0
                                    


Selamlar.
Yeni bir bölüm getirdim.
İyi okumalar dilerim.🤍

°°°°

Zaman unutturmaz, acıya alıştırır. Hislerini görmezden gelmeyi öğretir.

-akkedicikkara

Hissetmek...

Bazen bir ödül, bazen bir ceza...

Aşkı hissetmek, sevgiyi hissederek büyütmek ve umudun oluşunu bilebilmek bir ödüldü. Güzel duygular hissederek çoğalıp hayatımıza yerleşiyor ya böylece, şükür ederken buluveriyoruz kendimizi. Bitmesin ve sadece büyüsün... Ancak büyüyen her şey gibi bunlar da kontrolden çıkıyor. Aşk hüzne, sevgi nefrete dönüşüyor. Umutların hepsi birer hayal kırıklığı...

Ve bunları aynı tutkuyla hissetmek ağırlaştırıyor ruhu. İşte bu yüzden insanın kendisini yok sayarak hislerini yok etmeye çalışmasıysa bir cezaydı.

Ben ne mi hissediyordum? Yıllardır ortada bir başına kalmışlığın ağır yükünü, karşılığı verilmeyen bir sevginin nefretini, yaş aldıkça soğuyan aşkı... Özlem vardı birkaç saat öncesine kadar. Ancak dedim ya, öyle bir hale alıştırılmıştım ki bir sarılma bile yılların özlemini bitirmişti. Fazlası yoktu artık, istememiştim.

Odamda, benim yatağımda üçümüz beraber uzanmıştık. Asena yarım saatin ardından uykuya dalmışken ben huzursuzdum fazlasıyla. Kızımın küçük dünyasında her şey güzel kalsın diye kabul etmiştim isteğini. İkimizde bunu ona borçluyduk. Ona normal bir aile hayatı yaşatmaya borçluyduk.

Başımın altına koyduğum kolum uyuşmuştu. Yatağın solunda yatıyordum ve soluma dönerek uyumak alışkın olmadığım bir şeydi. Yerimde huzursuzca kıpırdanırken Arslan'ın iç çekişini duydum. Dönüp baktığımda ise gece lambasının yüzüne düşürdüğü gölgeleri gördüm. Gözlerim çok az seçiyordu mimiklerini. Çok geçmeden bana çevirdi bakışlarını.

"Sahiden iyi biriymişim." Dediğinde anlamayarak kaşlarımı çattım. "Yıllar önce istediğim, hayalini kurduğum çocuk olmuş. Sana benzeyen," diyerek açıklamada bulundu. Sağ işaret parmağı yavaşça Asena'nın burnunda dokunduğunda; "Sende öyleymişsin. Burnu, benim burnum gibi. İstediğin olmuş." Dedi.

Bakışlarımı uyuyan Asena'ya çevirdim. Huzurlu bir uykuda gibiydi. Arslan'a cevap vermek yerinde yavaşça yataktan kalkıp askıdaki sabahlığıma ilerledim. Giyinip odadan ayrıldım sessizce. Aşağı, mutfağa, indim. Kahve makinesine kahveyi bırakıp yemek masasına geçip oturdum. İçim daralmıştı fazlasıyla.

Birkaç dakika içinde makinenin sesini duyunca kalkıp fincana doldurup tekrar yerime oturdum. Masadaki sigara paketinden bir dal alarak dudaklarım arasına yerleştirdim, ateşi yaktım. İçime derin bir nefes çekerken mutfak kapısında beliren Arslan ile göz göze geldim. Oturduğum yerde bacaklarımı katlayıp bağdaş kurdum. O ise bir şey dememem üzerine gelip masaya oturdu.

"Neden uyumadın?" Sesi sanki her zaman böyle sorular soruyor gibi rahat ve yakın çıkmıştı. Ancak bir şey demeden kahveden bir yudum aldım. Hoşuma giderdi bazen sigara-kahve yapmak. Rahatlatan bir yönü vardı.

"Yerim rahat değildi." Dedim kısaca. Birkaç saat önce bir şey yokmuşçasına davranmam fakat şu an böyle davranmam onu şaşkınlığa sokmuştu, biliyordum. Nefret ederdi dengesiz hareketlerden.

"Her zaman yattığın yer Gül," diyerek tek kaşını kaldırdı. Gözlerimi üstünde gezdirdim yavaşça. Asena'nın yıllardır babama da şunu alalım, bunu da alalım diye diye aldırdığı eşofman takımlarından birini giymişti. Siyah sahiden onun rengiydi. Kendisini tanımlayan başka bir renk yoktu.

ASENA "Son Bakış"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin