20. Bölüm: Kuşlar ve Böcekler

191 37 4
                                    

Varan 3 efenim. 

Akşam evde olmayacak olmak bölümün erken yüklenmesini sağladı. Günün tatlışlığı olsun. Keyifli okumalar, bol yorum yapmalar. ^^

***

Gözlerimi açtığımda tepemdeki tavanı gördüm. Kulağıma çalınan ritmik sesler de hastanede olduğumu söylüyordu. "Dejavu" diye mırıldandım.

Hızlıca odaya göz gezdirdim ama görünürde Özgür yoktu. Odanın kapısının aralık olduğunu fark ettim ve dikkat kesildim. Derken Özgür'ün sesi geldi, biriyle konuşuyordu. Ancak tam olarak ne dediğini anlayamıyordum. Tek seçebildiğim "Cemre" kelimesi olmuştu.

"Siktir!"

İlk uçakla buraya gelecek olmasından korktum. Ya da odama doktorları yığmasından. İkisi de son derece çabuk gerçekleşebilecek eylemlerdi.

Yeniden gözlerimi kapattım. Hem çok utanıyordum hem de üzgündüm. Artık bu konuyu daha fazla ciddiye almam gerekiyordu. Yumurtaya alerjim yokmuş gibi yaşayamazdım. Her zaman yanımda birileri olmayabilirdi. Bu ihtimalle birden tüylerim diken diken oldu ve amiyane tabirle altıma sıçtım.

Özgür odaya girerken hala aynı şokun etkisindeydim. İfademi gören Özgür kaşlarını çatıp hızla bana yürüdü.

"Ne oldu? İyi misin? Nefes alabiliyor musun?"

Konuşan ben değil şokumdu. Sanki ilk kez durumun ciddiyetini anlıyor gibiydim.

"Ya o esnada sen olmasaydın? Ya yalnız olsaydım? Ne olacaktı o zaman, ölecek miydim?"

Bu soruları asla beklemediği yüzünde oluşan şoktan anlaşılıyordu. Ben de sormayı beklemiyordum zaten. Kanım o kadar donmuştu ki yeniden ne ısıtabilirdi o an için bilmiyordum. Durumu yumuşatmaya ihtiyacım vardı. İç çektim.

"Sanırım kullanma kılavuzuma 'yemekleri ulaşabileceği yerlerde tutmayınız' gibi bir madde daha eklemeliyim." Bir cevap beklemeden ekledim. "Özür dilerim, geceyi de mahvettim."

"Saçmalama lütfen. Hayatında henüz çok yeni olan bir durum bu, farkında olmadan hiç olmamış gibi davranmak istemen kadar normal bir şey yok. Ama endişelenme, tüm tencere ve tabaklara kilit koyacağım."

Kıkırdadım.

"Hep bir şey oluyor, değil mi?"

Bir sandalye çekip yanıma oturdu ve soruma soruyla karşılık verdi. "Ne gibi?"

"Bir şekilde ya ortalığı karıştırıyorum ya da başımı belaya sokuyorum. Klişe filmlerin baş kahramanı olacak hale geldim. Bu sebeple eğer bana 'senin gibi birini daha önce hiç görmedim' tarzında bir cümle kurarsan karşına geçip sek bir haşlanmış yumurta yiyerek intihar ederim."

Güldü. Herhangi bir şey demesini beklemedim. İçinde olduğum saçmalığı saatlerce konuşmak istiyordum. Bu sebeple devam ettim.

"Mesela sen! Başarılı bir şefsin, üstelik çok güzel bir restoranın var, yetmezmiş gibi karın kasların var ve yüzün çok güzel. Ayrıca beni gıcık edecek bir tavrını da hiç görmedim. Harika sevişiyoruz. 'Kesin ip var' durumunun bile ötesine geçtin. Yahu sen yemek yapıyorsun, azıcık kilo fazlan olsaydı be adam! Yani sanki ortamda bir kast direktörü var ve bu rol için seni seçmiş gibi. Her şey fazla mükemmel, fazla klişe, fazla fazla."

"Her şeyin yolunda olması ya da dediğin gibi kast direktörünün tam istediği şekilde gibi olmasında yanlış olan ne?"

"Ben-"

GÖZDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin